DOĞUTÜRKİSTAN'DA İDAMLAR DEVAM EDİYOR

DOĞUTÜRKİSTAN'DA İDAMLAR DEVAM EDİYOR

Doğu Türkistan'da da idamlar devam etmekte, genelde hiçbir delili olmayan suçlamalarla, sadece şüpheye dayanılarak masum insanlar katledilmektedir. Çin'de mahkemeler demokratik ülkelerdeki gibi bağımsız olarak işlememekte, Çin Komünist Partisi'nin siyasi amaçları çerçevesinde hareket etmektedir. Bu nedenle de idama mahkum edilen kişilerin davaları çok hızlı görülmekte, insanlara kendilerini savunmak için yeterli süre ve imkan tanınmamaktadır. Hızla alınan idam kararı, çoğu zaman kişinin ailesinin haberdar edilmesine bile vakit tanınmadan infaz edilmektedir. Resmi rakamlara göre 1997-1999 arasında yalnız Doğu Türkistan'da 210 Müslüman idam edilmiştir, gerçek sayının ise bundan çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.32 Her ay mutlaka idamlar gerçekleştirilmekte, Mao'nun "belirli bir kotaya göre öldürme" yöntemi titizlikle uygulanmaktadır.

Doğu Türkistanlı gençler kendi din ve kültürlerini özgürce yaşamak yönündeki son derece haklı taleplerini dile getirdiklerinde, komünist rejim tarafından idamla cezalandırılmaktadırlar. İlk başlarda bazı idamlar "ibret olsun diye" Çin Televizyonu tarafından yayınlanmaktaydı.Ancak tepkilerden çekinen Çin hükümeti, bir süre sonra bu yayınlardan vazgeçti.

Komünist yönetimin, Müslüman varlığını sindirebilmek için başvurduğu yöntemlerden biri de toplu tutuklamalar ve göz altında yapılan işkencelerdir. Tutuklanan Müslümanların büyük kısmı çalışma kamplarında ağır hapis cezalarına çarptırılmaktadır. Ancak tutuklananlardan daha sonra çoğunlukla haber alınamamaktadır. Aileleri bu kişilerin nerede tutulduklarından veya hala yaşayıp yaşamadıklarından bile haberdar değildir.

(Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin
hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım."
(Araf Suresi, 123-124)

Çin hapishaneleri ve çalışma kampları işkencenin yoğun olarak kullanıldığı yerlerdir. Çeşitli uluslararası örgütler de Çin'deki sistemli işkenceye dikkat çekmekte ve yayınladıkları raporlarla Çin hükümetini uyarmaktadırlar. Bu raporlardan birisi de Uluslararası Af Örgütü'nün 1999 yılında yayınladığı ve Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerini konu alan 34 sayfalık raporudur. Bu raporda yer alan pek çok olaydan biri de Doğu Türkistan'da tutuklu bulunan 17 yaşında bir gencin yakınlarının hapishanelerdeki koşullarla ilgili anlattıklarıdır:

Komünist Çin'den kaçıp, Türklere katılan Sovyet Binbaşısı Yusuf Samilov, Çin askerleri tarafından boynuna kezzap dökülerek katledilmişti.

Hapishane o kadar kalabalıktı ki, tutukluklar küçük bir hücrede 5-6 kişi tutuluyorlardı.

Hücrenin küçüklüğü geceleri uyumalarına engel oluyor, ancak nöbetleşerek uyuyabiliyorlardı. Polisler hücreleri her dolaştıklarında tutukluları dövüyorlardı. Sorgulama için seçilen tutuklular, dayak yedikleri, dövüldükleri, bedenlerine elektrik şok verildiği özel bir sorgu odasına götürülüyorlardı. Sorgu odasında duvara monte edilmiş bir ray vardı. Bazı tutuklular tek ayaklarından veya tek ellerinden buraya kelepçelenerek asılıyor ve bu pozisyonda 24 saat bekletiliyorlardı. Kelepçeleri çözüldüğünde ayakta bile duramaz halde oluyorlardı. Bazılarının kerpetenle tırnakları çekiliyor, bazılarının ise tırnaklarının altına elektrik veriliyordu...

