Sınır Ülke Namusudur, Kirletilmemeli
2 Haziran 2009, Salı
Ortadoğu Gazetesi'nin gelecek vaad eden, genç yazarlarından İsmail Özdemir, mayın temizleme tartışmaları hakkında geçtiğimiz Pazar günü "Temizlenmiş Topraklar mı, Vaadedilmiş Topraklar mı?" başlıklı bir yazı kaleme alarak, günümüz tartışmasının anlamını bu soru ile özetlemiştir.
Mayın temizleme olayına hiç kimse karşı çıkmadığına göre, asıl tartışılan, "Yahudi Cesaret Ödüllü" Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın temizlenmesi gereken sınırımızdaki toprakları, İsrailli firmalara ihale etmeye yönelik şüpheli duruşudur.
Gerçi Recep Tayyip Erdoğan mayın tartışmalarına cevap verirken "Paranın dini, milleti, ırkı olmaz." diyerek sınırımızdaki mayınlı bölgenin temizlenme ihalesinin İsrail'li bir firmaya verileceğinin ışığını yakıp şüpheleri de ortadan kaldırmıştı.
Muhalefet partilerinin ayağa kalkması ile geri çekilen mayın tasarısı bugün yine mecliste ele alınacak… AKP, mayın temizleme ihalesini İsrail'e verme konusunda ısrarcı olursa, kendi içinde bile ahengini kaybedecek görünmektedir. Recep Tayyip Erdoğan'ı gözü kapalı destekleyen ve Davos tiyatrosu sonrasında kahramanlık destanları yazan birçok yandaş yazar bile bu konuda tepki gösteren yazılar yazmaktadır.
Bu yazarların asıl derdi de, mayın temizleme bahanesiyle sınırdaki toprakların İsrailli firmaya 44 yıllığına verilmesinin, Davos'ta yaşanan tepkinin sözde olduğunu deşifre edeceğini anladıkları ve kendi yazdıkları "Davos kahramanlık destanının" yalan olduğunun anlaşılacağını bildikleri için buna şiddetle karşı çıkıyorlar. Aslında hem AKP'yi, hem de kendilerini düşünüyorlar…
Davos'ta yaşananlar sonrası Recep Tayyip Erdoğan'ı nerdeyse İslam dünyasının önderi gibi pazarlamasalardı, mayınlı bölgenin İsrail'e 44 yıllığına verilmesine bu kadar karşı çıkmazlardı. Zaten tüm AKP yandaşı yazarlar değil, sadece 3-4 yazar bu konuda karşıtlık sergiliyor.
İsrail'in topraklara yerleşip kök salması ve bulunduğu bölgelere kan ve şiddeti hâkim kılmasına en büyük örnek Filistin'e yerleşmesi gösterilebilir.
İsrail'in sınırımızdaki verimli ve sulak topraklarımıza mayın temizleme bahanesiyle uzun yıllar yerleşme düşüncesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Burada asıl şaşılması gereken İsrail'e Davos'ta "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz" diyerek rol kesen Recep Tayyip Erdoğan'ın "Paranın dini, milleti, ırkı olmaz." anlayışı ile topraklarımızı pazarlamaya çalışması olmalıdır.
29 Mart 2009 seçimleri öncesi, tabanına böyle bir gösteri yapma ihtiyacı duyan Recep Tayyip Erdoğan'ın şimdi yine "Yahudi Cesaret Ödülüne" uygun davranışlar içine girerek, İsrail'in menfaatlerine sahip çıkma adına cesaretli(!) çıkışları ibretle izlenmelidir.
İsrail yeryüzünde kendi dini inançlarına göre en disiplinli ve projeli yönetilen bir ülkedir.
İsrail'in arz-ı mevdut hayallerini gerçekleştirmek adına kutsal saydıkları yerleri bünyesine katmak için disiplinli bir şekilde çalışması, dünyada herkesin kabul ettiği bir gerçek iken, bu konuda topraklarını hedef yapan İsrail'e karşı en çok dikkatli olması gereken Türkiye'nin en verimli topraklarını, mayın temizleme bahanesi ile İsrail'e 44 yıllığına teslim etmesine gösterilen tepkiler en asil tepkilerdir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "Arazinin kullanımı için tanınan kırk dört yıllık süreyi belirleyen maliyet hesabını kimler, hangi yöntemleri kullanarak yapmışlardır?" sorusu da cevabı bulunması gereken öncelikli sorgulama içeriği olmalıdır.
"Yahudi Cesaret Ödülü" Yahudi'nin menfaatleri için mücadele etmeyene verilmeyeceğine göre, mayınlı araziyi İsrail'e 44 yıllığına vermeye dönük tezgâhları da, bu ödüle layık olabilme çalışması olarak görmekteyiz.
Türkiye sınırımızdaki mayınlı bölgeyi, kendi imkânları dâhilinde temizlemeyi öncelikli hale getirip, maliyetini de kendi iç kaynaklarımızla karşılamalıdır. Sınır bölgesinin ülkenin namusu olduğunu idrak ederek, hassas davranmak ve İsrail gibi bir kanlı mikrobu o bölgeden uzak tutmak Türkiye'nin başlıca görevidir.
O topraklar, mayından temizlenmiş topraklar olmalı ve vaadedilmiş topraklar olarak görenlere teslim edilmemelidir.
AKP, mayınlı bölgeyi İsrail'li bir firmaya teslim etmek için ısrarcı olursa, hem içerden tepkilerle, hem muhalefetin tepkileriyle mayınları elinde patlatacaktır.
AKP'nin siyaseti, Türkiye'nin her yanına mayın olarak döşenmektedir. Türkiye mayınlı toprakları temizleme konusunu tartışırken, AKP'nin mayın gibi döşenen siyasetinden de kurtulmanın yollarını aramalıdır.
Yıldıray ÇİÇEK / Ortadoğu Gazetesi
Konu: SINIR ÜLKE NAMUSUDUR KİRLETİLMEMELİ 
Ptsi 8 Haz. 2009 - 18:01