REİSE MEKTUPLAR 1
Hiçbirşey eskisi gibi değil...Bildiğin gibi değil...
Bütün fırtınaları içime kapattım,savrulmayı unuttum...
Artık, çiçekleri sevmiyorum.Nefret de etmiyorum aslında..
Sakallarımı kesmiyorum, saçlarımı taramıyorum...
Dostlarıma kırgınım,bazılarına sebepsiz..Kimseyi pek aramıyorum...
Fatih'te yürüyorum bazı akşamüstleri.Bazen dayanamıyorum,koşuyorum.
Tuhaf oluyor,biliyorum.
Kendimden kaçıp,kendime düşüyorum....
****************************************
Hiçbirşey eskisi gibi değil...Bildiğin gibi değil...
Neyim varsa,herkesten gizliyorum..
Işıklar anlamsız,toprak çok uzak...Hastalıklı bir aşkla babamı özlüyorum...
Oyunlar oynuyorum,sabaha kadar..
Hayattan kaçıyorum,çocuklar gibi...
İnadına şiir yazmıyorum,birşeyleri cezalandırmak için..Biliyorum,hiçbirşey cezalanmıyor..
Dua ediyorum artık,eskisinden daha çok...
Küfrediyorum alçaktaki herkese.
Kavga ediyorum,hatır kırıyorum..
Dönülmez bir yoldayım..
Uçuruma yürüyorum...
****************************************
Hiçbirşey eskisi gibi değil..Bildiğin gibi değil...
Seyrettiğim filmlerin sonunu getiremiyorum,sıkılıyorum..
Gerçeklerin ortasında yoruluyorum.
Aslında sayfaların satırı yokmuş..Sazın perdeleri yok...
Cebimden satırlar dökülüyor,sayfalar dökülüyor..
Artık bir boşluğa sarılıyorum..
Hiçbirşey eskisi gibi değil...
Bildiğin gibi değil...
Öyle değil...
Yok..
Kolay değil reis...
Kolay değil....
REİSE MEKTULAR 2
Hiçbir çağda,insan kendini böyle aciz hissetmemiştir sanırım.
Herkesin herşeyi bildiği ama hiçkimsenin hiçbirşey yapamadığı,adaletsiz, ruhsuz bir dünyanın çocuklarıyız biz..Çok yazık...
Kılıcımızı kapıp seferlere çıkamıyoruz..Her yeri eğrilmiş olan adaleti,"kılıçlarımızla düzeltemiyoruz"..
Ellerimiz,kollarımız kırk yerinden zincirli...Kollarımızı düşman bağlamış;evimiz,arabamız,zevklerimiz,lükslerimiz bağlamış...
Velhasıl,kollarımızı en çok sevdiklerimiz,dostlarımız bağlamış...
Şu dünyaya zevk ü sefa için gelmişiz de haberimiz yok.Zevkini sürebildik mi bari,o da yok...
Ne düşman olabilmişiz ne de dost..Bir uçurumun ucunda asılı kalmışız;ne düşmüşüz ne de çıkabilmişiz...Biz bir ârâf nesliyiz reis...
*****************************************
Kerkük,yaralı bir kuş yavrusu...Karlı bir havada penceremize konmuş...Bir kâbusta gibiyiz,uzanıyoruz,dokunamıyoruz...
Üşüyen,çırpınan,yaralı bir kuş yavrusu Kerkük...
Ümitle,korkuyla,yalvaran gözlerle bize bakıyor..
Uzanıyoruz,dokunamıyoruz reis...
Hiç bu kadar kendimi aciz görmedim reis...Hiç bu kadar kendimden iğrenmedim...Hiç bu kadar kendimden korkmadım...
Artık yazmaya,söylemeye de inanmıyorum...
Yanıbaşında biri tecavüze uğrarken müdahele etmiyorsan, oturup namus nutukları atmanın, insani erdemlerden bahsetmenin bir anlamı ve bir şerefi yok...
Birileri,"kardeşim yazılarında neden puşt-pezevenk laflarını kullanıyorsun" diye akıl verirken,sitem ederken, ahlak dersi verirken;pezevenklik yapanlara bu kadar tepki verseler bu memlekette ahlaksızlık olmaz diye düşünmekte haksız mıyım acaba?
Çocuklarımızı satan insanlara bile bir tek tokadın bile atılmadığı bir memlekette, bana ahlak dersi vermeye kalkışan,bana kabadayılık yapmaya kalkışan insanlara acımalı mıyım,nefret mi etmeliyim?..Ya da bir çocuk kadar bile ciddiye almamalı mıyım?
Sana, bana gösterdikleri tepkiyi, Kerkük'te soydaşlarını katleden itlere göstermelerini beklemekle çok mu haksızlık yapmış oluyorum reis?
Yok yok..Ben suçluyum,bunu biliyorum..Ama ya diğerleri?
****************************************
Biz,yüreği nasır bağlamış bir dünyanın çocuklarıyız reis.
Ve Kerkük,yaralı bir kuş yavrusu,kapımıza sığınmış...
Bir zamanlar,sığınan düşmanımız bile olsa geri çevirmediğimiz bu kapı...
Ve bir gün,"suçlu,ayağa kalk!" diye bir ses duyacak olursak reis;ben dahil,oturan bir tek kişi kalmayacaktır..
Bundan eminim!
REİSE MEKTUPLAR 3
"Karanlık aydınlıktan,yalan gerçekten kaçar
Güneş,yalnız da olsa,etrafa ışık saçar
Üzülme,doğruların kaderidir yalnızlık
Kargalar sürü ile,kartallar yalnız uçar..."
................
Kimin olduğunu bilmediğim bir şiir bu.Bir arkadaşım yollamış.
Özellikle Azerbeycan Türkleri'nin kullandığı bir deyim vardır:"Kıyamette kurt olmak"..
Kaynağının ne olduğunu tam bilmediğim bir inanca göre,kıyamet günü Sûr'a üflendiğinde,yeryüzündeki bütün canlılar ölecek.
Bütün dağlar yerle bir olacak..Ağaçlar köklerinden sökülüp savrulacak...Korkunç bir rüzgar alemin altını üstüne getirecek..
Bütün canlılar-cansızlar yokolurken, bir Bozkurt, ayakta kalmak için direnecek..O korkunç rüzgarda, önce tüyleri dökülecek,sonra derisi soyulacak,etleri lime lime kopacak bedeninden..Acı çekecek,susacak...Ama son âna kadar ayakta kalacak..Dimdik...Acı çekerek.. Ama feryad etmeden...Gözleri bir noktaya kilitlenmiş...Son âna kadar,son...
İşte bu inançtan yola çıkarak,bazen beddua olur bu hikaye.Derler ki:"Kıyamette kurt olasın!"..
Bu,inancın ifadesidir bence..İnadın,idealizmin ve idealistlerin inadının ifadesi...
İdealistlerin çektiği acının ifadesidir...
Bu devrin üç-beş idealisti,kıyametin kurtlarıdır...
Sen, hâlâ orada mısın reis?..Dimdik,acılarınla,yalnızlığınla,inadın ve inancınla..Kıyamette kurt gibi...
Hâlâ orada mısın reis?
******************************************
Biz,aldığımız hiçbir çiçeğe sahip çıkamadık...Çiçek bakmak özen gerektirir.Eğer bir çiçek alacaksan,hayata sıkı sıkıya bağlı olman gerekir.Gözün gibi bakman gerekir ona...
Biz,solan hayatların ortasında,soldurduğumuz çiçeklere üzülemedik bile...
Aldığın kuşlar ya öldü,ya da kaçtı...Kuşlar,şarkı isterler reis...İşte o kuşlar,şarkılara kaçtılar...
********************************************
Çiçekler soldu...Şarkılar sustu bizim plağımızda...
Gidenler gitti,kaçanlar kaçtı,düşenler düştü...
Ortalık kızıl-kıyamet...Kulağımızda Sûr'un sesi...
Dimdik ayakta..Susarak...Acı çekerek...
Hâlâ orada mısın reis?
Hâlâ orada mısın?...
REİSE MEKTUPLAR 4
Derler ya,hata insana mahsus..Doğrudur.Hata yapan insanlara asla kin duymadım.
Ama düşünüyorum da, öyle bir hata yap ki, üzerinde güzel dursun,yakışsın sana.
Öyle bir hata yap ki, alçakça olmasın..İnsana dair, başını yere eğmeyecek bir hata olsun..Nasılsa hata yapmak insan için kaçınılmazsa, bu tercihini güzel hatalardan yana kullan..
Ben, birine düşmanlık hissedecek olsam, ondan intikam almak için en güçlü zamanını beklerdim.Eksiğini-gediğini, zayıf taraflarını bulduğumda, düşmanım da olsa o ân acımışımdır ona.
Kim ne düşünürse düşünsün, kim severse sevsin, kim sevmezse sevmesin, herkes kendi hayatından sorumlu değil midir reis?
Herkes kendi hayatının hesabını ödemeyecek mi sanki?
Tanrı, mahşer gününü tasvir ederken, "sözün bittiği yerdir orası" ifadesini kullanır.
Evet,orada bahane yok, açıklama yok, yalan yok, "o öyle dediydi,bu böyle yaptıydı" mızmızlanması yok..
Sadece sen varsın,yaptıkların var, ve karşında yüce yaratıcı var...
Sözün bittiği, yani bahanelerin geçersiz akçe olduğu, maskelerin indiği yer orası...
****************************************************
İnanmak başka, inandığını düşündüğün şeyi idrak etmek başka şeydir bence.
Mesela, dünyada hangi insana sorarsan sor, dürüstlüğün önemini bilir,dürüst olmak gerektiğine inanır.Ama kaç tane insan dürüstçe bir hayat yaşar, bunu da söylemeye gerek bile yok..
Mesele bilmek meselesi olsaydı, yeryüzündeki herkesin dürüst olması gerekmez miydi?
Bunun içindir ki her zaman, aslolan şeyin samimiyet ve asalet olduğuna inandım.
Bilgi, standart beden güzel bir gömlek gibi;uygun bedene denk geldiğinde çok şık durur.Ama bazılarına bol gelir, bazılarına dar gelir...Velhasıl, herkese yakışmayabilir.Güzel bir gömleğe sahip olmak yetmiyor işte,o gömleğin üzerine uyması da gerekir.
Türk Milliyetçiliğinin, Ülkücülüğün, bize getirdiği yükümlülükleri kim bilmiyor ki sanki?Ama asıl mesele, bildiklerimizi hayatımıza ve yüreğimize işleyebilmek değil mi?
Mesele, şerefin, haysiyyetin, erdemlerin ne olduğunu bilmek mi, yoksa şerefli haysiyyetli bir hayat yaşayabilmek mi?
"Bilmek" mi, yoksa yapa"bilmek" mi?
Mesele bu değil mi?
******************************************************
İşte insanın bazen, bir "Kitap" hariç, bütün kitapları yakası geliyor reis.
Hz.Ali'nin sözü var ya:"İlim bir nokta idi, insanlar onu çoğalttılar."
İşte insanın bazen "nokta"yı koyası geliyor herşeye.
Bir taraftan bakıyorsun, okuması-yazması bile olmayan serefli insanlar, diğer tarafa baktığında Allah'sız, Kitap'sız, onursuz profesörler...
Gel de bildiklerini bile unutmak isteme...
Bu garip düzen, işte böyle tramvatik durumlara sokabiliyor insanı.Tepkilerini, aklının önüne geçirebiliyor insanın..
Ama bundan dolayı kim suçlayabilir ki bizi?
Buna kimin ne hakkı var reis?
Suçlayacak olanlar da, bizi bu hale sokanlar olmayacak mı?
Ama biliyorum ki, doğrulmak için düşmek gerekir.
Sana ve "mutlak doğrulacağımız" günlere selam olsun reis...
ALİ KINIK