Doğu Türkistan’da bir katliam yaşanıyor.

Bizler burada sudan sebeplerle birbirimizi hırpalarken çin soydaşlarımız olan Uygur Türklerini hem asimile ediyor hem de öldürüyor. çin işgali altındaki Doğu Türkistanın başkentinde Uygur Türklerinin işgücü fazlasıyla çinin iç bölgelerine gönderilmesine karşı çıkan gurupların yaptığı gösteri kanla bastırıldı. Şu ana kadar ölü sayısının binleri bulduğu iddia ediliyor.

Uzun bir süredir Türk Milliyetçiliğinin temel kavramlarına ilgisiz bir topluluk haline dönüşen ve sadece parti içi iktidar mücadelesine yoğunlaşan Türk Milliyetçilerinin en büyük davalarından biri olan Doğu Türkistan meselesi bugün çin’in Doğu Türkistan’da katliamlara giriştiği bir boyuta varmıştır.

Daha dünlerde Turan şarkılarının gönlümüzde estirdiği heyecanla dilimizde terennüm ettiğimiz Güzel Türkistan sana ne oldu mısraları artık kimsenin bilmediği uzaktan yabancılaşarak seyrettiğimiz bir trajediye dönüşüyor.

Doğu Türkistan meselesinde Türk Milleti ve Türk Milliyetçileri taraftır. Gözlerinizi kapatarak başınızı kuma gömmeniz ve reel politik masallarıyla Doğu Türkistanda yaşanan trajediye kayıtsız kalmanız bu gerçeği değiştirmez.

Doğu Türkistanda asimilasyon ve baskıya karşı çıkan bin Doğu Türkistanlı daha açık ismiyle bin Uygur Türkü soydaşımız hayatını kaybetti.

35 milyon aynı soydan geldiğimiz insanın yıllardır gördüğü zulüm ve baskının yurdu Doğu Türkistan.

Doğum kontrolü bahanesiyle bebeklerin ana karnında katledildiği, nükleer denemelerin idman sahasına dönüştürülen, bu denemeler yüzünden on binlerce Uygurun ölü ve sakat doğduğu Doğu Türkistan.

Konu Türkler olduğunda hiç akla gelmeyen İnsan Hak ve Hürriyetlerinden mahrum bırakılan, camileri kapatılan, dilleri yasaklanan, okulları açılmayan Doğu Türkistan.

Her gün binlerce çinlinin uzaklardan gelerek yerleştirildiği, genç Uygur kız ve erkeklerinin çinlilerle zorla evlendirildiği Doğu Türkistan.

çini üzmemek ve ürkütmemek için kaderiyle baş başa bıraktığımız ve adının anılmasını bile yasakladığımız Doğu Türkistan.

Filistin için meydanlara yüz binlerin toplandığı kampanyalar açılarak yardım toplandığı sırada hiç hatırlanmayan Doğu Türkistan.

Japon parlamentosunda bile Uygur Dayanışma Gurubu kurulurken Türkiye’de adının anılması bile yasaklanan Doğu Türkistan.

Kürt sorununu çözmek için açılım üstüne açılım yaşanırken kimselerin adına ses çıkarmadığı Doğu Türkistan.

Ermenilerden özür dileyerek emperyalizme yılışan aydınların hiç aklına gelmeyen Doğu Türkistan.

Artık yeni yetişen Türk gençlerinin adını bile bilmediği Doğu Türkistan.

Aslında hafta sonu katıldığımız birçok insanı buluşturan ve bir araya gelmesine vesile olan güzel bir düğünden bahsedecektim ama Doğu Türkistan’da yaşanan katliam gençliğimizde söylediğimiz o güzel Türkistan şarkısını dilimin ucuna geldi ve söz buraya aktı.

“Güzel Türkistan Sana Ne Oldu”. Bilmem artık hatırlayanınız var mı?

Neyse biz bunlara fazla kafa yorarak vakit kaybetmeyelim önümüzde alınması gereken çok kongre var ona çalışalım. Doğu Türkistan gibi önemsiz meseleler, çin’i protesto etmek gibi zararlı düşünceler sizi meşgul etmesin…

Sağlıcakla kalın…

Müjdat öztürk