SançaR_03 Eke Kurt
Mesaj Sayısı : 397 Doğum Tarihi : 11/09/94 Yaş : 30 Nerden : Memleket:Afyon-EMİRDAĞ İkamet:Eskişehir İş-Meslek : Talebe (: İsim : Eren Enver Kayıt tarihi : 06/02/09
| Konu: Adım ÇANAKKALE, Soyadım GEÇİLMEZ Çarş. 18 Mart 2009 - 12:35 | |
| Adım ÇANAKKALE, Soyadım GEÇİLMEZ
Adım ÇanakkaleSoyadım Geçilmez… Top atsan yıkılmaz surlarımDemir kapılarım açılmaz… Kınalı kuzular adandı cehdime Kanla ödendi bedelimKıymetim paha biçilmez… Özüm halka mal oldu behey!..Ana yurdum Türk toprağı ya bedenimNe bir gece rahat uyudum Ne de soluk aldı sevenim...Saplanmış kurşun mu ararsın döşümdeHançer yarası mı oylum oylum Doğrusu kimseye kalmadı güvenim Dostum bile el oldu behey!..Rumeli eteğimden tut Boğaz’ıma kadar düşmanDilleri zehirKalpleri taş Gözleri kan… Tanımam bilmem hiç birini Hepsi katlime amade Hepsi birbirinden yaban… Git gel evim yol oldu behey!..Nedir bu kinBu hışım kime Sardılar çevremi topyekûn Vurdular göğsüme pare pareGörür mü gerçeği kör olası dünya İşine gelmeyeni işitir mi sağır sultanBir Allah’ın kulu da sormadı “Niye?” Gözüm yaşı sel oldu behey!..Sağımda Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarıSol kolum Kumkale ve Orhaniye… Kitabımda korkuya mahal yok Teslimiyet yok işgalci beye… Kurşun kurşun üstüne direncim Zafere inancım ölesiye… Nara’m dağa yel oldu behey!..Tutuştu Hamidiye sırtım kor ateş, kor mayın… Mecidiye gövdemde ne bir kolNe bir yaprak kaldı Namazgâh dalımda sormayın… Medet sende Seyit’im Beline kuvvet davran hele Nusret’im yetiş kur mayın… Köküm yandı kül oldu behey!..Zonkladı Conkbayırı bağrım acıdanOluk oluk kan boşaldı Arıburnu’m… Anafartalar alnımda çakan şimşek Suvla kulağımda çınlayan salâvat-ı şerifeEliyle içti şahadet şerbetini Gelibolu’m… Bağım bahçem gül oldu behey!..Kul bunalmayınca Hızır yetişmezÜmit kesilmezmiş çıkmayan candanNefesini tutmuş beklerken Anadolu’mDeliduman gürledi gök gözlü kumandan“Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!”Bu nasıl aşk Allah Allah O ne biçim hücum öyleSüngü dipçik göğüs göğüseAğzım açık lal oldu behey!..Şahlandı yiğitlerim kelle koltukDevrin destanını yazdılar bilekleriyle… Ahalim ihtiyar genç ve çocukKadını erkeğiyle tek bir yumruk Namerdin oyununu bozdular yürekleriyle… Yörem Türk`e il oldu behey!..Gelin endamıyla süzüldü göklereBaşımın üstünde nazlı hilâlHer şehir ÇanakkaleHer Türk Mustafa KemalÖlmedi ruhum, ölmeyecek deÖmrüm baki yıl oldu behey!..ALİ YAŞARGÖKKUBBE DERGİSİMART 2008 YAYISI 17. SAYFA.....................--------------.......................ŞU BOĞAZ HARBİ NEDİRMUSTAFA TETİKGAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARASI İLİŞKİLER ÖĞRENCİSİ Tarih kimine göre sadece çocuklara anlatılacak efsanelerle dolu bir masaldır, kimine göre yarını kurmak isteyenlerin çalışma odası. Ernest Toller tarihi kazananların propagandası olarak görür. Genel olarak baktığımız zaman bu görüş geçerlidir diyebiliriz. Bir zümrede iktidarı elinde bulunduran tarihi kendini övmek üzere yazacak ve anlatacaktır. Bir Afrika atasözü de şöyle diyor: “ Aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar av hikayeleri her zaman avcıları övecektir.” Nerede olursa olsun bütün tarihsel olayları herkes kendi perspektifiyle değerlendirecektir. Fikir dünyamıza göre çok çeşitli sıfatlar kazanan olaylardan biri de Çanakkale Savaşlarıdır.
