Bütün Bunları Bir Deliye Anlattım
Soy adlarıyla zamana kaydedilen
Sesime esmer yalnızlıklar düşerken
Çılgın melodiler eşliğinde bir cümbüşü andırır
Şimdi yaşadığımız şehirler...
İlk kez girdiğimiz sokak...Ölüm sessizliği
Yabansı türküler söyler
Hatıralarımız kadar yaşlanmış
Biz kavilleşmiş güvercinlere mi bırakmıştık
Gözlerimizle konuşmayı...
Onlardan gayrı anlayan yok gibidir dilimizden
Oysa...Sen!Ben!Biz!O...
Böyle akitleşmemiştik...Dönersek eğer
Kavgadan tehirli günleri hep birlikte yaşayacaktık
Muradı görülmemiş olsa da dünlerin!
Hangi gölgelenmiş surat yazdı?
Ya da kim ne adına söyledi?
'Siz' yıldızname...Falına...
Gecenin en zifiri
Karanlık yerinde asılı kaldınız diye
Döndük işte döndük..Neden inanmıyorsunuz!
Yüzlerimiz mi benzemiyor dünkü bize
Lal masalları bir başka resmettiyse hüznümüzü
Fotoğraflarımızda sızmıyor değil ya
'Asılmış arkadaşlarımızın' -Nerdesin dostum- diyen
Tek kare çerçevelerin içine...
Gidişimiz...Dönüşümüz bir ayrıntının
...Ayrılığında göç serüveni...
Sürgünler yazdı ara kesiti yitik tarihe
Çocuklar büyümemişti o zamanlar
Bahçemizdeki ağaçlar kurumamıştı henüz
Kiremit damlı evlere hala kuşlar konardı
Her bahar salkım saçak uzayıp giderdi sarmaşıklar
Dalından kopmuş solgun yapraklar...Ölüm düşü...
Kayıp günleri çağırmazdı
İmzasına bile sahip çıkmaya vakit bulamayan
Düş gölgesi mevsimler gibi..
Bütün bunları bir deliye anlattım
''Ya öyle mi?'' dedi..Biz böyle mi akitleşmiştik
Dönersek emanete bırakılmış gençlik aşklarımızla
Giderken son sözümüzü söylemeye fırsat bulamadığımız
Çokça yakışır acıların gün dönümü vakitlerinde
Bakışlarla konuşmayı....
Alişan Satılmış