KOŞMAK HER TURANCININ İNADINA BAŞKALDIRI SOLUGUDUR!
“Hava bile ideolojilerden geç değişir oldu.”
Demdeyiz yiğidim, derin nefeslen…
Haldeyiz yiğidim seferler kuşan…
İnadı murat bil, aldırma yorulanlara, tökezleyenlere…
Parola isyandır!
İsyanımız soluksuz koşu…
Onlar, bakışında yakala hayalini…
Bil ki hayaller gerçeğin doğum sancısıdır.
Beyinden, yürekten, bilekten sancılan…
Çatık kaşından. burma bıyığından, asil bir asaletle resmet, dünkü bu günde, bir başka dünyanın hala mümkünlüğünü…
Soy ver, boy ver, buyruk ver…
Ses ver ki, ses, yaralı kurtlarda,” vuslat hasreti” merhem olsun yaraya…
Yiğit düştüğü yerden kalkar…
Bismillah’la silkin, doğrul…
”Bas titresin yerin bağrı”…
Yaranı köklerinden gögert…
Yeminini közünden…
Adları soluğumuzda kayıtlı, savaşçıların ektiği tohumdan, ateşten, yangın alevler körükle…
Her adımın, bir mayın patlatsın…
Bil ve inat etki, her düş bir gerçek hakikatler…
O yaralı kurt, gürlese, çıkıp gelse,
her yan Turan olur…
Yarasından uçurum açılmış kurt gelse…
Zemheriler bahar olur…
Kardelen gülümsemesi tebessümde, soluğumuz inadı murat bilen, çekip giden olur…
Olursa demir tavında dövülüp, ötüken yürekli,
çelik bağırlı isyan olur…
Mor dağın ardında, kaynayan lav akıntısı olur…
Ve her bakış…
Ve her haykırış…
Ve her başlangıç ve her sonuç…
Turancının inadında, rükû olur, secde olur…
İsyancıya parola sorulmaz…
Parola Turandır!
Bütün bilgilerimizi unutsaydık eğer;
Ben yine bilirdim “Turan”adlı bir yârin varlığını…
Hem de çok iyi bilirdim…
Değimli ki, bilmek somurtma hakkımız adına,
hasarlı tövbelerden azade kalmaktır…
Gerçekten hayale koştum ve kendimi intihar ettim...
Apoletlerinize, hangi taklacı kuşlar tüner bilmem artık…
Ben hala koşuyorum ve koşacağım sarkık bıyıklarımın namusu adına…
Köklerimize döndüğümüzde anlam kazanırız.
Dalları takip ettiğimizde hakikati kaybederiz…
Hakikat bizim Turan Ülkümüzdür, hormonlu ve çakma duruşluların, dallarında idealimizi ne diye hesap, kitap mevzusuna kurban edelim?
Öyle ya,”Dava Adamları” çocuksu kalplerini kaybetmemiş olanlardır…
ALİŞAN SATILMIŞ