Takvimlerin yıl hanesi 1915'i göstermektedir. Büyük Osmanlı Devleti Almanya safında Birinci Cihan Harbine iştirak etmiştir. Bu, savaşın daha geniş bir araziye yayılacağı, savaş sonunda kazanan kim olursa olsun dünya haritasında köklü değişiklikler olacağı anlamına gelmektedir. Müttefiklerin Çanakkale Boğazına müdahaleleri daha 1914 yazında bahis konusu olmuş fakat Osmanlının henüz savaşta tarafsız konumda olması bu meseleyi gündemden düşürmüştü. Fakat Osmanlının savaşa iştirakiyle bu konu yeniden gündeme alınmıştır. Özellikle İngiltere Bahriye Bakanı Winston Churchill'in ısrarı ile müttefikler, Çanakkale Boğazından geçerek İstanbul'u kontrolleri altına almaya karar vermişlerdir. Bu planın amacı payitahtını ele geçirerek Osmanlıyı daha savaşın başında ekarte ederek Osmanlı coğrafyasına yayılmış olan cepheleri tasfiye etmek, Rus Çarlığına lojistik sağlamak ve daha savaşa katılmamış balkan devletlerine göz dağı vermektir. Çok mantıklı ve karlı bir iş olarak görünen bu plana göre Çanakkale Boğazı donanma ile aşılacaktı. Ama Fransız ve İngiliz donanmasının boğazı toplarla dövdükten sonra rahat bir şekilde Marmara'ya geçme ümidi 7 müttefik gemisiyle beraber 18 Mart günü sulara gömülüyordu. Çanakkale'nin karadan bir çıkartma olmadan aşılamayacağının anlaşılmasıyla müttefikler kendileri dışında cihanın yedi ikliminden topladıkları Rum, Yahudi gönüllüler, Anzaklar, Sihler, Gurkalar, Sudanlılar, Hintler, Faslılar ve Senegallilerle beraber Osmanlının karşısına dikilmişti. Fakat Osmanlı ordusu öyle bir mukavemet göstermişti ki bütün akvam-ı beşerden oluşan müttefik orduları 2.5 ayda sadece 3 kilometre ilerleyebilmişti. Müttefikler çok büyük kayıplar verdikleri halde karadan da isteklerine muvaffak olamayınca çekilmek zorunda kaldılar. İşte düvel-i muazzamanın bu müthiş mağlubiyeti tarihe “Çanakkale Geçilmez” sloganıyla işlendi.
