EŞŞEĞİN GÖLGESİ (Anlatılan şeyin kıymeti)
Atina da önemli bir tartışma yapılırken kürsüye Demostenes çıkar; ancak dinleyiciler sürekli kendi aralarında konuşmakta, Filozofu dinlememektedirler.
Demostenes, “Bir hikâye anlatıp ineceğim” der ve anlatmaya başlar…
“Uzun zaman önceydi. Bir delikanlı Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralamıştı.
Eşeğini kiraya veren adamın da Megara’da bir işi vardı, beraber yola düştüler.
Konuşa, konuşa giderlerken öğle sıcağı bastırdı; biraz dinlenmek ve öğle yemeği yemek için bir subaşına çöktüler.
Ama ortalıkta hiç gölgelik yoktu ve eşeğin sahibi yemeğini alıp eşeğin gölgesine sığındı.
Eşeği kiralayan genç buna içerledi; “Sen çekil gölgede ben oturacağım,” dedi…
Beri ki itiraz etti; “Ben oturacağım çünkü eşek benim.”
Delikanlı, “Ama ben eşeği kiraladım” deyince eşeğin sahibinde “Ben sana eşeği kiraya verdim gölgesini değil” Cevabını aldı ve aralarında kavga çıktı.”
Hikâyenin tam burasında Demostenes kürsüden iner ve yürümeye başlar.
Dinleyiciler, “Sonunda ne oldu? Sonunu anlat” diye bağrışmaya başlayınca, Demostenes, kürsüye döner:
“Sizin için çok önemli bir konuda bir şeyler anlatmaya çalıştım, dinlemediniz. Şimdi ise eşeğin gölgesini merak ediyorsunuz. Ne fikrimi söyleyeceğim. Ne de eşeğin gölgesine ne olduğunu…”
Tekrar kürsüden iner ve yürür gider…
Yukarda anlatılan hikâyenin bizim insanımızın tasavvurunda ifadelendirilişi de şöyledir;
“Ezan da kulağı olmayanın Namazda gözü olmaz.”
Fransız romancı Andre Maurois, büyük eylem adamlarının davranışlarını istatikçiden çok şaire yakın bulur: “istatikçi dünyayı parçalayarak öldürür. Şair bir dünya kurgular ve o kurgudan gerçeklik okutur. Büyük hareket adamı, ayaklı kütüphane dediğimiz ansiklopedistlerden ziyade şairlere yakın olmalıdır.”
Bir yapıyı yönetmek bir eylemdir ve her büyük eylem gibi uzun süre sadece istatistikle yönetilmesi mümkün değildir.
Sürekli bir takım verilerle, dosyalarla, raporlarla, istihbaratı bilgilerle meşgul olarak yapı çözümlemesi yapmak arızi bir haldir.
Tabi bu durum işin ayrıntısını öğretebilir ama beraberinde de herkese şüpheyle yaklaşan paranoyak bir hal de çıkarır…
Bir şair olarak, “Demedi demeyin” diye yazdım bunları.
Malum, varlığınıza hep artılardan anlam yükleyerek değer atfediyorsunuz da…
Var oluşun ızdırabını duyan herkes, ruhunda endişelerin gölgelerini taşır.
“Burukluk” diyor Cioran.
Var olmanın burukluğu…
İktisadi kuramlarla, Modern politika üreten etkin ve yetkin beyler, bu metotla ortaya konan politika aidiyet ihtiyacımıza cevap vermiyor.
Konu: EŞEĞİN GÖLGESİ 
Salı 21 Nis. 2009 - 13:15