Bursa Nutku, Mustafa Kemal ******'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı öne sürülen konuşmadır.
Şubat 1933'ün ilk günlerinde Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar kişi camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar. Ayaklanma kısa sürede bastırılır. ****** olayın hemen ardından Bursa'ya gider. Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırada bir kişi ******’e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü...". ******'ün hemen konuşmakta olan kişinin sözünü kestiği ve günümüzde "Bursa Nutku" diye anılan konuşmayı yapmıştır.
Bu konuşmayla ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yorumu yapar: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlardan kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve ******, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır."
Nutuk Üzerinde Yapılan Tartışmalar
Farklı görüşlere sahip kaynaklar bu nutkun gerçek olamayacağını açıklamıştır. Bunu savunanların genel tezi "******'ün gençleri anarşiye teşvik etmesinin hiçbir mantığı olmadığı" yönündedir.
Bursa Nutku'nun uydurma olduğunu savunanlardan biri olan Tarihçi Mustafa Armağan, bir makalesinde şunları yazmaktadır:
Hadisenin cereyan ettiği günlerde basında tek kelimeyle olsun söz edilmeyen -ki o zamanlar ******'ün her sözü anında zaptedilirdi- bu nutku, yaklaşık 15 kişi olduğunu bildiğimiz toplantıya katılan zevat da yalanlar (mesela Kılıç Ali ile Yusuf Hikmet Bayur). Katılanların yalanladıkları, nöbetçi defterinde kaydı bulunmayan, gazetelerde esamisi okunmayan, Anadolu Ajansı'ndaki beyanatta zikri geçmeyen bu nutkun ******'e ait olması mümkün değildir. Hatta bazılarına göre, Stalin'in Komünist Gençliğe Hitabı'ndan alınıp ******'e yamanmıştır.
Sonradan Bursa Nutku adıyla meşhur olacak bu metin ilk kez 1947'de Rıza Rüşen Yücer'in ******'e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra adlı kitabında görülürse de, Celâl Bayar tarafından 1949'da İzmir'de yapılan II. DP Büyük Kongresi'nde okutulmasına kadar yine kimsenin ilgisini çekmez. Bayar'ın menfaatlerine bir eldiven gibi uymaktadır. Nutuk'ta 'Madem gerici CHP'yi adalet durdurmuyor, o halde gençlik yönetime el koymalıdır' mesajı bağırmaktadır. Ne var ki, nutku alkışlayan DP'liler, hasımlarının eline ne denli tehlikeli bir silah uzattıklarının farkında değillerdir.
9 yıl sonra bu defa CHP yanlısı Ulus gazetesine basılmış olarak görürüz onu. Bu defa amaç, DP'yi tehdittir. 'Gençlik, iktidara rağmen kanun-nizam dinlemeden rejimi korumak adına idareye el koyacaktır' mesajı çınlar. Tartışma alevlenince Cumhuriyet Savcısı Ulus gazetesi hakkında soruşturma açar. DP'nin bu nutku daha önce okuttuğunun ortaya çıkması üzerine ise Menderes'in baskısıyla savcılık takipsizlik kararı verir ve hadise kapanmış görünür. Ancak bir kere kılıfından çıkan silah belden bele dolaşmaya kararlıdır.
Kemalizm konusunda otorite olarak kabul edilen bir ******çü bilim adamı olan Prof. Sina Akşin'in bu alanda da araştırması vardır. (Prof.Dr.Sina Akşin; Çağdaş Türk Diplomasisi, Sempozyum, Türk tarih Kurumu, sh. 277). ******çü bilim adamı Prof. Sina Akşin'e göre ******'ün Bursa Nutku gerçek değil, uydurmadır.
Cumhuriyet tarihiyle ilgili önemli eserlere imza atmış araştırmacı yazar Mahmut Goloğlu'nun eserlerinden birinde de Bursa Nutku konu edilir. "Tek Partili Cumhuriyet (1931-1938)" isimli eserinde bu konudan bahsedilir ve diğer eserinden alıntı yapar. Bu kitaba göre;
"1 Şubat 1933 tarihinde Bursa Ulucami'de ezanın Türkçe okunmasına tepki gösteren bir grup gösterici valinin evinin önünde gösteri yapınca, bu olay Ankara'ya "gericilerin bir ayaklanması" olarak aktarılmıştır. O sırada İzmir'de olan ****** bazı yetkililerle 5.02.1933 günü Bursa'da buluşarak olayı soruşturmuş; savcı, hakim ve müftüye görevlerini savsakladıkları gerekçesi ile işten el çektirilmiştir. Soruşturma sonunda olayın ayaklanma denecek kadar büyük olmadığı sonucuna varılarak hemen o gün ******'ün resmi tebliği yayınlanmıştır. Resmi tebliğ aynen şöyledir;
"Bursa'ya geldim. Olay hakkında ilgililerden bilgi aldım. Olay, aslında çok önemli bir olay değildir. Herhalde bilgisiz gericiler Cumhuriyet Adliyesinin pençesinden kurtulamayacklardır. Olaya özel bir önemle eğilmemiz, dinin siyasete ya da herhengi bir kışkırtmaya vesile edilmesine hiç müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılması içindir. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kesin olarak bilinmelidir ki; Türk milletinin ulusal dili ve ulusal benliği bütün yaşantısında onun hizmetinde bulunacak ve onun temeli olarak kalacaktır."
Resmi kayıt ve belgelere göre Bursa olayı burada bitmiştir ve ****** aynı gün Mudanya'ya, oradan Gülcemal Vapuruyla İstanbula dönmüştür. Yıllar sonra ****** 'ün Bursa 'da gençliğe bir nutuk verdiği söylentileri çıkarılmışsada yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda bu söylentilerin asılsız olduğu tespit edilmiştir. (Bakınız; Mahmut Goloğlu, Tek Partili Cumhuriyet, Sh. 89-90, KaliteMatbaası, Ankara1974)
1975 yılında Cafer Tanrıverdi tarafından yazılı metin olarak halka dağıtıldı. Bursa Nutku, bu defa savcılığa verilmekle kalmadı; ağır cezalık oldu Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yürütülen davada, bilirkişiye başvuruldu. Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Enver Ziya Karal ve Öğretim Üyesi Sami N. Özerdim mahkemeye Bursa Nutku metninin ******'e ait olduğuna dair görüş ve belge sundular. Mahkeme de, sadece bu bilirkişilerin görüşü paralelinde karar aldı ve böylece Bursa Nutku'nun ******'e aitliği, sadece bu iki kişinin görüşüyle yasallaşmış oldu.