UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KÜRŞAT TÜRK
Gök Kurt
Gök Kurt
KÜRŞAT TÜRK


Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 147
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 25/04/88
Yaş Yaş : 36
Nerden Nerden : TÜRKÇÜ YÜREKLERİN ATTIĞI,GÖNÜLLERİN ESRİDİĞİ ÖTÜKEN KOKULU TANRI DAĞINDA . . .
İş-Meslek İş-Meslek : TÜRKÇÜ,TURANCI
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 20/03/09

Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması Empty
MesajKonu: Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması   Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması Icon_minitimeÇarş. 18 Kas. 2009 - 19:00

Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması
15 Kasım 2009, Pazar



(Ebu Mansur Muhammed el) Maturidi (852?-944) Semerkant’ın Maturid köyünde doğduğundan ve Türk kökenli olduğundan Türkler üzerinde çok etkili oldu.

Maturidi, Ebu Hanife’nin nakle ağırlık veren düşüncesine aklı da katarak güzel bir Sünni sistemi kurdu. Fıkıhta Hanefi mezhebine bağlı olanların büyük çoğunluğunun itikadda imamı, Maturidi’dir. Türkler ve Müslümanlığı seçmelerinde Türklerin aracı olduğu diğer milletlerin çoğunluğu Hanefi anlayışını benimsedi. Bugün Müslüman dünyasının yaklaşık üçte ikisi bu anlayıştadır. Ancak Anadolu Türklüğünde Fatih’ten itibaren bazı algılama farklılıkları oldu.

Kendisi son derece bilgili, akıllı ve cesur olan Fatih Sultan Mehmet, atalarının yaptığı gibi, doğudaki Türk dünyasından, Timurlulardan ve İslâm dünyasından bilginleri, sanatkârları Osmanlı ülkesine getirtmeye çalıştı. Ali Kuşçu ( ?- 1474) gibi ünlü Türk bilim adamlarını İstanbul’a getirtti. Döneminin en iyi rasathanesini kurdurttu.

Horasan’dan İstanbul’a gelen âlimler, Türklerdeki Maturidilik ve Hoca Nasreddin Tusi’nin yolundan yürüyen kişilerdi. Gelenlerle İstanbul’dakiler arasında eski bir fikir tartışması yeniden başlatıldı. Bu kavga, Endülüs ve Fas’ta yaşamış olan ve Aristotoles (Aristo)’dan etkilendiği söylenen filozof İbn Rüşt’ün (1128-1198), İmam Gazali’ye karşı başlattığı felsefe ve tasavvuf alanındaki tartışmaydı. Horasan’dan gelen Türk büyükleri, İmam Gazali’den farklı düşünüyorlardı. Ancak Osmanlı uleması dışarıdan gelenlere itibar etmedi. Hocazade Muslihittin Mustafa’nın da etkisiyle Osmanlı yöneticileri ve bilginleri, Gazali’nin yolundan gitti.

Osmanlı ulemasının bu davranışları Fatih gibi bilgin ve güçlü padişahların dönemlerinde çok etkili olamadı. Ancak ileride bazı yönlerden Bizans’ın taklit edilmesine neden oldu. Bilindiği gibi, Bizans’ta Kilise etkindi. Etkinliği sağlayanlar da rahipler zümresi idi. Osmanlı’da da padişahlar zayıfladıkça, Yeniçerilerle birlik hareket eden dini bir zümre oluşmasının yolu açılmış oldu.

Hâlbuki Bozkır Türk Devletlerinde böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olmamıştı. Türkler, Sibirya ormanlarından itibaren hep hayatın çetin şartları içerisinde mücadele ettiler. Bu nedenle olaylara bakışları genelde gerçekçi oldu. Hintliler, Farslar ve Araplara nazaran mucizevî ve mistik olayların peşinde daha az koştular. Lüks bir hayat yaşamak için de çabalamadılar. Genelde sade yaşadılar. Destanlarında hayal ürünleri, elbette çoktu. Ama destanlarda bile aşırı lüks pek görülmez.Destanlarındaki hayalleri daha çok kahramanlık üzerinedir.

Fatih döneminde, Horasan’daki Doğu Türklüğü ile İstanbul’daki Batı Türklüğü arasında yapılan tartışmalarda Batıdakilerin, Gazali tarafını tutması iki Türk Dünyasının arasının açılmaya başlamasına vesile oldu. İmam Gazali felsefeye karşı çıkıyor, insanların Allah’a ulaşmak için tasavvufa yönelmelerini istiyordu. Gazali, Farabi ve İbn-i Sina’yı felsefeye daldıkları için, kâfirlikle suçluyordu. Sonuçta Türklerde artık, etkili filozof yetişmedi. Doğu Türklerinde Tebriz’de Kâri Mehmet Siyahkalem ve Behzat gibi dünyaca ünlü ressamlar yetişirken, Osmanlı da, minyatür denilen Türk resim sanatı bile unutuldu. Doğu Türklerinden Anadolu’ya göçler de durunca, Osmanlıda da duraklama başladı.

Gazali felsefeye karşı çıktı, ama Türklerde tasavvuf anlayışının gelişmesini, derinleşmesini ve dinin bir yaşayış biçimi olarak algılanmasını sağladı. Ancak Türkler tasavvuf anlayışını da düzenleyerek, mistisizmde aşırılığa sapılmasını önledi. Fakat Kanuni’den sonra güçlü padişahlar gelmeyince, medreselerden tasavvuf da kaldırıldı. Zaten tasavvuftan önce akli bilimler de kaldırılmıştı. Böylece bilimin çekirdeğini yani zihniyetini kaybettik. Ama günümüz Türklerinde halen tasavvuf anlayışı etkilidir.

Gazali, Eşarilik’e yaptığı katkılarla bu mezhebin, İslâm dünyasının en ünlü kelâm mezhebi olmasında etkili oldu. (Kelâm, Allah’tan ve Allah’ın birliğinden söz eden bilimdir.)

Eşarilik’in kurucusu Ebul Hasan Ali bin İsmail Eşari’dir. (öl.935, veya başka bazı kaynaklarda 873-941). Eşari, 912 yılına kadar Mutezile mezhebinin bir üyesiydi. Mutezile mezhebinin kurucusu bilinmiyor. Mezhep Emeviler’in son dönemlerinde gelişti. Ama İslâm dünyasındaki kelâm biliminin ortaya çıkmasına yol açtı. Mutezile mezhebi, Nesturiliğe (Nasturilik) ve zındıklara karşı doğdu. Bu mezhepler konusunda başka bir yazımızda bilgi verileceğinden burada bahsetmeyerek doğrudan karşılaştırmaları vereceğiz.

MATURİDİLİK VE EŞARİLİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI

Eşarilik ile Türklerde çok yaygın olan Maturidilik arasında bir benzerlik görülür. Çünkü her ikisi de Mutezile Mezhebinin son dönemdeki anlayışına tepki olarak benzer dönemde doğmuştur. Ancak dikkatle incelendiğinde bazı temel kavramlarda farklılıklar vardır. Maturidilik; Eşarilik ile Mutezile arasında ılımlı bir yoldur. Maturidilik ile Eşariliğin farklarının bazıları şöyledir:

İman konusu: Eşarilik’e göre amel (yapılan işler), imanın ilk şekli şartıdır. Hakikati kavramanın tek yolu iman yoludur. İman kaynağını “vahiy”de bulur. Vahiy kesin ve şaşmaz ilkedir. Her şeyin kavranmasını ve aydınlığa çıkmasını sağlayan sonsuz ve yüce “ışık”tır. Maturidilik’de ise iman, “kalp ile tasdik”ten ibarettir. Ameli olmayan insanlar da, gönülden inandıkları takdirde mümin (iman sahibi) sayılırlar. (Türklerin konuyu böyle yorumlamalarının sebebi, o günkü Türklerin özellikleri dikkate alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü Türkler zaten, İslâmiyet’in insanlardan yapmalarını istediği “salih amel”i yaşantılarında uygulamaya çalışan insandılar. Karşısındakine iyilik etmek, mağdurları korumak, sıkıntılara karşı sabırlı olmak, adaletli davranmak, antlaşmalara uymak gibi konular, Türkler için zaten insan olmanın gereğidir.) (Türklerin özellikleri konusunda, “Türklerin Tarih Sahnesine Çıkmaları” adlı makalemde daha geniş bilgi verilmiştir.)

Kur’an’ı Kerim’de, ilgili ayetlerde ilk istenilen iman etmektir. Sonra diğer davranışlar gelmektedir. Nisa Suresi 147. Ayet :”Siz şükreder inanırsanız, Allah size azabetmeyi ne yapacak? Allah, şükrün karşılığını veren (her şeyi) bilendir. Görüldüğü gibi ayet, açık bir şekilde Maturidi anlayışı yönündedir.

Diğer taraftan Türkler arasında Hz. Muhammed’e (s.a.v.) atfen anlatılan bir olay vardır. Savaşta müşriklerden (Müslüman olmayan Araplar) biri öldürülmek üzere olduğu anda “lâilâheillaallah” diyerek şahadet getirir. Ancak karşısındaki Müslüman savaşçı, onun korkudan böyle söylediğini düşünür ve öldürür. Olayı duyan Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisinden beklenilmeyen bir tavırla çok kızar. ”Öldürdüğün kişinin kalbini açtın da baktın mı?” diyerek bir daha olmamasını ister. Anlatılan bu ve benzeri olaylar ile Kuran’ın ayeti, belki, Türklerin düşüncelerinde etkili olmuştur. Bilindiği gibi, Türklerdeki Hz. Muhammed (s.a.v.) sevgisi çok yüksektir.

Kader konusu: Eşarilik’e göre “hayır da, şer de Allah’tandır” ve buna inanmak imanın altı şartından biridir. Maturidilik ise, insanların kul olduğunu ve bütün hareketlerinin Allah’ın yaratmasıyla gerçekleşebileceğini kabul eder. Çünkü bütün evreni oluşturan Allah; fiziksel, biyolojik, kimyasal vb. bütün kurallarını da koymuştur. İnsanların yapabilecekleri bu tabiat kurallarıyla sınırlıdır. Bununla birlikte Maturidilik; doğa kanunlarının sınırları içerisinde hareket ederken, kulların davranışlarının sonuçlarının Allah’a yüklenemeyeceğini savunur. Her kişi, kendi davranışının değerini sadece kendi iradesiyle gerçekleştirir ve oluşturur. İnsanlar, Allah’ın kendilerine verdiği akıl ve irade ile davranışlarının sonuçlarını kavrayabilirler. Hareketlerini de ayarlayabilirler. Dolayısıyla insanın kaderi, kendi iradesiyle yaptığı davranışlarına bağlıdır. Allah, kulun seçimine göre fiilini yaratır, karşılığını verir. Eşariler cüz’i iradeyi de Allah’ın yarattığını düşünürken Maturidiler, Allah’ın yaratmadığına inanır. Allah’ın insanlara verdiği akıl ve irade ile cüzi iradenin kullanılacağını düşünür.

Nisa Suresi 79. Ayet :”Sana (Peygamberimize hitap ediliyor) gelen her iyilik Allah’tandır, sana gelen her kötülük de kendi (işlediğin günah yüzü)ndendir. Seni insanlara elçi gönderdik. (Buna) tanık olarak Allah yeter.” Allah bu ayette peygamberimiz aracılığıyla bütün insanlara anlatıyor. Dolayısıyla bu ayetin yorumu Maturidi anlayışını destekliyor.

