UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 TARİHTEKİ TÜRKLER 2...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KÜRŞAD50
Gök Kurt
Gök Kurt



Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 119
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 12/06/88
Yaş Yaş : 35
Nerden Nerden : NEVŞEHİR
İş-Meslek İş-Meslek : ÖGRENCİ
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 10/02/09

TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Empty
MesajKonu: TARİHTEKİ TÜRKLER 2...   TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Icon_minitimeSalı 17 Şub. 2009 - 15:00

BİRİNCİ GÖKTÜRK KAĞANLIĞI
Göktürkler'in tarih sahnesine çıktıkları sıralarda Orta Asya Moğol asıllı Juan-Juanların hâkimiyetinde idi. Göktürkler de Altay dağları civarında, önemli bir siyasî güç hâlinde onlara bağlı olarak yaşıyorlardı. Bu esnada geleneksel sanatları demircilikle uğraşan Göktürkler, Juan Juanların silâhlarını imal etmekteydiler. Göktürkler, daha 534 yıllarında Çin ile diplomatik ilişkiler kuracak güce erişmişlerdi. Bu sıralarda başlarında Bumın bulunuyordu. Bumın, bir Türk boyu olan Töleslerin isyanını bastırması karşılığında Juan Juan Kağan'ının kızı ile evlenmek istedi. Ancak bu isteğinin kabaca geri çevrilmesi üzerine Bumın, üst üste vurduğu darbelerle onların bütün topraklarını ele geçirmiş ve kağanlarını da öldürmüştür. 552 yılında meydana gelen bu olayla Göktürk devleti de kurulmuş oluyordu. İl-Kağan ûnvanını alan Bumın, devletinin merkezî olarak da, Büyük Hun devletinin merkezinin bulunduğu Ötügen'i (Orhun ırmağının hemen batısı) seçti. Türk devlet geleneğine göre devlet doğu ve batı olmak üzere iki kanat hâlinde teşkilâtlanmaktaydı. Devletin batı kanadı doğunun yüksek hâkimiyetini tanımak durumundaydı. Bumın doğuda kağan olduğu zaman, küçük kardeşi İstemi de Yabgu unvanıyla devletin batı kanadının başına geçti. (552-576). Bumın Kağan'ın devleti kurduğu yıl içerisinde ölmesi üzerine yerine oğlu Ko-lo (Kara) kağan olmuştur. Ancak O'nun da erken ölümü ile kısa süren kağanlığının ardından, Bumın' ın diğer oğlu Mukan Kağan'ı (553-572), devletin doğu kanadının başında görüyoruz. Onun zamanında İstemi Yabgu batı kanadını yönetmeye devam etmiştir. Mukan Kağan, devleti daha da güçlendirerek, hâkimiyetini genişletmiş ve Çin üzerinde baskı kurmuştur. Devletin batı kanadını idare eden İstemi Yabgu, kısa zamanda, Altayların batısını Isık göl ve Tanrı dağlarına kadar hâkimiyeti altına aldı. batıdaki faaliyetleri sonucunda, Orta Çağ'ın en büyük iki devleti Sasani ve Bizans imparatorlukları ile ilişkiler kuruldu. İpek Yolu'nu ellerinde tutan Akhun (Aftalit) devleti, Sasanilerle iş birliği yapılarak ortadan kaldırıldı . Toprakları Ceyhun nehri (Amuderya) sınır olmak üzere iki devlet arasında paylaşıldı (557). Böylece Göktürkler egemenliklerini Kuzey Hindistan'daki Keşmir bölgesine kadar uzatacaklardır. Göktürkler'le Sasaniler'in arası İpek Yolu meselesinden dolayı bozuldu. Sasanilere karşı Bizans ile iş birliğine yönelen İstemi, İstanbul'a bir elçilik heyeti gönderdi. İmparator II. Justinos tarafından kabul edilen bu heyet, aynı zamanda Orta Asya'dan Doğu Roma'ya giden ilk resmî heyetti (568). Bizans da ipek ticaretinde Sasaniler'in aracılığından memnun değildi. Bu sebeple Göktürklere karşı bir elçilik heyeti göndererek iki devlet arasında ittifak yapıldı (571). Bu ittifak neticesinde 571 yılında 19 yıl sürecek olan Sasani-Bizans savaşları başlamıştır. Bu savaşlar her iki devleti de sarsmış ve İslâmiyet'in İran'da yayılıp yerleşmesinde büyük rol oynamıştır. Dünya tarihinde çok önemli gelişmelere yol açan bu duruma, İstemi'nin batı siyasetinin katkısı büyüktür. Mukan Kağan'ın 572 yılında ölmesi üzerine Göktürk tahtına kardeşi Ta-po geçti. Ağabeyinden sağlam bir devlet düzeni devralan Ta-po, daha çok kültür meseleleri ile uğraşmıştır. O'nun zamanında, Çin edebiyat ve fikir eserleri Türkçeye tercüme edilmiştir. Ta-po devri Göktürk kağanlığının en parlak devri olmakla birlikte çöküşün de başladığı devirdir. O kağanlığın kendi idaresinde bulunan doğu kanadını ikiye ayırarak doğu tarafındaki kısma kardeşi Ko-lo'nun oğlu İşbara'yı, batıdaki kısma küçük kardeşi Jo-tan'ı tayin etti. Ayrıca Türk töresi ile çelişen Budizm'i benimsemiş olması hata olarak kabul edilmektedir. Çünkü büyük sürülere sahip olan atlı ve savaşçı Türklerle, et yemeyen, hayvanları bile öldürmeyen Budistler'in temel inançlarının uyuşmasının hiç imkânı yoktu. Göktürk Kağanlığının doğu kanadında bu zayıflama belirtilerinin görüldüğü bir sırada batı kanadının başında bulunan İstemi Yabgu öldü (576). İstemi'nin yerine kağanlığın batı kanadının başına oğlu Tardu geçti (576- 603). Kağanlığın doğu kanadında ise Tapo Kağan'ın 581 yılında ölmesi üzerine yerine kardeşinin oğlu İşbara kağan oldu. İşbara'nın kağanlığı devrinde, batı kanadında görev yapan Tardu, ihtirası yüzünden doğunun üstünlüğünü tanımaması üzerine devlet 582 yılında resmen ikiye ayrılmış oldu.