Şimdi aradan bir asra yaklaşık bir zaman geçtikten sonra arkaya dönüp baktığımızda; toplumun her kesimi Çanakkale Muharebelerini öncelikli aitlik hissettiği zümreler açısından değerlendirmektedir. Bugün kendini özgürlük savaşçısı, anti-emperyalist, anti-kapitalist gibi sıfatlarla tanımlayan insanların ekseriyatı Çanakkale'yi salt emperyalizme bir başkaldırı, halkın siyasal hürriyet kavgası olarak , kendini milliyetçi, Türkçü olarak adlandıran kesimin önemli bir bölümü Çanakkale'yi sadece Türk olmanın getirdiği meziyetlerin bir sonucu olarak, kendini Siyasal İslamcı olarak görenlerin geneli de Çanakkale'yi yalnız Hıristiyan – Müslüman mücadelesi olarak görmektedir. Birde bunlara son zamanlarda “hoşgörücü”lerimizin halkların kardeşliği algılaması eklendi. Görüldüğü gibi ortada paylaşılamayan bir Çanakkale vardır. Bize kalırsa Çanakkale'yi herhangi fikir sisteminin tarihsel bayrağı yapmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Çünkü Çanakkale içinde çok derin ve çeşitli manalar ihtiva etmektedir. Yani şimdi en basitinden burada saydıklarımızın hepsini içeren: “ Çanakkale Türk milletinin nezdinde Müslüman Anadolu halklarının İslamiyet şemsiyesi altında kazandığı anti-emperyalist bir zaferdir. “ cümlesini kursak bile belki de Çanakkale'nin başka manalarını dışarıda bırakmış oluruz. Çanakkale Muharebeleri başka örneği olmayan kendine has bir zaferdir. Ve Çanakkale'yi diğerlerinden farklı kılanda dost-düşman herkesin bu zaferi hayranlıkla takdir etmesidir. Müttefiklerin Çanakkale'yi zorlamasında en büyük pay sahibi olan Winston Churchill bile: “ Türkler öyle bir savunmaya girişmişlerdi ki , canlarını veriyorlar, ama vatan topraklarından bir karış bile vermiyorlar. “ demek durumunda kalmıştır.
Bazı olaylar toplum hafızasında önemli yer işgal ederler. Ve bu olayların sonuçları değil içerdikleri anlamdır onları önemli kılan. İşte bu yüzden Çanakkale sadece kazanılmış bir savaşın değil bir hissin bir ruhun adı olmuştur. İnsan azminin ve serdengeçtiliğin en büyük örneklerinin verildiği Çanakkale'de ki ruhu Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal işte şu sözlerle anlatmaya çalışmıştır: “ Biz kişilerin kahramanlık sahneleriyle ilgilenmiyoruz. Yalnız size Bombasırtı hadisesini anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasındaki mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler hiç biri kurtulamamacasına kamilen düşüyor. İkinciler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar gıpta şayan bir soğukkanlılık ve tevekkül biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya öleceğini biliyor, hiç ufak bir korku ve endişe bile göstermiyor, sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, Cennet'e girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kudretini gösteren hayrete değer ve tebrike yaraşır bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazanan bu yüksek ruhtur. “ Bu ruhu bize emanet edenlerin ruhları şad olsun!...
GÖKKUBBE DERGİSİ MART 2008 SAYISI
16. SAYFA
En son Alp_EreN** tarafından Çarş. 18 Mart 2009 - 12:38 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
|
SançaR_03 Eke Kurt
Mesaj Sayısı : 397 Doğum Tarihi : 11/09/94 Yaş : 30 Nerden : Memleket:Afyon-EMİRDAĞ İkamet:Eskişehir İş-Meslek : Talebe (: İsim : Eren Enver Kayıt tarihi : 06/02/09
| Konu: Geri: Adım ÇANAKKALE, Soyadım GEÇİLMEZ Çarş. 18 Mart 2009 - 12:36 | |
|
ECDADIMIZIN HAKKINI NASIL ÖDERİZ.
FATMA ANA .. SENİN HAKKINI NASIL ÖDERİZ..
YER ÇANAKKALE.... SAVAŞ BÜTÜN HZIYLA SÜRÜYOR.. KİMSE DÖNMEYE GELMEMİŞ, ÖLMEYE GELMİŞLER. EY ECDAT UYAN KALK DA BİR TORUNLARINA BAK.. """TÜRKLER İNSAN DEĞİL DİYEREK ZEHİRLİ GAZ ONAYINI İNGİLİZ MECLİSİNDEN ÇIKARIP DA ZEHİRLİ GAZ İLE TÜRKLERİ İMHA ETMEK İSTEYEN `"""ÇORÇİL`İN"""" ADINI LAKAP OLARAK KULLANAN NASIL SENİN TORUNUN OLUR? SANAL DÜNYAYA BİR BAKINIZ ORADA KULLANILAN TAKMA İSİMLERİN KAÇ TANESİ TÜRK ADI.. EVET ORASI DA BİR DÜNYA DEĞİL Mİ? ORADA İNSANLAR YOK MU? VAR ELBET VAR AMA.. ECDADINI UNUTMUŞ.. BİR TORUNLAR SÜRÜSÜ VAR.. ECDADIM.. BU MİLLET SANA LAYIK OLMADIKÇA. BU MİLLETİN ÜZERİNDE ŞEHİT KANI VAR. TOPRAĞINDA ŞEHİT KANI VAR.. SANA LAYIK OLMADIKÇA AYAĞA KALKAMAZ.. BUNUN İÇİN TOPYEKÜN GELİN ADI TÜRKÇE OLMAYAN KİM OLURSA OLSUN TÜRK OLUP DA ADINI TÜRKÇE YAZMAYAN İŞYERİNİ TÜRK ADI YAZMAYANLARI ECDADIMIZA HÜRMETİMİZ VARSA TECRİT EDELİM..
Çanakkale`nin Eceabat İlçesi`ne bağlı büyük Anafarta Köyü`nde yaşamını sürdüren 97 yaşındaki canlı tarih Fatma Hızal, savaş sırasında ve sonrasında yaşadığı olayları anlatırken gözyaşlarına engel olamadı.
ECEAABAT’A GİDENLERİMİZ O TOPRAKLAR ŞEHİT KANI FIŞKIRIYOR.. BUGÜN MÜSLÜMÜNANLIK BENİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL DİYEN BAZI ZÜMRELER TÜREMİŞLER. SİZİN ECDADINIZ BİN YILDIR TÜRK İSLAMA HİZMET EDİYOR. ET VE KEMİK GİBİ OLMUŞLAR DA.. ŞİMDİ SİZ ECDADINIZA HÜRMET EDİYORSUNUZ .. HAYIR HÜRMET ETMİYORSUNUZ.. HAKARET EDİYORSUNUZ..
Çanakkale`nin Eceabat İlçesi`ne bağlı Büyük Anafarta Köyü`nde doğan 97 yaşındaki Fatma Hızal, savaş sırasında köylerinin de bölgeye yakın olması sebebiyle büyük sıkıntılar çektiklerini ifade ederek, "Savaşın sonlarına doğru olan bölümü hatırlayabiliyorum. Bir gün `****** köyünüze gelecek` dediler. Bütün köylüler onu karşılamak için hazırlıklara başladı. Ben de o sıralarda ilkokula gidiyordum. Öğretmenimiz de şiir okumak için beni görevlendirmişti. Birden karşıdan atıyla birlikte köyümüze giriş yaptı. Başında kalpak vardı. Bütün köylüler onu alkışlarla karşıladı. Ben de o sırada öğretmenimizin bana verdiği şiiri ezbere ******`e okudum. Şiiri büyük bir dikkatle dinleyen ****** daha sonra muhtarlarla birlikte köy muhtarlığına gitti. Kendisine köyde birkaç hayvan kesilerek ikram verildi. ******’ün karşısında şiir okurken çok heyecanlanmıştım" dedi.
