ÂŞIĞINI UNUTMA
Tutturmuşuz bir Ozan havası, her yerde bunu tartışıyoruz. Ozan ne demiş, kime demiş, ne demek istemiş vs. Adeta bölünmüşüz; Ozancılar-Genel Merkezciler diye. Kaç yıldır Ozan Arif’i tartışır olmuşuz.
“Ozan” diyen diller “Âşık” demeyi unutmaya başlamış artık. Neden acaba? Sefai Hocamız hakkında bir konu açtık mı pek ses çıkmıyor. İyidir, hoştur başka? Başka ses yok. Ama Ozan denildi mi herkes kutuplaşıyor. Ozan şöyle doğru, böyle doğru; Ozan’ın şu sözü yanlış, bu sözü yanlış. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimi zaman Ozan “hatasız bir kul” oluveriyor, kimi zaman ise “günah keçisi”.
İnsanoğlu neden elindeki cevherlerin kıymetini bilmez? Bizim Âşık Sefai gibi bir üstadımız var, farkında değiliz. “Ozan ne derse doğru der” diyenler Sefai Hoca’ya gelince neden “O da iyidir ya” deyip geçiştiriyorlar? Dikkat çekmek için illa ki sadakatten taviz vermek mi gerekir? Ozan Arif denildi mi “Asrımızın Dede Korkut’u” diyebilen gönüller, Âşık Sefai denildi mi niye “Çağımızın Yunus Emre’si” diyemiyorlar?
Sefai Hoca’nın böyle bir ünvanı var mı bilmiyorum; daha önce kimseden duymadım ama bence Sefai Hoca çağımızın Yunus Emre’sidir. Onun şiirlerinde aşk vardır, tasavvuf vardır. O gerçek bir Hakk aşığıdır. Şiirlerini mısra mısra iyi kavramak gerekir. Her mısrası ilk anlamının dışında derin anlamlar taşır. Ozanlık ve Âşıklığın farkı da burada olsa gerek. Ozan direk söyler, Âşık derin söyler.
Bilmiyoruz Yunus Emremiz’in kıymetini bilmiyoruz. O ki hiçbir zaman davasına, partisine, ocağına, liderine karşı olmamış. “Sabret hele” demiş her zaman ve sabretmiş. Maddenin ötesinde mana âlemlerinde gezmiş. Herkes bilmez ki o çile âşığının para almadan çıktığı konserler olmuştur. Âşık işte… Maddiyatla işi olmuyor böyle insanların. Boşuna demiyor “Verseler de dünya malı istemem, seni ister deli gönül hep seni” diye.
Böyle yazdım diye zannetmeyin ki Ozan Arif ile Âşık Sefai’yi kıyaslıyorum. Haddim değil bu benim. Hem nasıl kıyas yapalım ki; Ozan Arif ölmüştür. Bana derlerdi hep “Ozan Arif öldü” diye. Ben de karşı çıkardım, “ölmedi yaşıyor” derdim. Hep yaşıyor olduğunu görmek isterdim. Geçenlerde anladım öldüğünü; Arif Şirin diye biri öldürmüş onu. Allah rahmet eylesin kalbimize gömdük biz Ozanı. O artık orada yaşayacak. Onun ölümüne herkes üzüldü, kimse bizi seviniyor sanmasın. Herkesten çok biz üzüldük. Çünkü biz onun “Ölmez Bu Hareket Ölmez Bu Dava”sıyla yüreklerimize nakış nakış işledik davamızın ölümsüzlüğünü.
Bir Ozan lafıdır tutturmuşuz, Âşığımız Sefai’yi unutmuşuz. Ben diyorum ki Âşığımızı unutmayalım, unutturmayalım.
Arslan KURTALP - 05.06.2006