ÇUVAL ASKERİN,
BALYOZ MİLLETİN KAFASINDA
AB. kriterlerinin dayattığı, aslında Türk Milleti içinde lazım olan demokratik standartların yükseltilmesi, bireysel özgürlüklerin genişletilerek garanti altına alınması her nedense bütün kurumlar üzerinden eşitçe uygulanması gerekirken; bilhassa TSK. Üzerine dayatma zihniyeti olarak gidilmesi ister istemez toplumda şüphelere, korkulara, içe kapanmalara yol açmaktadır. Bundan dolayı kitlelerde, aydınlarda ve medyada kafa karışıklığına, kurumlar arası çatışmalara sebebiyet vermektedir.
Dahası; askeri vesayetten kurtulma girişimi olarak görülen Ergenekon (Erkenekondu), Sarıkız, Ayışığı, Balyoz, üst düzey askeri bürokratlara-sivil erkana suikast senaryoları TSK.yı yıpratma,intikam ve linç girişimine dönerken ülke hızla sivil vesayete,tek adam,tek parti diktasına dönüşümünü insanımız ve aydınlarımız her nedense görmezlikten geliyorlar.
Askeri cepheden olaylara bakacak olursak, TSK.bir taraftan Doğu ve G.Doğu Anadolu'da PKK.yla dağlarda savaşırken,mahkeme salonlarında içiçe geçmiş olan TSK.nın itibarı,kurumsal itibarını korumak için savunmaya geçmiş durumdadır.
1960-80 ihtilalleri,28 Şubat Muhtıra'sı ve bazı başarısız ihtilal-muhtıra denemelerinin intikamını bir kısım siyasi,sivil çevreler dış odaklı almaya çalışırken topluma DEMOKRATİKLEŞME olarak sunulmaktadır.Hukuk toz duman arasında felç olmuş,Silopi'de teslimiyetçi,Silivri'de faşizan baskıya dönüşmüştür.Askeri Ceza Mahkemeler'inin yarğılama ve kuruluşuyla ilgili 353 sayılı kanunun 12.maddesi MÜŞTEREK SUÇLAR hakkındaki askeri mahkemelerin görevlerini açıkca düzenlemişken,askeri suçlar Ergenekon,Sarıkız,Ayışığı,Poyrazköy,Balyoz davalarını sivil mahkemelerin görmesi,siyasi nitelikli davalarise 148 madde 10.fasıl 3.babda askeri cürüm olarak sayarken sivil mahkemelerin karar vermesi bir yerde yetki gasbı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Daha açıkcası, yakalanan sivil hırsızın askeri mahkemede ceza almasına benzemektedir.Üstelik soruşturma aşamasındaki bilgi ve belgelerin,muhakeme anındaki ifade ve kararların medya aracılığıyla kamuoyuna açıklanması karar verilene kadar tutuklunun MASUMİYET karinesine darbe değilmidir?Belge ve bilgileri kamuoyuyla paylaşanlarında ayrıca SUÇ işlediği ortadayken haklarında hukuki işlemlerde bulunmayan hukukçular,Adalet Bakanlığı dolayısıyla hükümette suç işlemiş olmuyor mu? Yarğılamada 148/12.ci madde kaldırılmadıkca, askeri ve sivil mahkemelerin usül,görev ve yetkileri sınırlarında belli düzenlemeler yapılmadıkça askeri suçlarda sivil mahkeme kararları hem haksızlık, hemde kara leke olarak YARGI erkinin üzerinde kalacaktır.
Hukuki boyutu karmaşa olan davalarda gariplikler bu kadarla kalmıyor. Birde davaların geçmiş süreci,idari,siyasi,askeri boyutlarındada bir çok gariplikler ve karmaşayı da barındırıyor.
Şöyleki: S.Hilmi Özkök 1984 yılında Tümgeneral olarak G.K.B.lığı Plan ve Harekat Daire Başkanlığı,1988 yılında Tümgeneral olarak Personel Daire Başkanlığı,1996 yılında Orgeneral olarak 1.Ordu-K.K.K.lığı,28 Ağustos 2002-2006 yıllarında G.K.Başkanlığı yapmış birisidir.Bu dönemlerde yüzlerce,binlerce iç ve dış odaklı tehditlere yönelik planlar,seminerler,askeri beyin fırtınaları yapılmışken;aynı dönemlerde yapıldığı açıklanan Ayışığı, Sarıkız Darbe Planları,S.Özden Örnek'e ait olduğu söylenen Günlükler, Andaçlar'ın 2006 yılı sonrasında kirli iç çamaşırları gibi ortalığa dökülmesi manidardır.S.Hilmi Özkök Paşa'mızın güç ve yetki elindeyken sorumluları neden zamanında askeri mahkemeye vermemiştir?Aslında bu seminerler askeri beyin fırtınası olarak bilinirken kimler 2006 da düğmeye basmış,TARAF gibi kimlerin tarafı olduğu malum gazeteye sevis edilmiştir?Bu servisleme esnasında sesi,soluğu çıkmayan S.Özkök ne olmuşta 2010 yılında ifadeye çağrılmıştır?
Taraf gazetesi, yandaş medya,okyanus ötesi,iktidarın paralel ve meridyen kesişmeleride dikkatten kaçmamaktadır.Zihinsel bulanıklığımız bu kadarla kalsa şükredeceğiz.
Sözde BALYOZ darbe planındaki 5000 sayfalık belge, onlarca cd.yi 1.Ordu Karagahı'ndan kimler,nasıl çuvallarla çıkarabilmiş,en güvenli yer olması gereken ordu karargahı yol geçen hanına dönmüştür.
Bu belgeleri askeri savcılık yerine hangi maksatla, kimler TARAF gazetesine ulaştırmıştır?
Binlerce belge, onlarca CD. 2003 yılında karargahtan çıkarılarak 7 yıldır nerede, kimler,ne amaçla saklayabilmişler?
7 yıldır kayıp olan bu belgeler karargah subaylarınca aranmışmıdır?
Kozmik oda subayları bunca zaman hiçmi uyanmamışlar, üstleri gereken soruştırmaları açmışmıdır?
Binlerce belgeyi dışarı çıkaranlar BALYOZ planının çok önemli kısımlarını değilde neden tümünü çıkarmışlar?
BALYOZ darbe planı madem bu kadar önemliyse, planlama bu kadar mükemmelse şimdiye kadar neden uyğulanmamış, korunamamıştır?
Ergenekon (Erkenekondu) davasında tek cümlelik tlf. konuşmaları delil sayılırken binlerce belge,onlarca cd.yi saklayan jurnalci korkmamışsa bunu kimler korumuş ve kollamıştır?
Kozmik odalara görevliler ve o görevle ilgili ita amirlerinin haricinde girilemezken nasıl olmuşta binlerce belge dışarı çıkarılırken,saklanırken farkına varılmamış?
G.K.Başkanlığı,ordu müfettişleri,askeri savcılar ne gibi araştırma yapmış,nereye kadar ulaşmışlardır?
En önemlisi yüzyıllık basınımızın önemli kısmı sızdırılan belgelere ulaşamazken nasıl oluyor da daha dün yayın hayatına başlayan fikri, zikri, yayın çizgisi milli harsımıza muhalif TARAF Pravda'sının eline geçebiliyor, amaç nedir?
Askeri suçların sivil mahkemelerde görülmesi için yapılan düzenlemeler, bu hususa binaen anayasa değişiklikleriyle yapılması düşünülen girişimler TSK. nın bu günlerde % 63 olan itibarını daha da aşağılara çekmek içinmidir?
Polise ağır silahlar alımı için yapılması düşünülen düzenlemelerle alternatif ordu yaratmaktaki amaç nedir?
Üzerindeki tabancayı dahi kullanamayan polis, alınması düşünülen ağır silahları kimlere karşı kullanacaktır?
İtibarı Japon, gücü Suriye ordusu seviyesine düşürülmek istenen TSK. sınırlarımızı nasıl koruyacaktır?
Orduyla-emniyeti, orduyla-iktidarı, orduyla-hukuku çatıştırmak amaçsa bilinsin ki hiç kimse bu ağırlığın altından kalkamaz.
Siyasi menfaat gözetmek isteyenlere,son padişahlara,son 2. .........lere,''-komşularımızla sıfır problem''diyenlere yarın Yunanistan,Bulgaristan,Suriye,İran,Irak,Ermenistan,Gürcistan,Rusya diyeceklerdir ki'' -BALYOZ darbe planıyla Yunanistan eksenli çatışma planı yapıyorsan benimle savaşı hangi planla uygulamayı düşünüyorsun? ''söylendiği vakit dış politikadaki pozisyonumuzu düşünün.
Her devletin milli çıkarlarını göz önüne alarak buna benzer askeri beyin fırtınaları var iken, onları gözü gibi korurken bizdekilerin bit pazarına düşmesi, ortalığa saçılması hangi akla hizmettir?
İktidar darbe-ordu korkusunu,hukuk makam-cüzdan korkusunu,medya fikri zamparalık-traj korkusunu,toplum kaybetme korkusunu yenmediği sürece dün Erkenekondu, Ayışığı,Sarıkız,Gün ışığı,,Günlükler,Andaçlar,Balyoz darbeleriyle ringte groki olmuşsa;yarın Çekiç,Cetvel,,Şekul,Fırtına...v.s.darbeleriyle komaya girecektir.
Herkes,herkesim vatan tek,bayrak tek,iman tek,ordu tek erdemine ulaşmak için düşünerek aklın yolunu bulması gerekmiyor mu?
Sonuç olarak çuval Süleymaniye'de askerin, balyoz Ankara'da milletin kafasına geçmiştir.
30.01.2010-Aydın
Hüseyin ESEN