UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi. Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
halukgta
Gök Kurt
Gök Kurt



Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 163
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 14/03/58
Yaş Yaş : 66
Nerden Nerden : Balıkesir
İş-Meslek İş-Meslek : Emekli
İsim İsim : Haluk GÜMÜŞTABAK
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/09/12

Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi. Empty
MesajKonu: Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi.   Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi. Icon_minitimeC.tesi 5 Nis. 2014 - 8:12

Bizler Kur’an ı anlamaya çalışırken, eğer nefsimizin esiri olarak, beşeri itikatlarımıza delil aramak adına Kur’an a bakıyorsak, ondan doğru bilgiyi almamızda asla mümkün olmayacaktır. Çünkü Allah bizlere, niyetlerimize göre cevap verecektir.


Kur’an da Nisa suresi 3. ayette geçen, bazı kelimeler öne sürülerek, Allah bir erkeğin dört eşe kadar evlenmesine izin veriyor denmektedir. Gerçekten Allah, birden fazla eşle evlenmemizi öneriyor mu, yoksa zaten Kur’an ın indirildiği dönemde yaygın olan çok eşliliği, Allah indirdiği ayetleriyle, düzene mi sokmaya çalışıyor?


Gelin bu konuyu Kur’an bütünlüğünde, ayetler üzerinde düşünerek anlamaya çalışalım. Nisa suresi 3. ayeti daha iyi anlayabilmemiz için, bir önceki ayeti de yazalım ki, ayetler özellikle kimlerden ve ne maksatla bahsedildiği daha iyi anlaşılsın.


Nisa 2. Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.


Nisa 3. Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.



Nisa 2 ve 3. ayete baktığınızda, ilk önce bahsedilen konu yetimler ve bu yetimlerin ailelerinden kalan malları ile ilgili açıklamalar yapılıyor. Dikkat ederseniz, belki savaşlardan belki de başka nedenlerden dolayı, anne ve babalarını kaybetmiş ve onları koruma altına alan kişilerin durumlarından bahsediliyor, ayetlerin ilk bölümü.


Sakın yetimlerin mallarını, kendi mallarınıza katmayın diyor Allah. Onların malları için onlarla evlenmeye kalkarda, adaletsiz bir durum yaratırsanız, bu yanlış bir yol olur diyor bizlere. Adaleti koruyamama şüphesi varsa eğer, yetimlerle değil, size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Bu sözleri söyledikten sonrada bakın ne diyor ayette.


(Eğer adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın.)


Şimdi bu durumda, siz nasıl bir mantık yürütürsünüz ve bu ayetten ne anlarsınız? Allah birden fazla evliliği yasaklamıyor bu açık. Eğer birden bire yasaklamış olsa, toplumun neredeyse tamamının böyle bir evlilik yaptığı ortamda, sizce bu yasak nasıl karşılanırdı toplum tarafından? İşte Kur’an ın güzelliği ve toplumu ikna ile eğitim şekli.


Şunu da belirtmeliyim ki, ayette 4 eşe kadar evlenin demiyor. İkişer, üçer,dörder tabiri, net bir sayıyı belirten cümle değildir. Daha açıkçası açıkça bir sınırlama yoktur. Peygamberimizi düşünün lütfen, eş sayısı dörtten fazlaydı. O devrin toplumunun genel çoğunluğu böyleydi. Peygamberimizin çoklu evliliği, çeşitli nedenlerden dolayı, hayatının son on yılında olduğu rivayet edilir. Kur’an da bir ayette peygamberimize hitaben, çok istesen de bundan sonra evlenmen, sana haram kılınmıştır der. Ama asla Kur’an, evlenmeye belirli sınır koymamıştır. Ama tek eşle evlenmenin, en adaletli yol olduğunu bizlere açıkça belirtmiştir. İsteyen nefsine uyar, isteyen Allah ın uyarısına uyarak, adaletli ve huzurlu bir yuva kurar.