Eşarilik’teki “kötülük Allah’ın kaza ve kaderidir” anlayışı, Maturidilik’te Allah’a karşı saygısızlık olarak kabul edildi. Allah’ın insanlara durup dururken kötülük etmeyeceğine inanıldı. Maturidiler bunun yerine, “her şey Allah’tandır” demeyi daha uygun buldular. Allah’ın insanlara verdiği kötülüğün, ancak kişilerin kendi davranışlarının bir sonucu olduğunu düşündüler. (Kader; Allah’ın, olacak her şeyin ne zaman ve ne şekilde olacağını, ezelde tespit ve tayin etmesidir. Kaza; Ezelde takdir ve tayin edilenlerin, zamanı gelince Allah tarafından meydana getirilmesidir.)

Eşariler “Allah kullarını güçlerinin yetmeyeceği bir işle yükümlü tutabilir” anlayışındadırlar. Maturidiler ise, Allah’ın hikmet ve adaletiyle bağdaşmayacağı düşüncesiyle bu görüşe katılmazlar. Zaten Kur’an’ında Allah, “ben zorlaştırmam, insanlar birbirlerine zorlaştırır” diyerek Maturidiliğin anlayışına vurgu yapmaktadır.

Akıl konusu: Eşarilere göre insan aklı sınırlıdır. Her olayı kavrayamaz. Duyular (hisler) insanı yanıltır. Dolayısıyla iman, akıldan üstündür. Maturidilere göre ise bilginin kaynakları üçtür. Bunlar beş duyu, doğru haber ve aklın tefekkürüdür. Buradaki haber, zaruri ilim ve vahiy yoluyla Allah’ın kullarına aktardıklarıdır. Maturidi’ye göre dini tebliğ olmasa da, kişi akılla Allah’ı bulabilir. Çünkü Allah, insanı yaratıp aklı ve iradeyi verirken böyle bir kurguyu yerleştirmiştir. Ancak, Maturidiliğe göre peygamber gönderilmeden, Allah tarafından yapılması istenilen hükümlerin hepsini insan tek başına bilemez. Diğer taraftan Maturidilik de, aklı kullanırken dikkatli ve ihtiyatlı olmayı ve nakle de dayanılmayı tavsiye eder. Bilindiği gibi, Kuran’ı Kerim’de en çok geçen sözler “hiç akıl erdirmez misiniz?”, “hiç düşünmez misiniz?” olduğuna göre Maturidiliğin anlayışı makuldür.

Mucize konusu: Eşarilere göre Allah’ın iradesiyle tabiatta her zaman değişiklikler ve doğaüstü olaylar olur. Mucize ve kerametler böyle açıklanır. Maturidiler ise, bunun mümkün olmadığını düşünür, “mucizeler akıl yoluyla açıklanabilir” derler. Mucizelerin sadece peygamberlere mahsus olduğunu düşünürler. Maturidiliğe göre Kur’an’ın kendisi bir akli mucizedir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) geleceğinin İncil ve Tevrat’ta bildirilmesi hissi mucizedir. (Ar’af suresi 157. ayet). Ayrıca çeşitli ayetlerde anlatılan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) geçmişe ve geleceğe ait hadiseleri haber vermesi de hissi mucizedir.

Bakara Suresi 55. Ayet :”Bir zaman da “Ey Musa, biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana inanmayız” demiştiniz de derhal sizi yıldırım yakalamıştı; siz de bunu görüyordunuz.” Bu ayetin yorumu da Maturidiliğin anlayışındaki gibi, mucizelerin akıl yoluyla açıklanabileceğini gösterir.
İsmail Hakkı KÜPÇÜ
KAYNAK:
http://www.ulkuocaklari.org.tr/?CCC=YaziSistemi&UO=Bak&ID=1472
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://WWW.RUHADAM.COM
 
Maturidilik İle Eşariliğin Karşılaştırılması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Dinimiz İslamiyet :: İslamiyet, Dini Konular-
Buraya geçin: