Rahmetli Alparslan Türkeş’ in bin bir çile ile kurduğu , yeşerttiği , geliştirdiği adına Türk-İslam Ülküsü dediği fikri paylaşım ; ülkemiz için en geçerli , en doğru siyasal harekettir. İçinde bulunduğumuz bu hareketin kıymetini bilelim. Bilmeyenlerin de bir an evvel bilmelerini sağlayalım. Bu bizlerin üzerine bir vebaldir. Bu vebal altında ezilmemek adına yayınladığımız bu açık mektubu , kendisini ülkücü olarak gören bütün gönüldaşlarımıza ithaf ediyoruz.
Kısaca adına ülkücülük denilen bu siyasal hareket ; Ülkemizin geleceğinin teminatı olmuş , ocaklarında fikrini gençlere aktarmış , siyasi hayatta Milliyetçi Hareket Partisi ile vücuda gelmiştir. Ülkücülük davasının sahibi ; Asıl sahibi olan Allah (c.c.) adına yeryüzünde Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisidir. Ülkücü olduğunu söyleyen herkesin ocağı ve partisi bunlardan ibarettir. Bunun dışında ki herhangi bir oluşumun içinde ülkücülük olmaz.
Bölgemizde bir takım emelleri olan ülkeler ; bazı projelerle buralardaki genel hayatı kendi çıkarları doğrultusunda değiştirme gayretindedirler. Bunu büyük ölçüde başarmak üzere oldukları her ülkücünün malumudur. Önlerin de bizim ülkemiz için kalan tek engel de ülkücülerdir. Bu nedenle de ülkücüleri saf dışına itmek için çaba harcamaktadırlar. Bunu geçmişte de denediler. Muhsin Yazıcıoğlu ile başardılar da. Ancak ülkücüler bu bölme girişimine alet olmayıp yine baba ocağında yani Milliyetçi Hareket Partisinde kaldılar. Bu projeye alet olan arkadaşlarımız yeni bir parti olan Büyük Birlik Partisine giderek siyasi hayatlarını burada devam ettirdiler.
Daha yakın tarihte de Koray Aydın ile başlatılan bir bölme hareketi başlatılmıştır. Gerçi bunun öncesinde de küçük çaplı , partiden ayrılma yoluyla bölme hareketleri denenmiştir. Ancak ülkücüler hiç birisine pirim vermemiştir. Maalesef parti içine ayrılık tohumları ekmeyi başarmışlardır. Ülkücüler şükürler olsun ki bunun da farkındadır. Geçmiş de olduğu gibi şimdi de bunları ayırmayı başaracak kudrete sahiptir.
Parti olarak siyasi hayatı boyunca lider , teşkilat , doktrin tartışılmazlığını hayata geçirmiş bir ülkücülük geleneğini yıkma çabaları bugünlerde daha çok aktif hale getirilmiştir. Adeta herkesin ağzında sakız olmuştur. Bunu , ülkücü olmayanların anlamasını beklemiyoruz elbette. Ama dikkat edilmesi gereken şudur ki: hayatı boyunca kulaktan dolma bilgilerle ve hasbelkader ülkücülük hakkında bir takım şeyler öğrenmiş olanlar tarafından , kendi beyinlerinin yönlendirdiği dar bir bakış açısıyla , ülkücüler üzerinde tasarrufta bulunmaya çalışanlara en doğru cevabı yine ülkücüler verecektir. Bunlara bir de ; literatüre yeni katılan bir deyimle , eski ülkücüler sıfatıyla bir takım köşe yazarları eklenmiştir. Bunlar da tuttukları köşelerden , patronlarının talimatları ile Milliyetçi Hareket Partisine saldırıya geçmişlerdir. Bir insan , ya ülkücüdür ya da değildir. Eski ülkücü diye bir kavram yoktur. Çünkü ülkücülük bir yaşam biçimidir. Yaşantısını artık ülkücü olarak nitelendirmeyen insanlar bu sıfatı kullanma hakkına sahip değillerdir. Ya ülkücü olarak yaşıyorsundur ya da yeni sıfatın ne ise o olarak yaşıyorsundur. Örnek vermek gerekirse cemaatçi sıfatını kullanan herhangi bir yazar eski ülkücü sıfatıyla ülkücülük adına konuşamaz. Hele ki eşi de başka bir siyasi partide milletvekilliği yapıyorsa , artık o kişilerin ülkücülük namına bir şeyleri kalmamıştır. Aksine biri cemaatçi diğeri de bilmem ne partili olarak lanse edilir. Aynen , eskiden bilmem ne cemaatinde olup da başka yerlere geçenlerin eski cemaatçi diye lanse edilemeyeceği gibi.
Gönüldaşlarım : Ülkücülüğü , fikri bazda yıkamayacağını bilen mihraklar , aynen eskiden kalma , herkesin bildiği , böl - parçala - yok et , taktiğini uygulama yoluyla bizleri ayrıştırmak gayretindedirler. Şükürler olsun ki ülkücüler ve onların lideri sayın Dr. Devlet Bahçeli bu çabanın farkındadırlar ve bu oyuna gelmeyeceklerini göstermişlerdir.
Şimdi bu mihraklar , ülkücüleri bölemeyeceğini anladıklarından olsa gerek taktik değiştirmişlerdir. Coğrafi bölgede emelleri olanlar yıllar öncesinden hazırladıkları projeler için zemini oluşturup uygulama safhasına geçmişlerdir. Maalesef ülkemizde de bu projelere destek olacak kitleleri bulmuşlardır. Bu projeler için de önlerinde ki en büyük engel olarak yine ülkücüleri gördüklerinden ortaya attıkları açılımlarla ülkücüleri yalnız bırakmak suretiyle halkın gözünde bertaraf etme çabasındadırlar. Özellikle bu son açılım hamlelerinde ülkücülerin uyanık olmasının gereği vardır. Tam da bu konuda liderin verdiği tepkiye destek olmak ve bu tepkinin ulaşmadığı noktalara bunu ulaştırmak gereği vardır. Bu açılım hamlesinin destekçilerinin içerde ve dışarıda kimler olduğunu iyi analiz etmek ve bunu halka duyurmak gereği vardır. Bu hamlenin içerde ve dışarıda destek olduğu kesimler tablo şeklinde ortaya konduğunda Türk milleti gereğini yapacaktır.
Velhasıl son söz : Ülküdaşlarımın siyasi arenadaki tek temsilcisi Milliyetçi Hareket Partisidir. Onun da tek lideri Dr. Devlet Bahçeli ‘ dir. Ülkücüler bu memleketin teminatıdır. Bu nedenle de bölme çabaları hiçbir zaman bitmeyecektir. Bunun karşısında her zaman uyanık olmak zorundayız. Ülküdaşlarım liderimize sahip çıkalım. Türlü oyunlarla , diş geçiremedikleri liderimizi , partimizden uzaklaştırma çabalarına izin vermeyelim.
Ülkücülük davasına ve onun bugünkü liderine sahip çıkmak zorundayız.
Allah yar ve yardımcınız olsun dileklerimle
Ve …..
Ya Rab Türkü Ülküsüz , İslamı Türksüz Bırakma
Dularımızla…
Ve…
Sizlerinde dualarında yer bulmak ümidiyle
Kalın sağlıcakla…..
Engin pınar
www.habertava.com