Eğer Nisa 3. ayetinde, evlenmeyi en fazla dört ile sınırlamış olsaydı, elçisine de aynı hükmü uygulamasını emrederdi Allah. Peygamberimizin eş sayısı, bir rivayete göre 9, bazılarına göre daha fazladır. Osmanlı padişahlarını düşünün, hareminde sizce 4 ile sınırlımı eşleri vardı?


Ayette özellikle yetimlerin mallarının korunmasından bahsediyor ve üzerinde dikkatle duruyor. Toplumun geleneklerinden olan, birden fazla evlilik konusunu düzene sokmak için, birden fazla evliliği yasaklamadan, fakat topluma en doğru evliliğin önerisini yaparak, en adaletli evlilik yoluna doğru yönlendiriyor. Evlilikte adaleti ön planda tutmamızı söylüyor. Allah ın Önerisi de çok açık, adaletin olduğu tek eşli evlilik.


Allah Nisa suresi 129. ayetinde bizleri birden fazla evlilik için, bakın nasıl uyarıyordu ayeti hatırlayalım.



(Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz.)



Allah bunu söylerken, acaba bizlere ne anlatmak istiyor, işte burası önemli. Bizler eğer nefsimizin etkisiyle, Kur’an dan delil arıyorsak, buluruz ve deriz ki, bakın Allah çok eşliliği yasaklamamış. Doğrudur yasaklamamıştır, ama Allah bu konuda bizlere en güzel yolu göstermiş ve önerisini de yapmıştır.


Allah ın önerisi adaletin sağlanabildiği, tek eşliliktir. Sizce bizler adaletin asla sağlanamayacağı, bir evlilik yaparak mı mutluluğu huzuru buluruz, yoksa adaletin sağlanabileceği tek eşliliği seçerek mi huzurlu ve mutlu bir yuva kurarız? Elbette Allah seçimi bizlere bırakmıştır, ama doğru yolu göstererek.


Örneğin nisa suresi 3. ayetin sonunda, tek eşle evlenin dedikten sonra, o devrin bir gerçeği olan, bir öneride daha bulunuyor Allah, şimdide ona bakalım.


(veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. )


Dikkat ederseniz Allah ayette, adaletin sağlanması için tek eşliliği önerdikten sonra, sahip olduğumuz cariyelerden bahsediyor. Peki, şimdi cariye diye bir şey var mı? Madem Allah birden fazla evliği yasaklamamış ve Kur’an da var, ben de diyorum ki cariyede geçiyor, bende cariye almak istiyorum. Diyebilir miyiz? Daha da dikkat çekici olanı, ayetin sonunda Allah ın önerdiği güzelliğe bakar mısınız ne diyor Rahman bizlere. Tabi gören gözler, duyan kulaklar için.


(Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. )


Bakar mısınız lütfen Allah ın önerisine. Neymiş daha uygun olanı? Tek eşle evlenmek sizler için daha uygundur dediği halde bizler, hala nefsimizin etkisiyle nelerin peşinde gidiyoruz ve neler söylüyoruz.


Allah çok eşliliği yasaklamamıştır, çünkü çok eşlilik gerektiğinde lüzumu olduğunda, kullanılması gereken bir ruhsattır, izindir. Dünya ülkelerinde savaşlar ve hastalıklar sonucunda, kadın erkek dengesinin bozulması durumlarında, kadının korunması adına, zaten ülkeleri yönetenler tarafından, birden fazla evlilik bazen özendirilmiş ve uygulanmıştır.


Allah Kur’an ın indirildiği devirde yanlış olan, toplumun alışık olduğu birçok konuyu birden yasaklamamış, indirdiği ayetlerle, öneriler ve tavsiyelerle, zamana yayarak kalkmasını sağlamıştır. Örneğin kölelik, cariyelik gibi. Bugün diyebilir miyiz Kur’an da kölelik, cariyelik geçiyor, Allah yasaklamamış, hatta onlarla ilgili birçok hüküm de var Kur’an da. Kölelik, cariyelik geri gelmelidir, diyen var mı aramızda?