DOĞU GÖKTÜRK KAĞANLIĞI
İşbara'nın kağanlığı zamanında Çin'in Doğu Göktürk Devleti üzerinde baskısını artırdığını görüyoruz. Onun 587 yılında ölümünden sonra, başa geçen kağanlar zamanında bu baskı ve Çin'e has entrikalar artarak devam etmiştir. Devlet Şi-pi Kağan devrinde (609-619) toparlanır gibi olmuş ise de, onun ölümü ile Çin tehdidi kendini tekrar göstermiştir. Nihayet Kie-li, kağanlığı zamanında, 630 yılında yapılan bir savaşta yenildi ve yakalanarak Çin'e gönderildi . Bu tarih, Doğu Göktürkleri'nin istiklalinin de sonu kabul edilir. 630 yılında başlayan Çin hâkimiyeti yarım yüzyıl sürdü. Bu süre içerisinde Çin'e karşı birçok ayaklanma gerçekleşmesine rağmen, bunların hepsi Çinliler tarafından kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Bunlar içerisinde en dikkat çekeni, Kürşad isimli bir Türk prensinin 39 arkadaşı ile kalkıştığı ayaklanmadır. Bu ayaklanma hepsinin kahramanca ölümü ile sonuçlanmıştır. Ancak bu tür hareketler, Türklerin hürriyet ve istiklâl arzularını sürekli canlı tutmuştur.

