Toplum cinnet geçiriyor.
Bir anne kendi öz evladını hiç yüreği titremeden öldürtüyor.
Öbürü komşusunun çocuğunu sobada yakıyor. Bir diğeri sevgilisini parçalara ayırarak gitar kutusuna saklıyor.
Kimi elde edeceği maddi menfaat için 44 kişiyi katlediyor.
Kimden ne saldırı geleceğini bilemeden yaşayan bir topluluğa dönüştük.
Bu tip haberlerin sonuncusu Adana’da yaşandı. Bir dolmuş hattının satışından gelecek para için 8 kişi katledildi.
Yıllarca ülkemizi Küçük Amerika yapmak isteyenler ülkemizi zengin kılma noktasında bunu başaramadılarsa da işlenen suçlar bakımından neredeyse Amerika’yı geçer hale geldik.
Korkunç ve ürkütücü bir tablo var karşımızda.
Milli ve manevi değerleri tahrip edilen yozlaşmanın kucağına itilen Türk toplumu adeta bir suç makinesine döndü.
Başta aile değerleri tarumar edilen toplumda artan boşanma sayısı, alkol-uyuşturucu, kumar, kapkaç,hırsızlık ülkemizi bir suç cennetine dönüştürdü.
Toplum kendisini koruyan ve kollayan değerleri yitirdikçe daha da yaşanmaz hale büründü.
Manevi iklimden uzak tamamen dünyevileştirilmek istenen insanların önümüze koyduğu acı fatura bu.
Yetkililer Türk toplumunda ortaya çıkan yozlaşma ve suça yönelişte milli ve manevi değerlerin yeni kuşaklara aktarılmasında sıkıntı yaşanmasına dikkat çekerken bu konuda hassasiyet göstermesi gereken devlet yetkilileri başka şeylerle uğraşıyor.
Esas mayınlı alan içimizde. Toplumun arasına yerleştirilen mayınlar temizlenmeden sınırdaki mayınları temizlemeye kalkmak Türk Milletinin sürüklendiği girdabın farkında olmamak demek.
Bir an evvel başta aile yapımız ve değerlerimiz olmak üzere toplumda milli ve manevi değerler yeniden canlandırılmalı, televizyonlar kendilerine çeki düzen vermeli, toplumun geçirdiği cinnetin aşılmasında devlet ya da hükümet adım atmalıdır.
Yoksa gelecek günlerde daha çok kan ve gözyaşı bekliyor bizi…
Müjdat ÖZTÜRK