UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
MEDYATİK İLAHİYATÇI! Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 MEDYATİK İLAHİYATÇI!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Mahnovi
BalaKurt
BalaKurt
Mahnovi


Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 35
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 05/06/68
Yaş Yaş : 55
Nerden Nerden : Trabzon
İş-Meslek İş-Meslek : Mak.Tkn. (M/M)
İsim İsim : Muhammed Mahnovi
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 18/07/09

MEDYATİK İLAHİYATÇI! Empty
MesajKonu: MEDYATİK İLAHİYATÇI!   MEDYATİK İLAHİYATÇI! Icon_minitimeCuma 7 Ağus. 2009 - 12:24

prof.BAYRAKTAR BAYRAKLI

Şarlatanları anlatmaya şimdilerin orijinal tefsircisi profla devam ediyoruz.
Tefsir
yazmak Cenâb-ı Allah’ın murâdını açıklamak demektir. Bir bakıma Allah
adına konuşmak anlamına gelir ve son derece mesuliyetli bir iştir. Bu
sebeple eski âlimler diğer alanlarda genç yaşlarda eser yazdıkları
halde, eğer tefsir yazacaklarsa bunu ekseriya ömürlerinin sonlarına
bırakır, bütün ilimlerde tecrübe ve yetki elde ettikten sonra ancak
Allah’ın ayetlerini açıklama cesareti gösterirlerdi. Modern zamanlarda
ne yazık ki bu hassasiyet kalmamıştır. Artık İslamî
düşünüş biçimini topluma açmak isteyen hemen her ilim ve düşünce adamı
ilk iş olarak açıklamalı meal veya Kur’ân sözlüğü gibi Kur’ân-ı Kerim
üzerine bir şeyler yazmayı deniyor. Şahsî fikirlerini Allah’ın kelamı
üzerinden deklare etmek halk üzerinde daha etkili bir yoldur
. Tabi meselenin ticarî boyutu da var. Maalesef Türkiye’de “Kur’ân İslamı” söyleminin büyüsüne kapılan kesimin meal talebi, yayınevleri için iştah kabartıcı boyutlardadır.Son
zamanlarda sık sık televizyon ekranlarında boy gösteren ve muhtemelen
yaklaşan bu Ramazan'da da ekranlarda bol bol görebileceğimiz Prof. Dr.
Bayraktar Bayraklı’nın tefsiri de böylesine yazılan bir tefsir olarak
karşımıza çıkmaktadır.

B.Bayraklı'nın Yeni Bir Anlayışın Işığında Kurân Tefsiri adlı sözde tefsir kitabı bizzat kendi ağzından "Söylenmişi
tekrarlamamak ve bu zamana kadar yapılanları taklit etmemek suretiyle
orijinal yorumlar yapmak gayretinde olduk. Çünkü orijinal şeyler
üretmek, Kur'an tefsirinde bizim sevdamız ve tutkumuzdur
" diyerek itiraf ettiği gibi " kendi orijinal(!) şahsi düşüncelerinden ibaret bir kitabdır.

(c. 1, s. 63)
Her ne kadar orijinallikten bahsediyorsa da Elmalılı, Süleyman Ateş ve Muhammed Esed’in
meal ve tefsirlerinden yararlanmaktan da geri durmamıştır.Bu sebeble
çeşitli yerlerde ayetlere verdiği orijinal(!) yorumları ehlisünnete
muhalif kalmaktadır.Mesela:

"Peygamberlerin
mucizelerini anlatan ayetler, yapı itibariyle müteşabih de­ğillerdir,
ama konu itibariyle müteşabih alana girmektedirler
. (Kitaptan bir bilgisi olan kimse ise, "Gö­zünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi). (Neml Suresi 40.ayet) Ayetin
manası müteşabih değildir, ama Belkıs'ın tahtının göz açıp-kapayıncaya
kadar uzun bir mekândan getirilmesi mahiyet itibariyle müteşabihtir.
Günümüzde ses ve resim nakledilmektedir; istikbalde maddenin ışınlanma
yoluyla nakli gerçekleşirse, bu ayetin konusu müteşabihlikten çıkıp
muhke­me dönüşür.