BATI GÖKTÜRK KAĞANLIĞI
582 yılında ikiye ayrılan bu iki Göktürk kanadı, hâkimiyet mücadelesi yüzünden birbirlerinin düşmanı hâline gelmişlerdi. Batı Göktürkleri'nin başında bulunan İstemi Yabgu'nun oğlu Tardu, bir yandan doğuya üstünlüğünü kabul ettirmek için uğraşırken, bir yandan da batıda yeni fetihlere girişmişti. Bu faaliyetleri neticesinde Maverâünnehir ve Harezm bölgesi yanında Ötügen, Kuzeybatı Moğolistan ve Kaşgar'a kadar hâkimiyetini genişletti. Ancak Tardu, Göktürk birliğini sağlamak için çok şiddetli davranıyordu. 601 yılında Çin başkenti yakınlarında yapılan savaştan sonuç alınamaması pek çok Türk ve yabancı kavimlerin isyanına sebep oldu. Tardu, bu isyancılar ile baş edemeyerek 603 yılında tarih sahnesinden çekildi. Tardu'dan sonra Batı Göktürkleri'nde iç karışıklıklar uzun yıllar devam etti. Bir ara Tardu'nun torunu olan Tong-Yabgu zamanında (619 -630) devlet nizamı sağlanmış ise de 630 yılında bir mücadelede ölmesi, Batı Göktürklerinin sonunu hazırlamıştır. 630 yılı Göktürk tarihî için kara bir yıl olmuş, her iki Göktürk devleti de aynı yıl içerisinde Çin'e bağlanmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
KÜRŞAD50
Gök Kurt
Gök Kurt



Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 119
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 12/06/88
Yaş Yaş : 35
Nerden Nerden : NEVŞEHİR
İş-Meslek İş-Meslek : ÖGRENCİ
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 10/02/09

TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Empty
MesajKonu: Geri: TARİHTEKİ TÜRKLER 2...   TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Icon_minitimeSalı 17 Şub. 2009 - 15:00

