UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kim demiş tarih sıkıcıdır diye...

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
polathan
BalaKurt
BalaKurt
polathan


Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 65
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 24/05/81
Yaş Yaş : 43
Nerden Nerden : bursa
İş-Meslek İş-Meslek : otomotiv
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 08/02/09

Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Empty
MesajKonu: Kim demiş tarih sıkıcıdır diye...   Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Icon_minitimeC.tesi 5 Eyl. 2009 - 6:56

Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün,
1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu:

İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı . Ama yine de
kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.


Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları
ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale
geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. İngilizce'deki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın'
(Don't throw the baby out with the bathwater) deyimi buradan gelmektedir.


Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu
için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen
hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizce'deki 'kedi-köpek yağıyor' (It's raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir
sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.


Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır.
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh)
seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak
üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı 'thresh hold' (saman tutan; Türkçesi eşik idi.


Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler
ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek
ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. '

Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük'
(peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı .
Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek
misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna 'yağ çiğnemek' (chew the fat) adı veriliyordu.


Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep
oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca
domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü.

Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı . Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten
yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve
küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında 'tabak ağzı' (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.
Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı.

Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen
insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına
toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna 'uyanma' nöbeti deniyordu.


İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor,
kemikleri bir 'kemik evi'ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı . Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri
olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan
dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti 'graveyard shift')
denirdi. Bazıları zil sayesinde kurtulur ('saved by the bell') bazıları da 'ölü zilci' (dead ringer) olurdu.

Gerçekler bunlar:
Kim demiş tarih sıkıcıdır diye:

Ortaçağda Avrupa'daki rahibelerin yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı. Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla
süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı. Kirlilik adeti Amerika'ya da bulaşmış Pennsylvania ve Virginia eyaletlerinde ''banyo yapmayı yasaklayan'' ya da belirli
kısıtlamalar getiren kanunlar çıkarılmıştı. Philadelphia' da ise kanunla bir ay içinde birden fazla banyo yapan insanlar cezaevine gönderiliyordu.


Tuvaletle henüz tanışmayan Avrupa'da lazımlıkları sokaklara boşaltma adeti 17. yüzyıla kadar sürdü. Fransa krallarından 14. Louis, gününün belli bir zamanını
lazımlığında oturarak geçirir, devlet işlerini de buradan yürütürdü.
1600'lerde İstanbul'a gelen İngiliz büyükelçiler, lazımlık kullanma ve bunu da pencereden boşaltma adetleri yüzünden şehirden uzak olan
Tarabya'yaki bir konağa gönderilmişti. 19. yüzyıla gelindiğinde, kesin olarak tuvalet kullanma sözü vermeleri üzerine Taksim'e taşınmalarına izin verilmişti....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
İparhan
BalaKurt
BalaKurt
İparhan


Kadın
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 37
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 24/05/92
Yaş Yaş : 32
Nerden Nerden : Kayseri
İş-Meslek İş-Meslek : Öğrenci
İsim İsim : İpar Kübra
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 27/06/09

Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Empty
MesajKonu: Geri: Kim demiş tarih sıkıcıdır diye...   Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Icon_minitimeC.tesi 12 Eyl. 2009 - 14:49

Tarih mi sıkıcıdır. =) Helede Osmanlımın, Türklerin şanlı tarihi ooo hergün anlatın hergün dinlerim.
Sağol arkadaşım .
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ülkü
Gök Kurt
Gök Kurt
ülkü


Kadın
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 107
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 16/09/92
Yaş Yaş : 32
Nerden Nerden : Antalya/ Manavgat
İş-Meslek İş-Meslek : Öğrenci
İsim İsim : Ülkü
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 19/06/09

Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Empty
MesajKonu: Geri: Kim demiş tarih sıkıcıdır diye...   Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Icon_minitimeC.tesi 12 Eyl. 2009 - 21:27

çok güzel bir paylaşım olmuş abi. emeğine sağlık .. yeni bir sürü şey öğrendim

teşekkürler...


tarih sıkıcı değildir belki ama beni tarihten soğutanlar utansın .....
Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Icon_sad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
fatoşş
BalaKurt
BalaKurt
fatoşş


Kadın
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 58
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 09/06/92
Yaş Yaş : 32
Nerden Nerden : ANTALYA\manavgat
İş-Meslek İş-Meslek : öğrenci
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 21/06/09

Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Empty
MesajKonu: Geri: Kim demiş tarih sıkıcıdır diye...   Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Icon_minitimePaz 13 Eyl. 2009 - 7:34

TARİH SIKICI DEĞİLDİR.. ÖZELLİKLEDE TÜRK TARİHİ.. NE DEMİŞ ŞEYH EDEBALİ NEREDEN GELDİĞİNİ UNUTMA Kİ NEREYE GİDECEĞİNİ UNUTMAYASIN Kim demiş tarih sıkıcıdır diye... Icon_smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kim demiş tarih sıkıcıdır diye...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İŞTE NEDENİNİ BİLMEDİKLERİMİZ VEYA DÜŞÜNMEDİĞİMİZ BİRKAÇ BİLGİ!!!!İLGİNÇ BİLGİLER DİYE GECER HAYATIN BASAMAKALARINDA
» "1453 FeTiH"-->Panorama 1453 Tarih Müzesi!!
» bismislah diye acalimki göklerden inmesin animasyon
» Merhum Başbuğ'umuzun ihanet olur diye reddettiği teklif !
» Araz Elses'in İzmir Konseri | Tarih 18 Aralık 2009 Cuma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Genel Paylaşım Bölümü :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: