A Dağlar!...
Öperken alnından füsunlu bir yaz,
Akıyor dönüşden seller, a dağlar!...
Yeşil, zümrüt gözlü yamaçlarında
Açılır laleler, güller a dağlar!...
Tarihte namının tükenmez şanı
Kervanlar koynunun güzel mercanı
Sinende keserler eller kurbanı
Geçirirken ağır iller, a dağlar!..
Toprağın cevahir taşların elmas;
Çamlıklar giyinmiş ipekten libas;
Bazen bilmem niçin saklıyorsun yas,
"Kuzgun"dan eserken yeller, a dağlar!...
Çekilmiş kalbine eskiden bin dağ,
Titriyor aşkını anan her dudak,
Yayılır şikeste sesleri dağ-dağ,
Ne söyler bu garip diller, a dağlar?...
Zirvende oynaşan rüzgârlar acı,
Yıllardır görünmez başının tacı,
Anlat ki derdinin nedir ilâcı,
Nedir bu dumandan tüller, a dağlar?
Boynunda kızıldan rengin bir deste,
Lâleler dağılmış yolların üste,
Gel sen bu ülkeden bin kurban iste,
Senden esirgemez, yollar, a dağlar"...
Elmas Yıldırım (Azerbaycan)