Sizdemi Ahmaksınız ? ...

Maksat hâsıl olmuştur.

Artık bu hainliğe bir isim verme zamanı geldi.

Siz her ne kadar, Türk Silahlı kuvvetleri içinde “suçlu!” ararsanız arayın esas maksat bu değildir.

Maksat, “suçlu arıyoruz” mantığı içinde, Türk Silahlı Kuvvetlerini kendi bünyesi içinde bölünmeye zorlamaktır. Yani, “emir-komuta zincirini” kırmaktır.

Daha önce ve bu güne kadar uygulanan psikoloji savaşının adı, Türk Silahlı Kuvvetlerini “yıpratmaktı”..

Bunu başardılar.. Türk Ordusu yıpratıldı..

Şimdiki maksatları, yıpratılma “iyileştirilmeden” son darbeyi vurmaktır. İşte o darbenin adı, Türk Silahlı Kuvvetlerini bölmek ve yok etmektir.

***

Biraz geriye gidelim ve bu ülkenin Başbakanı ile bir önceki Genelkurmay Başkanının Dolmabahçe Sarayında yaptığı ikili ve gizli konuşmaya dönelim.

Neden bir araya geldiler?

Neden gizli bir araya geldiler?

Ne konuştular?

Neden gizli konuştular?

Bu buluşmanın yapıldığını doğruladılar.. İyide içeriği hakkında neden bir açıklama yapmıyorlar?

İşte tam da bu sorularla gündemin harareti yükselirken, adı gibi, Türkiye Cumhuriyetini yıkmaktan ve Türk Ordusunu yok etmekten taraf olan bir gazete, Hükümeti ve Gülen tarikatını bitirmekle ilgili bir belgenin(!) mevcudiyetiyle ilgili bir haberi manşetine taşıdı.

Şimdi Türkiye, bu belgenin var olup olmadığı, sahtemi gerçek mi olduğu konusunda tartışmayla yatıp kalkıyor.

Var olduğu iddia edilen belgenin Mahreci nedir?

İşin özü şu:

Türk Ordusu, hükümeti ve Gülen tarikatını bitirmeye hazırlanıyordu ki!!!… Hazırlanan belgeler adı gibi taraf olan bir gazetenin eline geçti!!!.

Allah Allah.. Vay canına..

Bakıyorsunuz koca koca adamlar, televizyon ekranlarında endam kesiyorlar. Utanmadan.. Sıkılmadan..

Aptallık bu kadar kolay elde edilebilen bir vasıf mıdır?

Bir düşünün..

Taraf kimin gazetesidir? Kim yayınlıyor? Kim yönetiyor? Vs,.

Siz bu güne kadar Taraf denilen bu mütarekeci gazetenin Türk Ordusuna sahip çıkan bir haberini okudunuz mu?

Kaldı ki Taraf denilen bu gazete ne zaman kuruldu? Kadrosu içinde bulunan sözüm ona gazeteci bozmaları ne kadar tecrübeli ve güçlü ki böyle hayati önem arz eden bir belgeye, yılların kurt gazetecilerini atlatarak ulaşabiliyor?

Acaba o belgeye ulaşıldı mı? Yoksa.. Taraf’a ulaştırıldı mı?

Adı, kimden yana olduğu belli olan bu gazeteyi ciddiye almak ahmaklıktır.

Hem sonra, şayet böyle bir belge var ise, bundan doğal daha ne olabilir? Neden bir bardak suda fırtınalar koparılıyor?

Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevi nedir?

Mustafa Kemal Bursa Nutkunda çok net açıklıyor. Dahası, birçok veciz sözlerinde Türk Ordusuna bu görevi bıraktığının altını çiziyor. O halde.. Türk Ordusunun Cumhuriyete ve rejime sahip çıkmasından doğal başka ne olabilir. Şu hale bakın ki, bu sahip çıkma adeta suç ilan ediliyor ve Türk Genelkurmayı zan altında bırakılıyor.

Yani isteniyor ki, Türk Genelkurmayı çıksın Cumhuriyete ve rejime sahip çıkmadığını ilan etsin..

Ahmaklar! Alçaklar! Hainler..

Türk Genelkurmay Başkanlığına, damarlarında Türk kanı olmayan kaç isim getirdiniz bu güne kadar? Ve bu günden sonra.. Türk Genelkurmay Başkanlığı Brüksel’e ya da Washington’a mı bağlansın istiyorsunuz?

Bakın Şimdi..

Bu hükümet nasıl kuruldu?

Daha önce “Başbakanı nasıl bilirsiniz?” diye bir yazı yazmış ve bu yazıda açıklamıştım.

Türkiye’de Başbakan olmak öyle zannedildiği gibi, seçimlerle falan olmuyor.. Demokrasi falan da, bizim anladığımız manada demokrasi değil. Türk Milletinin kullandığı oy ise tamamıyla bir muamma..

Merak eden bu yazımı bir kere daha okusun..

Bu yazının sonunda şöyle bir paragraf vardı:

“Dünyayı yönetmeye soyunmuş elit, bu amacına ulaşmak için önünde engel olarak gördüğü milli devletleri parçalamak ister, miş. Bunun için şehirleşme adı altında eski Yunan tarzı şehir devletleri modelini gündeme getirir ve Başbakana da, “bu politikaya uyması halinde destek göreceği” söylenmiş, miş. Başbakan da onları kırmamış, mış ve “Küreselleşmenin şehir devletleri Planı”nı, parti programı haline getirivermiş, miş!.. AKP programı ve Tüzüğü, memorandumda belirtilen Küreselleşmenin olmazsa olmaz kuralları olarak anlatılan hükümler gereğince hazırlanmış, mış…

İşte New York’tan Başbakana gönderilen söz konusu memorandum:

“Mr. Erdoğan,
Sizin Küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye’ye kriz sırasında destek olan uluslararası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, Küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir… Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız…”

(Belgede “dünya” kelimesiyle kastedilen, uluslararası güç merkezleri(ABD)dir. Yani dünya hükümeti kurmaya çalışan örgütler(ABD)dir. “Ankara” kelimesinden de Genelkurmay anlaşılmalıdır!)

Evet.. Bunun adını açıkça koymak ve söylemek lazım. Öyle üstü kapalı geçmenin manası yok artık.. Şunu herkes bilsin ki, Türkiye’de Başbakan olmanın bedeli, “Küresel güçlere” “Uluslar arası güçlere” (ABD ve A sadakatle bağlı kalmaktır. Sadakatten kasıt, yukarıda ki alıntı yazıda belirtiliyor.

Özellikle “Ankara” denilerek vurgulanan ve Genelkurmay Başkanlığını hedef alan kısımları tekrar tekrar okuyun. Sonra da Taraf gazetesinin yazdıkları ile karşılaştırın..

Haberin kaynağı ve arkasındaki güç belli olmadı mı?

Yoksa siz hala, belge gerçek mi sahte mi diyen ahmaklardan mısınız?

Damarlarında ASLİ CEVHER bulunanlara selam olsun !