(Bkz., c. 3, s. 491)
Mucizeleri
anlatan ayetlerin konusu itibarıyla müteşabihattan kabul edilmesi,
onların içeriğinin bilinemeyeceği anlamına gelir. Bu ise mucizeleri
olağanüstü haller olarak tarif eden ve mucizelere bu haliyle kayıtsız-şartsız teslimiyeti ilke edinen Ehl-i Sünnetin duruşuyla örtüşmemektedir. Ayrıca mucizeleri
anlatan ayetlerin bilimsel gelişmelere paralel olarak bir gün müteşabih
olmaktan çıkıp muhkem hale geleceğini düşünmek, mucizelerin doğrudan
kabul edilemeyeceği, ancak bilimin referansıyla kabul edileceği yönünde
bir anlayışa da kapı aralamaktadır
.

Bayraklı; recm konusunda da reformist bir kafada olduğunu itiraf edercesine:
"…Netice
olarak diyebiliriz ki, yarı beline kadar toprağa gömüp taşlanarak
öldürme tatbikatı, Yüce Allah'ın merhametine uygun değildir. Bir insana
ölüm cezası verilebilir ama uygulaması bu şekilde olamaz.", "Bu konuda kitaplarda yer alan, hükmü devam eden ama metni Kurân'da olmayan uydurma bir metnin hükmü
İslam için yüz karasıdır. Bu kitapların elden geçirilip düzeltilmesi
gerekiyor…", "Genelde örnek olarak anlatılan Mâiz olayı, bir daha
gözden geçirilip sorgulanmalı, sahabeye zina isnat etmenin doğruluğu araştırılmalıdır.
Kurân ve İslam dini bizden bunu istemekte ve bu leke ile İslam'ı bir
yere götüremeyeceğimizi öğütlemektedir." diyerek bahsi geçen konuda
beyanda bulunmuş tüm ehlisünnet alimlerini ve eserlerini "islam için yüz karası" diye itham etmektedir.

Bayraklının
kullandığı “Allah’ın merhameti” söylemi, diğer modernistlerin
kullandıkları “özgürlük” ve “eşitlik” gibi modern konseptler, reformist İslamcıların
zihin ve ruh koordinatlarını teşkil ediyor. Modernist, dinî nasslara
kayıtsız bir zihin ve duru bir ruhla yaklaşıp Müslümanlığını nasslara
göre yapılandıramıyor. O, modern paradigmanın dayattığı, konjonktürel
söylemlere göre nassları tenkit süzgecinden geçirerek imanda seçici
davranıyor; modern algıyla örtüşen hükümleri alıp örtüşmeyenleri
reddederek bir bakıma nasslara rezerv itiraz etmiş oluyor.

Bayraklı’ya şunu sormak lazım:
Allah’ın
merhametinden ne anlıyorsun? Allah’ın merhametinin, sınırları
belirlenmiş, eşit bir tarifi var mıdır? Eğer varsa böyle bir tarifi kim
neye dayanarak yapmıştır? Bayraklı, neden aynı gerekçeyle, kâfir ve
fasıkların cehennemde yanacağını da reddetmiyor. Taşlanarak öldürülmek
ilahî merhamete ters düşüyorsa, alevlerin içinde eriyip kavrulmak nasıl
izah edilebilir. Cehennem ateşiyle cezalandıracağına inandığımız aynı
Allah’ın, taşlanarak öldürme cezasını meşru kılmış olabileceğini
kabullenmemenin makul bir izahı olabilir mi? Peygamber Efendimizin
(sallallahu aleyhi vesellem) recm cezasını uyguladığı hususunda inkârı
kabil olmayan pek çok sahih hadis vardır. Hal böyleyken recm cezasının
ilahî merhamete sığmadığını ileri sürmek, peygambere Allah’ı tanıtmaya
kalkışmak gibi ölçüsüzce bir işgüzarlık değil de nedir?

