Ben Türk'üm, üstelik Ülkücüyüm de...
Ülkücüyüm ben...
Türklük gurur ve şuûrunu, İslâm ahlâk ve fazîletini râm eden fikri, yaşama şekli kabul etmiş bir
Türk’üm...
“Küfr’ün karşısında susmak, dilsiz şeytanlıktır.” öğretisini yürekten kabullenmiş ve aslâ susmaya tenezzül etmemiş bir Türk’üm...
“Yüksel Türk! Senin için yükselmenin hudûdu yoktur.” diyecek kadar kendisine ve Türklüğüne güvenen ******çe düşünen bir Türk’üm...
“Ben Türk Milleti’ni; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet-hile ile çiğnenen çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlâktan mahrûm hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum. Türklük gurûr ve şuûruna, İslâm ahlâk ve fazîletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe-kardeş liğe, kısaca Hak yolu, Hakikat yolu, Allah Yolu’na çağırıyorum. Hareketin adını isteyenlere açıkça îlan ediyorum: Yeniden maneviyata dönüş...” dâvetine yürekten katılmış bir
Türk’üm...
Ülkücüyüm ben...
Muhteşem Türk ******’le ülküdaşlığın şerefini taşıyan bir Türk’üm. “Muhtâc olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda mevcuttur.” tarifine îman etmiş bir Türk’üm...
Adamcılığı, kişi taraftarlığını yok ederek, kimseye belli etmeden bütün taraftarlarını ülkücüleştiren Başbuğ’un târifine göre ülkücü bir Türk’üm...
“Her türlü emperyalizme, her türlü kültür emperyalizmine hayır.” diyen bir fikrin mensûbiyetiyle gururlu bir Türk’üm...
Şahsî varlıklarımdan gözüm kapalı vazgeçmeyi ama milletin olan çorak bir karış toprak için savaşın nâmus olduğunu, Mete Han’dan öğrenmiş bir Türk’üm...
Tarihim kadar yaşlı, yaşım kadar tecrûbeli, tecrûbem kadar hatâsız, hatâ yapmamak için ağır işler görülen, santranççının her hamlesine, karşı hamleyi yapabilecek kadar savaş ustası; yendiğime hakâret etmeyecek kadar asîl, yenildiğimden savaşın meşrû alanlarında intikama yemin edecek kadar onurlu bir Türk’üm...
Ceddimin yaptıklarını unutmayarak bizden intikama soyunmuş Haçlı’nın; bize yaptıklarını, bizim onlara yaptıklarımızı unutmayacak kadar, unutturmayacak kadar akıllı Türk’üm...
Ben Ülkücüyüm...
Maide Sûresi’nde târif edilecek kadar Tanrı katında özel, Hz. Muhammed(s.a. v)’den dualar ve övgüler alabilecek kadar güzel milletin mensûbu bir Türk’üm... “Benim yegâne fahrim ve servetim; Türklüğümden başka bir şey değildir.” diyebilecek kadar ******’çe Türk; “Ne mutlu Türk’üm diyene.” diyenleri baş tacım edecek kadar “Milletçi” bir Türk’üm...
Ülkücüyüm ben...
“Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” inanç ve îmanımla, cansız bedenim toprağa düşmeden hürriyetimden vazgeçmeyecek kadar bağımsızlık karakterli bir Türk’üm...
Fransız şairi La martine’in; “Türkler bir ırk ve millet olma haysiyetiyle yeryüzünün en şerefli insanlarıdır. Karakterleri pek asîl ve pek yücedir. Asâletleri alınlarında ve amellerinde yazılıdır. Onların yurdu efendiler diyârıdır, kahramanlar, şehitler ülkesidir. Bence insânîyete şeref veren böyle bir milletin düşmanı olmak, insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır. Böyle bir lekeden Allah beni korusun.” târifini unutan Fransızlar ve AB’ye; onlardan önce geçmişini inkârı entellik sayan kiralık beyinlere, “dolma kalemler” e hatırlatmayı, görev sayabilecek kadar üşenmez bir
Türk’üm...
“Deme bana Kayı, Oğuz, İlhanlı
Türk’üm. Bu ad, her ünvandan üstündür,
Yoktur Azer, Kırgız, Özbek, Kazanlı
Türk Milleti, bölünmez bir bütündür.” (Z.Gökalp)
******, Türk; Türk ulu ve ben, Türk’üm şükürler olsun...
Ben, üstelik Ülkücüyüm de...