Çok eşliliğin Kur’an da yeri var, onun için serbesttir diyenlere sormak istediğim bir soru var. Kölelik ve cariyelikte Kur’an da geçiyor ve yasaklanmıyor. Hatta kanunlarla düzene sokuluyor. Acaba çok eşliliği savunanlar, geri gelmesini isteyenler, kölelik ve cariyeliğinde serbest bırakılmasını isteyebiliyorlar mı?


Eğer bunu söyleyemiyorlarsa, şunu dikkatle tekrar düşünmelidirler. Allah Kur’an ın indiği devrin gerçekleri olan, çok eşlilik, kölelik ve cariyelik konusunu, zamana yayarak indirdiği ayetleriyle, en güzel yaşamın tavsiyelerini yaparak, bizleri Kur’an ile imtihanımızla baş başa bırakmıştır.


Allah ın rehberine, onun tavsiyelerine uyan toplumlar mutluluğu bulmuşlardır. Kur’an ı yeterli görmeyen, orada her şeyin olmadığını söyleyerek, beşerin rehberliğiyle, hakkı batılla karıştıranların ne halde olduğunun örneklerini, ne yazık ki üzülerek izlemekteyiz.



Kur’an bizlere en güzel yol ve yöntemleri, önümüze sunmuştur ve imtihanda olduğumuzu hatırlatarak, doğru yaşamanın şifrelerini vermiştir. Bizlere düşen o basit şifreleri, nefsimizin ve beşeri ihtiraslarımızın etkisi altında kalmadan, Allah ın rehberinden bulup çıkarmak olmalıdır.


Elbette buda imtihanımızın en önemli bölümü olsa gerek. Tekrar hatırlatmak istiyorum, Rabbin önerisini. Allah tek eşlilik konusunda şu cümleyi bizlere söylediyse, sizce bu konuda ki son nokta ne olmalıdır? Karar ve seçim sizlerin.


(Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. )


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
halukgta
Gök Kurt
Gök Kurt



Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 163
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 14/03/58
Yaş Yaş : 66
Nerden Nerden : Balıkesir
İş-Meslek İş-Meslek : Emekli
İsim İsim : Haluk GÜMÜŞTABAK
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 12/09/12

Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi. Empty
MesajKonu: Geri: Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi.   Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi. Icon_minitimeSalı 22 Nis. 2014 - 17:45


ALİİMRAN 100. AYETTEN İBRETLİK DERSLER





Değerli din kardeşlerim, aşağıdaki ayet üzerinde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım.


Ali İmran 100: Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.


Önce şunu unutmayalım ki, Kur’an ın tüm ayetleri, o günün yoldan sapmış toplumların yaptığı yanlışları düzeltmek için indirilmiştir. Yukarıdaki ayeti de önce bu doğrultuda düşünelim. Elbette tüm ayetleri bugün bizler, o gün yapılan yanlışlardan ders alıp, günümüze uyarlamalı ve dersler çıkarmalıyız. Çünkü Kur’an her devre, her zamana hitap edecek üslupta indirilmiştir.


Dikkat ederseniz ayette, daha önce kendilerine kitap indirilmiş, Ehli kitabı kast ederek söylüyor ve diyor ki;


(Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.)


Çok dikkat çekici değil mi? Bu ehli kitabın hepsi Allah a ve gönderdiği kitaplara inanıyor. Peki, bu insanların yaptığı ortak yanlış nedir ki, Allah bunlara uyarsanız KÂFİR olursunuz diyor?


Bu sözler peygamberimize uyan, ona itaat eden Müslümanlara hitaben söylenen sözler. Aslında bu sözlerden kasıt Allah neleri kast ediyor, onu eğer doğru anlarsak, bugün bizler aynı hataya, yanlışa düşmeyiz.


