Bismillahirrahmanirrahim..
Haftalardır bu sitede ve özellikle sesli sohbet odasında gözlemlediklerim beni
hem dehşete düşürdü hemde umutlanmama sebep sebep oldu.. 40 yıllık bir
hareketin mensupları olarak hala kardeşlerimin kırklanmış sloganlarla ayakta
durmaya çalışmalarından, bilip bilmedik her konuya atlamalarından, bir şeyler
anlatmaya çalışan bu odadaki ülkü devlerine yapılan saygısızlıklardan oldukça
endişelendim.. Hala geçmişte kalan hatıralar ve muhteşem mazimizi
anlatmaktan geri durmayarak bu hareketi muharip gaziler cemiyeti haline mi
getirmeye çalışıyoruz anlamadım..
Bu hareket anlaşılmıştır ki; 12 eylül sonrasında ülkücü hareketin en büyük
eksikliği, maddi nedenlerin oluşturduğu kurumsallık eksiklikleri ve
muhataplarımızı aşırı küçümseden kaynaklanan okumama alışkanlığı olmuştur.
Bu hareket toplu sohbetlerde hala usul ve şekillere takılarak farkında olmadan
asabiye şuuruna kapılıyor ve peygamber öğretisine ters yaklaşımları sergiliyor..
Hala elmalarla armutları karıştıran insanlarımız bayağı bir kalabalığı oluşturuyor sa insanlarımız yeterli eğitimi almıyor demektir.
Bunu en çok bize önderlik edenlerden beklememiz gerektiği gibi bireysel olarak
kendini yetiştirmemiş insanlarımızda da aramamız gerekiyor.
Malesef demek zorundayım.. 12 eylül sonrası hareketimiz kurumsallık adına
hala bir dersaneler zincirleri, ülkenin her yerine ses götürecek medya
kuruluşlarımızın eksikliği ve bunu teşvik edecek eylemlerin azlığı hatta
yokluğu. Tüm ülkede kendini yetiştirmiş insanlarımızı yılın belli dönemlerinde
belli konularda büyük kurultayların, sosyal, siyasal, ekonomik hatta büyük
eksiğimiz sanat kongrelerinin yapılamaması gibi daha da çeşitleri arttırılacak
sosyal eylemlerle bu hareketin ancak seçimden seçime hatırlanması gibi bir
garabetle karşı karşıya olmamız çok üzücüdür. Şu an televizyonlarda evet hayır
kampanyasında bile hiçbir ülkücü aydının halkı gerçekten aydınlatacak ve onları
tir tir titretecek bir söylemcimizin olmaması çok düşündürücüdür.
Eğer hayatı sadece kendimize göre algılarsak, o zaman sadece kendi hayatımızı
kurmaya çalışıyoruz demektir. Oysa bu hareket dünyaya nizam verme
sevdasıyla yola çıkmıştır. O zaman insanlara siz şu tarafa biz de bu tarafa
diyerek bir yere varmamız mümkün değildir. İnsanların meşru isteklerine cevap
verecek bir yapılanmanız ve bunun için örgütlenmiş sivil toplum kuruluşlarınız
yoksa veya etkin olamıyorsa bir yerlerde eksiklik var demektir. Söylemlerinizi
sizi cazipleştirecek örneklemelerle halka gideceksiniz..
Halbuki bugünkü ülkücü hareketin lideri Sn. dr. devlet bahçeli sanki tek başına
herşeyi halletmeye çalışan biri gibi görünüyor. Bilginin en büyük güç olduğunu
işaret ettiği halde bunu bir düstür olarak kabul edip gerekli çalışmaları ve
teklifleri getiremeyen bizler başaramadıklarımızın sebeplerini de başka yerlerde
arama kolaycılığına kaçıyoruz.
Bu ülkede açılımlar yaptığını söyleyen iktidarın ülkeyi parça pinçik etmesinden
şikayet ediyoruz ama onların dümen suyunda gitmekten de geri kalmayan
insanlarımızla bu hareketin/odanın içinde malesef bilmeyerek de olsa bu gafleti
bize yaşatan kardeşlerimizi görüyoruz. Bunların hepsi bilgilenmemekten,
okumamaktan, olaylara vakıf olamayacak derecede yetişmemişlikten
kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Keşke değişik konularda görüşlerini
farklı açılardan anlatarak neyi ne için desteklediğini anlatmaya çalışan ülkücü
fikir adamlarımız olsa da, biz de ülkücü entellektüel bir sınıfın varlığından
bahsedebilsek. temel ilkelerden sapmadan farklı görüşlere sahip ülkü
insanlarını saygıyla dinleyecek bir kitlemiz bile yok. (bununla yeniçağ'ın bir
zamanlar yaptığı yıkıcı muhalefetten bahsetmiyorum) Milli ve manevi konularda
faklı hassasiyetlere sahip insanlarımız olabilir ama bunda birini diğerine tercih
sebebi yapmak bizleri başka yerlere götüreceğininde bilincinde olmamız
gerekiyor. Bu sepeple her zaman yüreğimizi aklımızın bir parmak gerisinde
tutmamız, sakin olmamız ve düşünmeden hareket etmememiz gerekiyor..
Ülkücü hareketin ve Türk milletinin en büyük özelliklerinden birisi gittikleri yere
kültürlerini de götürmeleri ve teşkilatçı olmalarıdır. Bu sebeple mutlaka
önümüze gelen aykırı icraatlar karşısında toplumsal görevimizi yerine getirmek
ve kamuoyunu oluşturmak üzere toplu hareketleri bizlerin organize etmesi
gerekmez mi. Medyada sesimizi duyuramıyorsak internet medyası diye bir şey
var neden bu yolda gerekli çalışmalar yapılmaz.. Küçücük bir kıvılcım bütün
dünyayı ateşleyebiliyorken biz bu yolu neden pek kullanmayız. Bu konuda
partimizin interneti kullanma konusunda diğer muhataplarına göre çok önde
olduğunu da biliyorum. Ama yeni projeleri ve teklifleri geniş kamuoyuna
anlatma girişimlerine örnek olmalarını da ayrıca bekliyoruz. Çünkü bizim
partimiz dünyanın en gelişmiş ar-ge sine sahiptir. Genel merkeze yaptığım
bütün başvurularda bana sayfalar dolusu dökümanları göndermekte
gecikmediler. ar-ge ve parti okulunun bu konuda yarış içinde olduğunu da
biliyorum ama malesef hareket mensuplarımızın yeterli düzeylere getirilmeleri
için bu kardeşlerimizi teşvik edecek çalışmaları yine de eksik görüyorum.
Ülkücü hareket artık bu gün bir vikipedia gibi her kesime hitap edecek bir
internet ansiklopedisi hazırlamak ve sunmak zorundadır. İnternet ortamında
insanlarımızı aydınlatacak görüşlerini ülkü ocakları genel merkezinin de
katılımıyla büyük paneller ve katılımcıları devreye sokmalıdır. Türkiye de ülkücü
hareketin yetişkinlerinin nelere kadir olduklarını gösterecek eylemler bizleri
gerçekten bilginin en büyük güç olduğunu ve bunun da bu ülkeyi karşılıksız
sevenlerle aynı safta olarak yapılabileceğini bu millete/dünyaya göstermenin
zamanı gelmedi mi?
Bu konuda daha da yazmak istediğim çok sözlerim olsada şimdilik sözlerimi
burada noktalıyorum.. Eksiklerim için affınıza sığınıyor saygılar sunuyorum..