İKİNCİ GÖKTÜRK KAĞANLIĞI
630 yılında başlayan 50 yıllık esaret döneminde Çin, Türk kavimlerini durmadan yerinden oynatır, parçalar ve böler. Yapılan ayaklanmalar da çok kanlı bir şekilde bastırılır. Ancak bu baskı ve şiddet dönemi Türklerin millî benliklerini yok edemez. Aksine Türklerdeki millî şuuru daha da perçinler. Türklerin bu devirde içine düştükleri hüzün ve kederin, acıklı ve ibret dolu ifadelerini Orhun Kitabeleri'nde görmek mümkündür. II. Göktürk Kağanlığı, baskı ve zulüm devirleri ardından 681 yılında Göktürk hanedan soyu Aşına'dan gelen Kutlug tarafından kuruldu. Kutlug, az zamanda akıl hocası Tonyukuk ile kağanlığı, Ötügen başkent olmak üzere yeniden teşkilâtlandırmıştır. Bu sebeple Kutlug Kağan'a İl'i=devleti derleyip toplayan manasına İlteriş ûnvanı verildi. Ordu ve diplomasi işlerini Bilge Tonyukuk'a bırakan İlteriş Kağan, kardeşi Kapagan'ı da şat tayin etti. Devlet kurulduktan sonra, elli yıllık esaret hayatının acısını çıkarmak ve Türklerin kırılan gururlarını tamir etmek için Çin'e karşı sayısız akınlar yapıldı. Hatta bu akınların birinde 23 Çin şehrinin tahrip edildiği ve Okyanus'a kadar ulaşıldığından bahsedilmektedir. Orhun Kitabeleri'nde İlteriş Kağan'ın en büyük destek ve yardımcılarından birinin eşi İlbilge Hatun olduğu belirtilmektedir. İlteriş Kağan 692 yılında öldüğü zaman Göktürk Devleti eski haşmet ve gücüne erişmiş bulunuyordu. Yerine biri 8 yaşında Bilge, diğeri 7 yaşında olan Kül Tigin adlı oğullarının yaşlarının küçüklüğü sebebiyle, kardeşi Kapagan, kağan oldu (692-716). Kapagan Kağan devri, fetihlerin devam ettiği ve Türk birliğinin kurulduğu bir devir olmuştur. Kapagan, bu birliği gerçekleştirmek için gerektiğinde çok şiddetli davranmıştır. Bu sebeple Kırgızlar, Türgişler ve Basmıllar itaat altına alınmış, Karluklar ve Oğuzlar cezalandırılmıştı. Ayrıca onun zamanında tarım reformu ve tohum ıslahı gibi hareketlere de girişilmişti. Bu amaçla gelişmiş Çin tarımının tekniklerinin uygulanması için Çin ile savaşılmıştır. Kapağan Kağan 716 yılında öldüğü zaman şiddet politikasının bir neticesi olarak devlet içerisinde büyük karışıklıklar baş gösterdi. Yerine geçen oğlu İnal bu meselelerle baş edecek kabiliyette olmadığı için idareyi İlteriş'in oğulları Bilge ve Kül Tigin almak zorunda kaldılar. Her ikisi de amcaları Kapagan'ın kağanlığı zamanında önemli devlet görevlerinde bulunmuşlar ve başarı göstermişlerdi. Bilge, şat ûnvanı ile devletin Batı ( Sol) kanadının başında bulunmuştu. 716 yılında Bilge, Kağan olunca küçük kardeşi Kül Tigin, ağabeyinin yerine devletin batı kanadının başına geçti. Kül Tigin aynı zamanda ordunun düzenlenmesi işini de üzerine almıştı. Babalarının başveziri olan Bilge Tonyukuk tecrübeli bir devlet adamı kimliği ile aynı görevine devam etti. Eski Türk devlet anlayışına göre iyi bir kağanın başlıca iki özelliği olmalıydı: Bilgelik ve alplik. Bu iki kardeşten Bilge Kağan, bilgelikle; Kül Tigin ise alpliği, cesareti ile şöhret kazanmıştır. Bilge Kağan zamanında devlet, eski güç ve itibarına kavuştu. Çin ile ittifak hâlinde olan güçlü Moğol kabileleri ve Basmılların oluşturduğu tehdit ortadan kaldırıldı . Böylece doğuda ve batıda kağanlık sınırları doğal sınırlarına kavuşmuş oldu. Bilge Kağan devri (716-734), İkinci Göktürk Devleti'nin en parlak devri olmuştur. Bu başarılar, üç Göktürk büyüğünün; Tonyukuk, Bilge ve Kül Tigin'in azim, gayreti ve hepsinden önemlisi uyumlu çalışmaları ile elde edilmişti . Önce Tonyukuk'un 725, sonra Kül Tigin'in 731 yılında ölümü üzerine, iki büyük yardımcısını kaybeden Bilge Kağan da 734 yılında öldü. Bu üç Türk büyüğü adına ayrı ayrı dikilen kitabeler, bu çağın ölmez hatıralarıdır. Göktürk Kitabeleri'nde de söylendiği gibi, küçükler, büyükler gibi yaratılmadığı için, Bilge Kağan'dan sonra gelen Türk devlet adamları da bilgisiz ve kötü olmuşlardı. Ayrıca Dokuz Oğuzlar yani Uygurlar, Karluklar ve Basmıllar gibi Türk kavimleri de güçlenmişlerdi. İşte 743 yılında bu üç Türk kavminin, Basmıl Türklerinin başkanlığında toplanıp, Göktürk Devleti'ni yıkmalarıyla Göktürk devri de sona ermiştir. Başlangıçta yalnızca akın ve savaşlar için kurulmuş gibi görünen Göktürk Kağanlığı, artık VIII. yüzyılda, bir kültür devleti olma yoluna girmişti. Ayrıca Türkçe konuşan ve kendilerini birbirine yakın hisseden bütün Orta Asya halklarını bir araya getirmişti . Göktürklerin kurup geliştirdiği yüksek devlet anlayışı Orta Asya Türk boylarının kolay kolay hafızalarından çıkmamıştır. İşte bu açıdan 744'te kurulan Uygur devleti Göktürklerin bir devamı gibidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
KÜRŞAD50
Gök Kurt
Gök Kurt



Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 119
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 12/06/88
Yaş Yaş : 35
Nerden Nerden : NEVŞEHİR
İş-Meslek İş-Meslek : ÖGRENCİ
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 10/02/09

TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Empty
MesajKonu: Geri: TARİHTEKİ TÜRKLER 2...   TARİHTEKİ TÜRKLER 2... Icon_minitimeSalı 17 Şub. 2009 - 15:01

UYGURLAR
Uygurlar hakkındaki bilgiler, Çin yıllıkları ile Göktürk ve Uygur kitabelerinde bulunmaktadır. Uygur kelimesine çeşitli anlamlar verilmekle birlikte en kabul göreni; akraba, müttefik anlamında olanıdır.Uygurlar Çin kaynaklarında Hunların soyundan gösterilmekte-dir. V. yüzyılda Orta Asya'nın büyük bir kısmına yayılmış olan Töleslerin bir boyu olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygurlar bu dönemde Kao-çı (yüksek tekerlekli arabalılar) adıyla bilinmekteydiler. Orhun Kitabeleri'nde ise Dokuz Oğuz adı ile anılıyorlardı. Uygurlar, Orhun ve Selenga vadilerinin yerli kavimleri idiler. Bunlar Göktürk devleti kurulunca, onların hâkimiyetini tanıdılar. 630 yılında Göktürk devleti Çinliler tarafından yıkıldığında serbest kalmışlar ve bir siyasî birlik oluşturmuşlardır. Çin ise Göktürklere karşı bu Uygur birliğini destekliyordu. Bu çağda başlarında Alp İlteber ûnvanını taşıyan, Pusa isimli biri bulunuyordu. Uygurlar, 681 yılından sonra, İl Teriş Kağan'ın ortaya çıkmasıyla, yine Göktürklere bağlanmak zorunda kaldılar. Bu süre içinde kendilerini toplamış olan Uygurlar, Göktürk devletinin zayıflaması ile yeni bir fırsat daha bulmuş oldular. Göktürklerin hâkimiyetinde bulunan Basmıl ve Karluk gibi Türk toplulukları ile birleşen Uygurlar, 742-43 yıllarında Göktürk Kağanı Ozamış'ı mağlûp ederek öldürdüler. Uygur Devletinin Kuruluşu Göktürk devleti ortadan kalkınca, 743 yılında Basmılların idaresinde yeni bir devlet kuruldu. Uygurlar bu Basmıl Kağanlığı' nın Sol Yabgusu, yani doğu Yabgusu; Karluklar ise, Sağ Yabgusu, yani batı Yabgusu oldular. Bu yeni devlet, tam bir federal devlet biçimindeydi. 744 yılında Uygur Yabgusu, Basmıl Kağan'ını mağlûp ederek kendini kağan ilân etti. Kağanlık ûnvanı olarak da Kutluk Bilge Kül Kağan ûnvanını aldı. Böylece Uygur Kağanlığı kurulmuş oldu. Bu kağanlık ûnvanından da anlaşılacağı üzere, Göktürk devletinin gelenek ve töreleri yeni Uygur Kağanlığı'nda da devam ediyordu. Ancak Uygurlar arasında Buda ve Mani dini gibi yabancı inanışlar yayıldıkça, Kağan unvanlarında da birtakım değişiklikler olmaya başlayacaktır. Uygur devletini kuranlar Orhun bölgesini yurt tuttukları için, bunlara Orhun Uygurları denilmektedir. Kutluk Bilge Kül Kağan ölünce yerine oğlu Bayan Çur, kağan oldu. Uygurların en büyük kağanı olan Bayan Çur Kağan, unvan olarak da "Tengride bolmış, il itmiş Bilge Kağan" ûnvanını aldı. Bu ûnvanın anlamı ise, Gökte doğmuş, devlet yönetmiş, Bilge Kağan demekti. Bayan Çur Kağan devri (747-759), Uygurların dört yönde genişledikleri bir devirdir. batıda Kara Türgeş devleti, Uygur hâkimiyetini tanımak zorunda kaldı. Kırgız, Çik, Sekiz Oğuz ve Dokuz Tatar gibi Türk boyları itaat altına alınarak, devlet otoritesi güçlendirildi. Öte yandan yine bu devirde, güneydeki Beş-balıg, Kuça ve Karaşar gibi zengin tarım ve ticaret şehirleri de Uygur etkisi altına alınmıştır. Turfan bölgesi ile Uygurlar arasındaki ilişkiler de, yine bu devirden itibaren başlamış oluyordu. Bayan Çur Kağan'ın önemli işlerinden birisi de, onun zamanında, Uygurlar arasında şehirleşme eğilimlerinin başlamasıdır. O, Ordu-balıg adında başkentleri olan bir şehir kurdurmuştur (757). Diğer yandan aynı kağan, gittikçe güçlenmekte olan Tibet tehlikesini sezerek onlara karşı cephe aldı. İmparatorun isteği üzerine, Çin'de büyük bir tehlike yaratan An-luşan adlı Türk asıllı bir generalin isyanının bastırılmasına yardım etmiştir. Bu yardım sonunda yapılan anlaşma ile, Uygur tüccarlarına Çin kapıları da açılmış oldu. Bayan Çur Kağan'ın Şine-usu gölü yakınında bulunmuş, Göktürk yazısı ile yazılmış olan, Türkçe bir kitabesi vardır. Bu kitabede kağan olarak yaptığı işler anlatılmaktadır. Bayan Çur kağan'ın ölümünden sonra yerine oğlu Bögü Kağan oldu (759) . Bögü Kağan'ın faaliyetleri siyasî ve manevi olmak üzere başlıca iki alanda olmuştur. Siyasî faaliyetleri daha çok Çin üzerine olmuştur. Çin'de baş gösteren isyanların bastırılması sebebiyle sık sık Çin'e girilmiştir. Ancak Uygurların Çin'e girişlerinde Çin'in çeşitli bölgelerine yağma akınları da yapılıyordu. Çin'deki isyanların en önemlisi yabancı kavimlerin Tibetliler etrafında birleşmeleri sonucunda ortaya çıkan isyan olmuştur. Bu Tibet isyanı ancak Uygurlar yardımı ile önlenebilmiştir. Bögü Kağan'ın manevî alandaki en büyük faaliyeti, Maniheizm dinini kabul etmesi olmuştur. Bögü Kağan, aynı zamanda bu dinin öncülüğünü de üstlenmişti. Bir tüccar ve şehirli dini olan Mani dininin kabulünün, Uygurların savaşçı ruhlarını gevşetmekle beraber, ilim, sanat ve edebiyatta ilerlemelerine katkısı olmuştur. Eskiden beri Orta Asya Türk kavimleri arasında, çok geniş ve köklü bir kültüre sahip olan Çin'in zabtedilemeyeceği, bu mümkün olsa bile uzun süre elde tutulamayacağına dair yaygın bir inanış vardı. Bögü Kağan Çin'in zayıf bir anında Çin'i ele geçirmek istemişti. Ancak veziri Baga Tarkan, adı geçen inanış sebebiyle Kağan'ın bu girişimine karşı çıktı. Ancak sözünü dinletemeyince Bögü Kağan'ı öldürüp Alp Kutluk Bilge Kağan ûnvanıyla tahta geçti (779). Bundan sonraki kağanlar onun soyundan gelmiştir. Bu tarihten sonra Uygur devletini oluşturan kabileler arasında huzursuzluklar da başlamıştır. Kültür ve ticaret bakımından gelişen Uygurların savaşçılık tarafları zayıflamıştı. 840 yılında, Uygurların kuzeybatı kısımlarında yaşayan Kırgızlar, 100 bin kişilik atlı kuvvetleri ile, Uygur başkentine baskın düzenleyerek kağanlarını öldürüp, halkı kılıçtan geçirdiler. Bu şekilde Bayan Çur ve Kutlug Bilge Kağan zamanında uğradıkları saldırıların intikamını korkunç bir şekilde almış oldular. Bu baskından kurtulan Uygurlar, canlarını kurtarmak için çeşitli yönlere dağılmak zorunda kaldılar.