ATATÜRK VE ONUN ARKADAŞLARI VE KOMUTANLAR VE ASKERLER VE YAŞLI KADIN ERKEK ÇOCUK HERKES VATANI KURTARMAK İÇİN CANLARINI VERMEDİLER Mİ..? CANLARINI ORTAYA KOYMADILAR MI?? O HALDE.. ECDADA HÜRMET ETMEZ İSEK NASIL AYAĞA KALKARIZ.. BİZİM ÜLKEDEKİ KADAR EKMEĞİNİ YİYEREK ÜLKESİNE İHANET EDEN İŞBİRLİKÇİ HAİN GAFLET İHANET İÇİNDE OLAN BAŞKA BİR ÜLKE VAR MI ACABA.?. 7 yaşındayken 90 yıl önce ******`e okuduğu şiiri aynı heyecanla bir kez daha okuyan Fatma Hızal, zaman zaman heyecanlı anlar da yaşadı. Şiirini okuduktan sonra memlekete gençlerin sahip çıkmasını da isteyen Fatma Hızal, vatanın bölünmez bütünlüğü için herkesin elinden geleni yapmasını istedi.
FATMA NİNE SENİ MİNNETLE ANIYORUZ.. ECDADA RAHMET DİLİYORUZ..
Savaşın gerçek yüzünü çok iyi bildiğini anlatan Hızal, "Savaş sırasında bizlerden köyümüzü terk etmemiz istendi. Biz de fakir halimizle evlerimizi bırakıp üzerlerimize birkaç eşya aldıktan sonra burada bulunan bazı araçların arkasına binip Gelibolu İlçesi`ne ait köylere gittik. Orada bir süre yaşadık. Fakir olmamız nedeniyle ekmek alacak paramız yoktu. Mahallede bulunanlar ise bana `Sen burada bulunan mahalleliyi davul çalarak sahura kaldır. Bizler de sana biraz harçlık veririz` dedi. Ben de bu şekilde davul çaldım. O paralarla ekmek alıp karnımızı doyurduk" dedi. Bu sözleri anlatırken gözyaşlarına engel olamayan Fatma Hızal, "Savaşın ne demek olduğunu burada çok iyi anlayabilirsiniz" dedi.
"Birlikte oynadığımız Rum Kızları bizleri Keseceklerini söylüyorlardı"
Aynı köyde oyun oynadıkları Rum kızlarının savaş sırasında "Siz Türkler`i kıtır kıtır keseceğiz" dediklerini de belirten Fatma Hızal, "Rum kızlarıyla çok iyi arkadaştık. Savaşla birlikte onların bize karşı davranışları da değişti. Bir gün yakın arkadaşım olan bir Rum çocuk `Sizi kıtır kıtır keseceğiz` dedi. Ben de ona `Biz sizi keseceğiz` dedim. Sabah bir kalktık. Köyde bir tek Rum kalmamış. Herkes köyü terk etmiş. Hepsi kaçmışlar. O günden sonra da Rumlar`dan kimse burada kalmadı. Savaş çok kütü bir şey" dedi.
Büyük Anafarta Köyü`nde tek göz odalı evinde yaşamını sürdüren 97 yaşındaki Fatma Hızal, dinç dimağı ile zaman zaman kendisini ziyaret edenlere savaş sırasında yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor.
BUYRUN BUYRUN OKUYUN .. ŞİMDİ NE DİYORSUNUZ EFENDİM. TEPKİMİZDE HAKSIZ MIYIZ..? KAN VAR.. AH VAR.. EĞER LAYIK OLMAZSAK AH VAR..
LAYIK OLALIM ECDADIMIZA Kİ; AYAĞA KALKALIM.. İHANET İÇİNDE OLDUKLARINI BİLDİĞİM KİMSELERİN YAYIN KURULUŞLARININ KİTABINI GAZETESİNİ TV SİNİ İZLEMEMEYİ GÖZLEMEMEYİ OKUMAMAYI KENDİMİZE DÜSTÜR EDELİM Mİ?
BELKİ BU YAKLAŞIM ONLARI HİZAYA GETİRİR NE DERSİNİZ..
ALLAH C.C YAR VE YARDIMICINIZ OLSUN. .... KADİR DURAK (LEBİDERYA)'IN ""HİLALİN GÖLGESİNDE ESRARENGİZ OLAYLAR"" ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR....[/size]
| |
|