Allah Yahudi ve Hıristiyanların bu yaptığı büyük yanlışlardan ötürü, onların içinden bir peygamber göndermemiş ve özellikle ÜMMİ bir peygamber göndermiştir. Onun içindir ki özellikle Yahudiler kendi içlerinden bir peygamber göndermediği için, peygamberimizi kabul etmek istememişlerdir. Kur’an da geçen ÜMMİ sözcüğünün anlamı da, işlerine gelmeyenler tarafından tahrif edilmiş ve değiştirilmiştir, onu da hatırlatmak isterim.


Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah ın gönderdiği kitaptan o kadar uzaklaşmış ve inançlarını hurafe, sanı ve rivayetlerle yaşıyorlarmış ki, din Allah ın dini olmaktan çıkmış, beşeri odaklı bir din olmuştu. Bakın aşağıdaki ayette ne diyor Allah.


Ali İmran 103: Topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız, ayrılığa düşmeyiniz, Allah'ın size olan nimetini hatırlayınız; hani birbirinize düşmandınız da, O kalplerinizi kaynaştırdı ve O'nun lütfu ile kardeş oldunuz. …………


Dikkat ederseniz ayette, topluca Allah ın ipine yani gönderdiği rehberine sarılın, ayrılığa düşerek bölünmeyin diyor. Demek ki daha önceki ehli kitap, Allah ın bu uyarısını dinlememiş ki, Yaradan onlara sakın uymayın, onlar gibi olmayın, yoksa kâfir olursunuz diyor. Demek ki kâfir olmak, yalnız Allah ı ve elçisini inkâr etmek değilmiş. Peki neymiş? İndirdiği kitabın dışına çıkmak, Allah ın koyduğu sınırları görmezden gelmekte, Rabbimize göre KÂFİR olmak olduğu çok açık anlaşılıyor. Peygamberimize uymak istemeyen Yahudi ve Hıristiyanlar, atalarımızın itikatlarından vazmı geçeceğiz diyerek, kendi nefislerinde oluşturdukları ATALARININ inancından, vazgeçmek istememişlerdir.


Ne dersiniz Allah ın bu ikazına bizler bugün uyduk, Rabbin sözlerini dinledik ve Allah ın kitabı Kur’an a sarılıp, ayrılığa düşmedik diyebilir miyiz? Ne yazık ki bizler, bizden önceki ehli kitabın yaptığı yanlışları göremedik, çünkü Kur’an ile aramıza beşeri duvarlar ördük, onun içinde bu gerçeklerin farkına varamadık. Bölündük, parçalandık, Kur’an ı da yüksek bir yere asarak, sen Kur’an ı anlayamazsın diyenlere inanarak, beşerin kitapları ile amel eder olduk. Kur’an dan uzaklaşarak, onun sınırlarının dışına çıkarak, sizce nasıl bir günah işledik? Doğrusu dilim varmıyor söylemeye.


Geçmiş ehli kitap, Allah şefaat tümden bana aittir diyen Allah ı dinlemedikleri için, Allah ile aralarına şefaatçiler edindiler. Hatta onların heykellerini yaparak putlaştırdılar. Bugün bizlerde bir benzerini yapıyoruz. Kur’an da Allah, şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda vermediği o günden sakının dediği ve uyardığı halde, bizler bu uyarıyı görmezden geldik ve içimizden Allah dostu diye ilan ettiklerimizden, şefaat dilenir olduk.


Belki bugün bizler onların heykellerini yapmıyoruz, ama ruhumuzda putlaştırdığımız kişilerin adeta esiri olduk, onları Allah ile aracı yaparak, bağışlanacağımızı zannediyoruz. Elbette büyük yanılgı içindeyiz.


Allah nisa 87. ayetinde, söz bakımından Allah'tan daha doğru kim vardır der. Araf 185. ayetinde de, O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar diyerek, Kur’an ın dışına çıkmamızın yolunu da kapatır. Yine Müddesir 11. ayetinde Allah elçisine seslenerek, Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak diyerek, çok önemli konuya açıklık getirir. Buradan da anlaşılıyor ki, Allah ile kulu arasına hiç kimse giremez. Yine Rad suresi 40. ayetinde Allah elçisine seslenerek, O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer der. Ama bizler tüm bu ayetleri görmezden gelir üstünü örteriz, tıpkı geçmişte ehli kitabın yaptığı yanlışlar gibi.


Allah aynı ayetin devamında bakın yine bizleri nasıl uyarıyor.


Ali İmran 105: Hakikatin bütün kanıtları kendilerine geldikten sonra, ihtilafa düşüp parçalananlar gibi olmayınız. İşte bunlar için feci bir azap vardır.


Sizce hakikatin bütün kanıtları, bizlere neyle gelmişti? Elbette Kur’an la. Çünkü Allah SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM DİYORDU. Peki, bizler Allah ın bu uyarısını dinliyor muyuz? Kesinlikle dinlemiyoruz, çünkü bizden önceki ehli kitabın yanlışlarını bizlerde yapıyoruz. Hatta daha büyük yanlışları yapıyor, bölünüp parçalandıktan sonrada, bir birimizi öldürecek kadar düşman oluyoruz.


Müslüman bir birinin din kardeşidir diyen Allah a inatla, Müslüman ülkeler birbirine düşman oldular. İçimize bir nifak tohumu ekiyorlar, daha sonrada karşımıza geçip bizleri izliyorlar. Bu ortamı yaratan, biz Müslüman geçinenlere yazılar olsun.


Bugün bizler öyle batıl inançları dinden zannediyoruz ki, elimizde apaçık duran Kur’an a bile danışma gereği duymadan inanıyoruz. Çünkü neyin HAK, neyin BATIL olduğu karmaşası, ne yazık ki hâkim olmuş İslam toplumuna. Allah akıl fikir versin bizlere, elimizdeki FURKAN ın kıymetini, ne yazık ki bilemiyoruz. Onun için işimiz çok zor.


Bizden önceki ehli kitabın günahkâr olmasının, Allah ın tabiriyle KÂFİR olmasının tek nedeni, Allah ın yanında, şefaatçiler edinerek, onlardan da yardım ister olmalarıydı. Bakın Rabbimiz bu konuda nasıl uyarıyor.


Yunus 106: Allah'tan başka; sana ne fayda, ne de zarar veremeyecek olan şeylere yalvarma! Eğer böyle yaparsan, o takdirde sen muhakkak zalimlerden olursun.


Ne dersiniz geçmişte ehli kitabın yaptığı yanlışları, bugün İslam toplumları olarak, daha fazlasını yapmıyor muyuz? Allah ehli kitabın yaptığı yanlışları yaparsanız, KÂFİR olursunuz diye uyardığı halde, bizler onların yaptığı yanlışların, daha da ilerisine geçtiğimizin, ne yazık ki farkında bile değiliz.


Bu yanlışları yapan, İslam toplumlarının Allah katındaki durumu sizce nasıldır? Bunu düşünmek bile istemiyorum. Yaradan ın bu yaptığımız yanlışların karşılığında verdiği ceza, sanırım İslam toplumlarının içler acısı halinden anlaşılıyor.


Dilerim Allah dan, Kur’an ın ipine sıkı sıkı sarılan, hurafe ve batıldan uzak, onu anlamak adına çaba harcayan, Kur’an ın sınırlarını bilen ve asla dışına çıkmayan, Rabbin halis kullarından oluruz.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Çok Eşlilik ve Kur'an ın Tavsiyesi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» DELİNİN VELİYE TAVSİYESİ!!!
» DELİNİN VELİYE TAVSİYESİ...
» HÜKÜMETTEN ÇİN'E BİR GARİP BOYKOT TAVSİYESİ...!?
» BAŞBAKANDAN YERLİ MALI TAVSİYESİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Dinimiz İslamiyet :: Hadisi Şerifler-
Buraya geçin: