GÖKTÜRKÇE SAYILAR
Eski Türkçedeki sayılarımız, günümüzden pek bir ayrımı olmaksızın aynıydılar.
Bir, eki, üç, tört, biş, altı, yiti, sekiz, tokuz, on, yigirmi, otız, kırk, elig, altmış, yitmiş, sekiz on (seksen), tokuz on (toksan), yüz, min, bir tümen (10.000).
Buna karşın "sıfır" için bir karşılık yoktu. Hintlerin türettiği, adına
sunya dedikleri kavramı Araplar
sifr olarak dillerine aldılar. Biz de bunu "
sıfır" olarak dilimize aldık. Sıfır "
boş" demektir. Türkçe karşılık direk
boş diyebiliriz ama pek tutacağını sanmadığım için aynı anlama gelen bir diğer sözcüğümüzü öneriyorum.
Böylede "
sıfır" için Türkçe "
kof" denir. Tamga olarak, kova biçiminin betizyazı ile kullanılması yeğlenebilir. Öyle ki
kof+a > kova dönüşümü vardır. Kökende kof'tan gelir. Tıpkı
eb > ef > ev dönüşümünde olduğu gibidir.
Eski Türkçe'de ne yazık ki, sayıları simgeleyen tamgalara denk gelinememiştir. İleride yapılacak kazılarda bulunabilir belki ama bu bir eksikliktir. Bizden sonra gelecek kuşaklar, "atalarımızın sayısı yoktu" demesinler diye benim bu konuda birkaç çalışmam oldu. Öyle ya, birkaç yy. sonra biz de birilerinin atası olacağız. Bizim bu yaptıklarımızda günaysal (târihî) olacak.
Türetimlerim kökende Hint sayılarına benzemektedirler. Hint sayılarının ortaya çıkışını Oktay Doğangün özetle yandaki betizde olduğu gibi açıklar.
Benim türetimlerinde, çubuk sayısına göre oluşturulan biçimlerden gelmektedir. Atalarım türettiği tamgalarla aynı mantıkta olup, betizyazı özelliği kullanılmıştır.
Bu konuyu yoldaşlarımla görüştüm, "
yanlış yoldasın" dediler. Azu şöyle sürdürdüler ;
"Diyelim ki, senin önerilerin ile yeni türettiğimiz sayıları kullanıma geçtik. Ya ileri de bir gün bir kazı sonucu, eski Türklerin kullandığı sayı tamgaları bulunursa? "Kuşkularında haklılar ancak yanıtım açıktır;
Varsayalım ki, 21. yy'da kullanıma geçtik. 23. yy'da Orta Asya'da yapılan bir kazıda, Eski Türklere ait bir belge bulundu azu burada sayılarda gösterilmiş. Belgenin 3.yy'dan kalma olduğu bilimsel olarak saptanır. Öyle ise genç kuşaklara öğretilirken betiklere şöyle yazacaklardır : "
Atalarımızın 3. yy'da kullandığı sayılar, çeşitli etkenler (savaşlar, iletişim kopukluğu... ib.) nedeniyle yitip giden belgeler yüzünden unutulmuşlardır. İleri yy'larda ise Hint kökenli, Arap sayılarına geçmişler, 20. yy başlarında ise yiñe Hint kökenli Lâtin sayılarına geçilmiştir. Ancak 21. yy'da yeñiden kendi sayılarını türetmişlerdir azu günümüze dek gelmiştir. Böylelikle Türklerin iki ayrı sayı dizlemi vardır."Orkun yazılarında geçen tamgalar da gökten zembil ile inmemiş sizin, bizim gibi kunoğullarınca türetilmiştirler.