Yedi yıldır büyük halk desteği ve meclisteki çoğunluğu ile, AB-D- İsrail ve yerli basın ve sermayenin desteği ile işbaşında bulunan bu günkü hükümet döneminde Türkiye tarihinin önemli dönemlerinden geçmekte olan bir tasviye çalışması yapılmaktadır. Milli mücadele ile kazanılıp Lozanda uluslar arası antlaşmalarla belirlenen çizgiler, sınırlar ve kurallar top yekün bir değişim sürecinden geçirilmekte olup bütün bunların içerisinde de Türk milletinin menfaatlerine yönelitk tek bir icraat görülmemiştir.
"Çözümsüzlük çözüm değildir" söylemleri "açılım" politikaları" ile yeni bir çağ açma heyecanı içerisindeki "Davos fatihi" ve ABD nin kucağındaki evangelist bozuntusu ajanın diktatörlüğünde ekonomiden, siyasete, güvenlikten, atamaya, kadar artık her şey dışarıdan gelen talimatlarla(emirlerle) yapılmaktadır. Bakanların atanmasında bile artık dışarıdan gelen talimaklara uyulmaktadır.
Davos fatihine bu süreçte önemli tavsiyelerde bulunmak isterim.
Toprak satışlarında "toprağı alıp götüreceklermi?" diyen anlayışa benimde çok ciddi önerilerim olacaktır. Kabine üyelerini aslından doğrudan israilden, abd den ab den v.s ataya bilir ve hatta ermenistandan, mossad, cıa dan ataya bilir böylelikle hem dış dünya ile dostluk, barış ve ikili ilişkiler düzelmiş olur hemde bu tasfiye işlemi biran gerçekleşmiş olur d.
Türkiye cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin "Faşizan" olduğu yönünde beyanda bulunan bu günkü hükümetin Türk varlığı ve milli devletiyle bir hesaplaşma içerisinde olduğu ayen beyan ortada görünmektedir.
B ülkenin toprak varlığından huzursuz ve rahatsız olan ve bütün sıkıntıların nedeni olarak gören "Davos fatihi" ve o zihniyet ermenilerin yanında toprakları yahudi ve rumlarada peş keş çekmenin kapılarını aralamaya çalışmaktadır.
"Alt- üst" kimlik tartışmaları ile başlayan süreçte 36 etnik kimlik varlığından sürekli bahsedip gündeme getiren "Davos fatihi" Türk yerine "Türkiyelilik" önerileri ve dağlardaki "Ne mutlu Türküm Diyene" sözlerinin terör ve huzursuzluk sebebi olduğuna kadar işi ileri götürüp, Türklüğü yok etme projesine hizmete devam etmektedir.
Bop eş başkanı sıfatıyla ortadoğuda "Ilımlı İslam" planı dahilinde sınırların yeniden çizilmesi ve islamın terbiye edilmesi ve Kuranın çağa uyarılması yani değiştirilmesine kadar gidecek bir sürecin sürükleyici ve uygulayıcı rolünü başarıyla yerine getirmektedir.
Ülkücü hareket içerisine ve hatta ocaklara kadar sızan, ülkücü söylem ve isimlerele aramıza kadar giren sayısız "cemaatcı" ajan bu ihanet politikalarının eleştirilmesinden çok ciddi derecede rahasızlık duyup onuyu saptırmak ve dahada ileri gidip çirkeflik dahi yapabilmektedirler.
Ülkücü hareket içerisine sızmış bulunan bu "cemaatcı ajanlar" Türk milliyetçilerinin milli şuurmilli direncini ve milli bilincini yok etmek için gayeten sinsice hareket etmektedirler. Ülkücülerin dikkatini ülkenin içinden bulunduğu vahim hadiselerden farklı yönlere çekmenin kaygı ve telaşındalar.
Beyinleri törpülenerek kelepçelenmiş bu inanç taciri ajanların aramızdan temizlenmesi her şeyden velle bir milli vaziferdir.
Türk devleti ve milliti adına bu bir milli görevdir.