TURFAN UYGURLARI
Kırgız baskınından kaçan Uygur boylarının önemli bir kısmı Doğu Türkistan'a göçmüşlerdir. Burada Turfan ve Karaşar şehirlerinin civarında yerleşen Uygurlar, Türk medeniyet tarihî açısından büyük değer taşırlar. Daha Orhun Uygurları zamanında, tarım ve ticaret merkezleri olan Türkistan'ın bu büyük şehirleri, Uygurların etkisi altına girmişlerdi. Bu nedenle Uygur devletinin yıkılmasından sonra, Turfan dolaylarına kaçan Uygurlar için, bu bölge güvenilir bir yer olmuştur.848 yılından sonra, kendilerini toparlayıp, varlıklarını komşularına kabul ettiren Uygurlar, 856 yılında ise kağanlıklarını ilân etmişlerdir. Bu dönemde başlarında Mengli Kağan bulunuyordu. Mengli Kağan, Uluğ Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan, (bugünkü Türkçe ile; Ulu Tanrı da güç ve saadet bulmuş, kahraman, çalışkan Bilge Kağan) ûnvanını taşıyordu. Kağanlık merkezî olarak Turfan şehrini seçtikleri için, kendilerine Turfan Uygurları denilmiştir. Ayrıca yazlık başkentleri olarak Beş-balıg şehrini kullandıkları için, kaynaklarda Beş-balıg Uygurları adı da kullanılıyordu. Çin yönetimi, bu Uygur devletini Tibet tehlikesine karşı desteklemiştir. Uygurlar da Doğu Türkistan'da etkinliklerini artırmış olan Tibetlileri bu bölgeden çıkarmışlardır. Böylece batıdaki sınırlarını Urumçi şehrine kadar uzatmışlardır. Turfan Uygurları Mani dinine inanıyorlardı . Bu dini, siyasî amaçları için de kullanan Uygurlar, dinlerini himaye bahanesiyle Çin üzerinde baskı kurmuşlardır. Kültür ve medeniyet bakımından büyük gelişmeler gösterecek olan Uygurlar, 1335 yılına kadar devletlerini yaşatacaklardır. Gerek X. yüzyılda Çin'in kuzeyinde Hıtay devletinin kuruluşunda, gerekse Cengiz Han devletinin gelişmesinde, bu Uygurların, öncülük, bilgi ve tecrübelerinin çok büyük payı olmuştur. Uygurlara devlet teşkilâtında çok önemli görevler veren Moğollar, yazı olarak da Uygur yazısını kullanıyorlardı. Moğollar'ın XVI. yüzyıla gelindiğinde büyük oranda Türkleşmesinde Uygurlar, önemli rol oynamışlardır.

SARI UYGURLAR
840 yılındaki Kırgız baskınından sonra, dört bir yana dağılan Uygurların bir kısmı, güney kesimlere, yani Çin ile Doğu Türkistan arasındaki Kansu bölgesine indiler. Önemli bir ticaret merkezî olan bu bölge, meşhur İpek yolu üzerinde idi. Bu bölgede yerleşen Uygurlar, büyük bir şehir olan Kan-Cov'da yeni bir devlet kurmuşlardır. Sonradan, Sarı Uygurlar adı ile anılacak olan bu Uygurlar, bu bölgenin yerli halkı ile karışmadan kalmışlardır. Türk dili ve kültürünü uzun yıllar yaşatan bu Uygur Türklerinin torunlarına bugün bile rastlamak mümkündür. Din olarak Budizm'i kabul etmiş olan Sarı Uygurlar, ticaret ve medeniyet bakımından çok gelişmişlerdir. Budislerin en kıymetli eserlerinin bulunduğu Bin Buda Mağaraları, Sarı Uygurların yaşadığı bölgede idi. Daha sonraki yıllarda İslâmiyet'i seçen ve Karahanlılar Çağında Türk-İslâm medeniyetine önemli katkılar sağlayan Uygur Türkleri, bugün de varlıklarını aynı adla, devam ettirmektedirler. Ancak bugün sayıları 20 milyonu aşan bu Türk toplulukları, Çin Halk Cumhuriyeti, Sincan Özerk Uygur Bölgesi'nde, ağır insan hakları ihlâlleri altında yaşamaktadırlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
TARİHTEKİ TÜRKLER 2...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» TARİHTEKİ TÜRKLER 3...
» BÜTÜN TÜRKLER KARDEŞTİR
» TARİHTE TÜRKLER 1
» ASİL TÜRKLER
» KUR'AN-I KERİM'DE TÜRKLER

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Genel Paylaşım Bölümü :: Sizin Köşeniz-
Buraya geçin: