ÜLKÜ ÇOCUKLARI
Manevi bir ışık tayfasına tutulmuştur ülkü çocukları. Dünya keşmekeşinden sıyrılmış Türk-İslam ülküsünü hayat nizamı olarak seçmişlerdir. Çok uzaktaki bir Müslüman Türk'ün acısını bile yüreklerinde hissederler. Üç kuruşluk menfaate tapan maneviyatı yitik gençliğe zamanın çocuklarına acırlar çoğu zaman.
Yirmi birinci asırda haykırırlar çağları titreten alperencesine. bu asra Müslüman-Türk'ün mührünü vuracağız diyerek lider Türkiye'nin hesabını yapanlar ülkü çocukları.
Onlarda eğlenceye vakit ayırırlar (ki) sonuçta insanlar. Peki nasıl eğlenirler. uzak diyarları düşünürler, an be an. Onlara aşkı sorarsanız sizlere Hazar'ı, Musul'u, Kerkük'ü, Türk'lerin yaşadıkları yerleri anlatırlar. Ağlamayı sorsanız onlara hakansız, bayraksız, vatansız kardeşlerine ağlarlar. Zamanın çocukları ise pop starlarının konserlerinde gözyaşlarını dökmeyi uygun görürler.
İlk ışık Tanrı Dağı'nda düşermiş gün doğumunda. İlk rüzgar ilk fırtına orada görülürmüş. Kardelenler beyaz kelebekler gibi orada açarmış. Zirvelere aşıkmış ülkü çocukları. Tanrı Dağı'nın zirvelerinde açmak isterlermiş mağrur bir gül gibi.
Bir gülsü ranadır ülkü çocukları. Ok kirpiğin üstündeki hilal kaşa vurulurlar. Ay yıldızlara vuruldukları gibi. Sevgiliye candan bağladırlar zamanın çocuklarına nazire yaparcasına. Onların aşkı bedensel arzu değildir. Onların aşkı sokak köşelerinde ahlaksızca hayasızca oynaşmak kadar basit değildir.
Fedakardır ülkü çocukları. İnancı ve ideali uğruna canından bile vazgeçerler. Şahsına kötülük yapsanız yüzüne küfretseniz belki yine gül uzatırlar. Ama ülkülerine... Müstesna ülkülerine bir kötülük ettiğinizde inanın durduramazsınız ülkü çocuklarını. Hiçbir set koyamazsınız çağlayanın önüne.
Onlar hala önlerinden geri çekilmenin acısını hissederler kalplerinde...
Zamanın çocuklarıyla değildir onların kavgası...
Vatanına bayrağına dinine kasteden onun bunun çocuklarıyladır!..
SEZER YOZGAT