Peygamber
Efendimiz'in (sallallahu aleyhi vesellem)recm cezasına çarptırdığı
kimse sadece Mâiz değildir. Bunun dışında sahih kaynaklarda bu cezaya
çarptırıldığı bildirilen iki Müslüman kadın daha vardır. Ayrıca bu ceza
iki Yahudiye de uygulanmıştır

(Sahîh-i Buhârî, hadis no, 6633, 6819; Sahîh-i Müslim, hadis no, 1697, 1699, 4451.).
Mütevatir
hadisleri konu edinen kitabında el-Kettânî recmle ilgili hadislerin
manen mütevatir olduğunu zikretmiş ve sadece Maiz’e uygulanan recm
cezasının on sekiz râvi tarafından nakledildiğini isimlerini sayarak
belgelemiştir.

(el-Kettânî, Nazmu’l-Mütenâsir mine’l-Hadisi’l-Mütevatir, s. 173, 174.)
Hz.
Peygamberden sonra Raşit halifeler de bu cezayı uygulamış, meselenin
üzerinde hassasiyetle durmuştur.(Ebubekir Abdurrazzak, Musannefü
Abdurrazzak, hadis no, 6626, 10170, 13357, 13364).

Bayraklı’nın
bir çok konuda kullandığı ifadeler, onun, hadisler de dahil Kur’ân
dışında herhangi bir kaynağı bağlayıcı kabul etmediğini göstermektedir.

Hz.
İsa Aleyhisselamın göğe yükseltilmesiyle ilgili “Kültürümüzde Hz.
İsa'nın ruh ve bedeniyle Allah katına çıktığı inancı hakimdir. Bu
inancın doğruluk derecesini -mihenk taşı olan Kurân'a vurarak- tesbit
etmeye çalışalım.”

(c. 4, s. 135-139)
yönündeki ifadeleri,
herhangi bir dinî esasın mutlaka açık seçik Kur’ân’da belirtilmiş
olması gerektiğini gösteriyor. Buna göre, mütevatir veya meşhur
hadislerde yer almış olsa bile, Kur’ân’da açık seçik biçimde
zikredilmeyen konular inanılması gereken dinî esaslardan değildir. Hatta Bayraklı nüzul-i İsa da dahil bu gibi konulara hurafe gözüyle bakmaktadır.

(c. 4, s. 135-139)
Ayrıca, tefsir uslübuna hiç de yakışmayacak şekilde:
"Cenab-ı Hak, ayetin sonunda (Allah azizdir, hakimdir) buyurarak, vermiş olduğu hükmün altına imzasını atmakta;…”
(c. 3, s. 213)
gibi bayağı bir üslubu sık sık kullanmaktadır.Yukarıda da naklettiğimiz şekilde;
"Bu
konuda kitaplarda yer alan, hükmü devam eden ama metni Kurân'da olmayan
uydurma bir metnin hükmü İslam için yüz karasıdır. Bu kitapların elden
geçirilip düzeltilmesi gerekiyor…
” gibi ifadeleriyle Bayraklı,
müfessirliği bir tarafa bırakarak deruhte ettiği reformist kişiliğiyle
burada açıkça din mühendisliği yapmakta, Allah adına Müslümanları
hizaya getirmeye kalkışarak tarihe mal olmaya çalışmaktadır.


Evet sevgili kardeşlerim!
Buraya
kadar incelemeye çalıştığımız medyatik ilahiyatçı B.Bayraklı'nın
muhtemelen bu Remazan'da da ekranlarda boy göstereceğini düşünürsek, böylesi
bir reformist şarlatana prof etiketine sahip olsa dahi itibar
etmemenizi ve “Yeni bir anlayışın ışığında Kur’ân tefsiri” adlı
kitabını okumamanızı ciddiyetle ikaz etmekten başka bir şey
diyemeyeceğim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
MEDYATİK İLAHİYATÇI!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Dinimiz İslamiyet :: İslamiyet, Dini Konular-
Buraya geçin: