UlkuGulu.Hareket-Forum.Net ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz |
|
| DİNİ HİKAYELER... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
iSTiKLâL BalaKurt
Mesaj Sayısı : 45 Doğum Tarihi : 19/05/19 Yaş : 105 Nerden : Türkiye İş-Meslek : * Kayıt tarihi : 08/05/09
| Konu: DİNİ HİKAYELER... Cuma 12 Haz. 2009 - 9:42 | |
| ALLAH'IN VARLIĞI HAKKINDA bir hikaye...
Adamın biri her zaman yaptığı gibi sac ve sakal tıraşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar. Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu acildi… Berber: ” Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah’ın varlığına inanmıyorum.” Adam: ” Peki neden böyle diyorsun?” Berber: ” Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terk edilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı, kimse acı çektirmez, birbirini üzmezdi. Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum…” Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir cevap vermedi. Berber isini bitirdikten sonra adam dışarıya cıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki tıraş olmayalı uzun sure geçmişti. Adam berberin dükkanına geri dondu. Adam: ” Biliyor musun ne var, bence berber diye bir şey yok” Berber: ” Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim.” Adam: ” Hayır, yok. Çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saclı ve sakallı adamlar olmazdı.” Berber: ” Hımmm… Berber diye bir şey var. Ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?” Adam: ” Kesinlikle doğru! Puf noktası bu! Allah var ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İste dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!” | |
| | | iSTiKLâL BalaKurt
Mesaj Sayısı : 45 Doğum Tarihi : 19/05/19 Yaş : 105 Nerden : Türkiye İş-Meslek : * Kayıt tarihi : 08/05/09
| Konu: Geri: DİNİ HİKAYELER... Cuma 12 Haz. 2009 - 9:44 | |
| GERÇEK SEVGİ
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasındanda derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. "Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. "Buyurun" deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan işte demiş ermiş, 'kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır. ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima. | |
| | | iSTiKLâL BalaKurt
Mesaj Sayısı : 45 Doğum Tarihi : 19/05/19 Yaş : 105 Nerden : Türkiye İş-Meslek : * Kayıt tarihi : 08/05/09
| Konu: Geri: DİNİ HİKAYELER... Cuma 12 Haz. 2009 - 9:45 | |
| HAKİKİ MUHABBET Biribirlerine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar. -Kim o? diye seslenir içerdeki. -Benim, der kapıyı çalan. -Burada ikimize birlikte yer yok, diye cevap verir öbürü. Aradan uzunca bir zaman geçer... Yeni bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşının kapısını. -Kim o? diye sorar yine içerdeki. - Sen'im,der bu sefer. Ve kapı sonuna kadar aralanır. Hz. Mevlânâ da; "Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp âdeta o olmalısınız" diye anlatır hakiki muhabbeti.
| |
| | | iSTiKLâL BalaKurt
Mesaj Sayısı : 45 Doğum Tarihi : 19/05/19 Yaş : 105 Nerden : Türkiye İş-Meslek : * Kayıt tarihi : 08/05/09
| Konu: Geri: DİNİ HİKAYELER... Cuma 12 Haz. 2009 - 9:48 | |
| "TEVAZU" BUDUR İŞTE...
Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine: - İçinizde kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi. Müritlerinden biri: - Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi. Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütavazi insan hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle sordu: - Söyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir? Talebe gözleri dolu dolu: - Bizim gibilerin size talebe olması, dedi. Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette bulunan herkes ağlamaya başlamıştı. Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu. Bir ara sadece; - Ben sizin hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi. Evet, keşke insanlar tabi olanlara bakıp, tabi olanlarda, tabi olunanı aramasalardı... Zira hem dün, hem bu gün o altın halkayı temsil eden büyüklerin etrafındaki insanlar, ne denli nezih olurlarsa olsunlar, onları gösterebilmekte çok acizdirler. Bugün dahi, bir büyük gönül erinin yanına gelip giden insanlar; idareciler, gazeteciler, din adamları, "Talebelerinin ufku hocalarının çok gerisinde." demektedirler. Zaten, o cevher farkıdır ki, sair madenleri kirlerinden arındırır.
| |
| | | Turkuaz_35 BalaKurt
Mesaj Sayısı : 88 Doğum Tarihi : 22/06/91 Yaş : 33 Nerden : izmir / sarnıç İş-Meslek : öğrenci İsim : Enis Doğan Kayıt tarihi : 20/06/09
| Konu: Geri: DİNİ HİKAYELER... C.tesi 20 Haz. 2009 - 20:04 | |
| Gerçekten bilinmesi gereken muhteşem hikayeler | |
| | | | DİNİ HİKAYELER... | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|