Dokuz gül fidanı, dokuz yiğit, dokuz can, dokuz Oğuz soylunun darağacındaki hikayesidir bu hikaye. Mustafa Pehlivanoğlu ile başlayan İdam Edilen Ülkücü Şehitler kervanı yoluna Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, C evdet Karakaş, Halil Esendağ ve Selçuk Duracık, İsmet Şahin, Ahmet Kerse ve Fikri Arıkan ile son bulmuştur.
Ülkücü şehitlerimiz gelince aklımıza bir yük yüklenir omuzlarımıza. Onlardan bizlere kadar gelen şanlı mücadele bayrağının yükü vardır omuzlarımızda. Bu ülkücü şehitlerden biriside 2 Mayıs 1982 günü Elazığ Cezaevinde idam edilen Cengiz Baktemur’dur.
Malatyanın Doğanşehir ilçesinden olan Cengiz Baktemur; On iki eylül öncesinin ülkemizde yaşanan genel olayların yaşandığı haleti ruhiyede safını belli etmiş Müslüman Türk Evladı olarak Ülkücü Hareketin saflarında yerini almıştır. Doğanşehir’de yaşanan olaylardan dolayı göz altına alınmıştır. On iki eylül iktidarı iş başına geçince “Asmayalımda Besleyelimmi” zihniyeti Elazığ Kapalı cezaevinde mahkum bulunan Ülkücülerede gözünü çevirmiştir. 4 Haziran 1981 tarihinde Cevdet Karakaş’ı idam edenler kana doymamış ve bu sefer Cengiz Baktemur’u da idam etme kararı almışlardır. Denge adına vatanın gencecik evlatlarını darağaçlarına çıkaranlar tarihler 2 Mayıs 1982 gününü gösterirken Cengiz Baktemur da karar kılmışlardır.
Tarihler 2 Mayıs gecesini gösterirken Elazığ Kapalı cezaevinde bir Ülkücünün şehadeti namzetmektedir. Cezaevlerinin gri duvarlarından içi kararmış vicdanı nasırlaşmış olanlar Cengiz’in isteğini duyunca bir an irkilirler. Sabah namazını eda etmek istemektedir. Allah (c.c.)’ın huzuruna çıkacağını bilen Cengiz Baktemur Allah (c.c.)’ın divanına durmak istemektedir.
Namazını eda edince son isteği sorulur. Bayrak ve Kuran der. Uğruna bedel ödediği, kellesini feda ettiği davada ayyıldızlı al bayrağını ve İman ettiği Kuran- Kerim’i ister son istek olarak. Öper ve başına koyar. Ardından vuslata yolculuk başlar. Darağacında bir Yusufiyeli vardır, bir Ülkü yıldızı vardır. Darağacında iki kez asılır Cengiz Baktemur. Yağlı ilmek bile dile gelmek ister. Darağacında iki kez asılır Cengiz Baktemur.
Onların emaneti olan kutsal dava omuzlarımızda yürüyeceğiz ilelebet...
Mısralar belirir beynimiz de bir an...
Cengiz Baktemur’un vefatından bir gün önce kaleme aldığı şiir;
ANA
Ana beni böyle attılar karanlığa
Hiçbir ışık görmedi şu gözlerim
Ana ne gün çıkarım aydınlığa
Ana duyulur mu acep sözlerim
Ana duyulur mu acep sözlerim
Ana bura karanlık insan görünmüyor
Jop izleri oluk oldu böğrüme
Ölsem diye yalvarsak da ölünmüyor
Nasıl geri kavuşurum dünüme
Ana beni asarlarsa sakın üzülme
Al eline Kuran-ı divanlara dur
Doğanşehir boylarında süzülme
Al eline imanı kafirlere savur
Ana gardaşlarım beni hep ansın
Dualarını kabrimde toprağa savursunlar
Ana sen canan değil cansın,
Allah yolunda beni urganda bulsunlar
Oğlunuz Cengiz Baktemur.
Çağatay HAKAN - 3 Mayıs 2009, Pazar