İŞTE ÖYLE BİŞEY DEGİLDİR ÜLKÜCÜLÜK
Ülkücülük; Türk bedenin İman nabzında atan İsyan soluğudur…
İsyan, ahlakıyla ahlaklanmış, Ülkücüler duruşlarının hangi hasletle kendilerini dava adamı kıldığını idrak eden omurgalı Bozkurtlardır…
Onların omurgaları, esnemez, eğilmez, sadece ve sadece kırılır.
Bunun bilincinde oldukları için eğilip, bükülüp, yalpalamazlar.
Tapduk dergâhına taşınan odun misali tek eğri barınmaz.
Asil bir asalet hassasiyetiyle dimdik duruş sahibidirler…
Dün, bu gün ve yarın, hep aynı minvalin çizgisinde amaçları, araçlarıyla doğru orantıda, aynı kıstas ve kıyas ölçüsünde karakterleşir…
Karakter abidesidirler…
Mal,makam ve mevki adına,her delikten geçmeyi deneyen kemiksiz ve kişiliksiz eyyamcı tiplerle net ayrışan özellikleri vardır…
Ala bula, karışık, kuruşuk tasarım ve tasarılarla hiç işleri olmaz.
Yanar, döner, bukalemunluklarla asla alakalanıp, ilişkilenmezler…
İstiklalsiz, istikbal hevesine temayül ve tahammülleri olmaz.
Öyle gösteriş olsun hevesiyle ya da öykünmesiyle değil harbiden dik ve emin adamdırlar…
Hayat algıları tercihle biçim ve şekil tasarımıyla tasavvurlaşmıştır…
Bilgileriyle kötümser, iradeleriyle iyimserdirler…
Varlıklarını, meşru kılan akitleşme muhataplığında bir tek Allahın Kuludurlar…
Kula kulluk etmezler…
İrade beyanıyla tercih sahibi oldukları hayat nizamının teklifçisi olma adına üstlendikleri misyonun disipline yöneliminde fiil ve davranışları asla ve katiyen duruşlarına halel getirmez.
Hak, hukuk, hakkaniyet ölçüsünde adalet nizamcısıdırlar…
Ülküleri aleme nizam verme ülküsüdür!
Alem yoldur, onlar yolcu…
Yol, yolcuyla yürünür, işaretinde yol işaretlerine riayet etme ehliyetine sahip ehil adamlardır…
Elbet bir şeyin ehli olmak, o şeyin sahipliğinde duruşlar ortaya koymayı da gerektirir.
Çünkü her oluşum beraberinde bir yükümlülük gerektirir.
Oluşumların yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin oluşuma yönelecek tehlike ve tehditlerden şikâyet etmeye de hakkı olmaz.
Öngörüsü olmayanın inancı, fikri ve hassasiyeti de hep eksiktir.
Öngörüsü olmayanın namusu bile olmaz.
Öngörü müminin ferasettir…
“Mümin bir delikten iki kere sokulmaz.”
O halde, yanan ormanda, kaderine razı olmayanların feryat figan etmeleri nedendir?
Biz söyleyelim,“Ülkücü anlatmadan anlayacak idrak gücüne sahip insandır” aynı zamanda…
RUSSSEL GOUGH, “Karakteriniz Kaderinizdir” adlı kitabında diyor ki:“Doğru ve iyi olanı bilmek ile iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır.”
Eğer karakter gelişmemişse tahsil işe yaramıyor.
O yüzden Roosevelt demiş ki:
“ Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır.
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” kelam anlamını duruş ve tavır alış tercihine yöneltemeyenler, varlıklarının tasavvuru başka mehillerin tasarrufuna ipotek etmiş durumdadırlar…
Zihni ipotek edilmişlere Ülkücü değil, Türkücü denir.
Böyle olunca “Yurttan sesler korosu” çok sesli hafif batı müziği seslendirmesinde alanımızın solo programı olarak işlev görmeye başlar.
Hassas bir kulak, dünyanın karnavala özgü algılanışının en uzak yankılarını bile daima işitecektir.
Son söz olarak Ülkücülük,”İşte öyle bir şey değildir.”
Ete, kemiğe, bürünmüş ruh sahibi özel ve öznel bir duruşun adıdır…
Yamalı bohça renkleriyle temsili de Ülkücülük tanım, tasarım ve tasarrufuyla alakalandırılıp, adlandırılamaz.
ALINTI