2.BÖLÜM
Yusuf Altay isimli kişi sizin yazınızda PKK itirafçısı olarak geçiyor kendisi itirafçı değildir ama PKK adına para toplamaktan sabıkalı bir kişidir. Olayları anlatırken tarafınızdan daha kolay anlaşılır olması amacıyla anlatımlarımızı kanıtlayan belgeleri numaralandırarak açıklamamızın arkasında yer alacaktır.
Bahsi geçen kişi yani Yusuf Altay kamuoyunda amele çetesi olarak bilinen ve İstanbul merkez olmak üzere Ege ve Akdeniz de faaliyet gösteren suç örgütünün liderliğinden Gıyabi tutuklama kararı ile aranırken İzmir Özel Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile (Belge 1) sadece bu suçtan değil çeşitli Adliyelerden başkaca suçlardan da gıyabi tutuklu olarak aranıyor. Muğla Ağır ceza Mahkemesi silahlı gasp suçu (Belge 2)
O bölge de rahat hareket edemediği için adres değişikliği yaparak İstanbul’a geliyor ve Atilla Eksel isimli işadamından benimde ismimi kullanmak suretiyle tekerrür kereler para alıyor. Bu mesele Av. Şirin Berk tarafından bana iletilince bu beyefendinin şikayetçi olmasını söylüyorum. Konudan haberdar olan kardeşim Atilla Peker tanımadığımız bu iş adamına bizim bu şahısla ilgimiz yok diye anlatmak amacıyla yanına gittiğinde Yusuf Altay isimli kişiyle orada karşılaşıyor. Kişi kardeşimi tanımadığı anlaşılmasın diye dışarıda görüşmeyi teklif ediyor ve kardeşimle dışarı çıkıyorlar. Kardeşime Atilla Eksel ile ilgili olarak bu şahıs verimli bir şahıs, ben bölüşmeyi severim diyor. Firari olarak arandığını sıkıntıları olduğunu anlatıyor, kardeşim Atilla Peker de sizin gibi insanlardan dolayı çok sıkıntı yaşadık bir daha ismimizi kullanmayın diyerek karşılıklı darp olayı yaşanıyor.
Hikayenin bütün başlaması ve gelişmesi bu noktadan sonradır. Yusuf Altay isimli şahıs avukatı Halil İbrahim Serbest vasıtası ile Organize Suçlar Şube görevlisi Başkomser Serdal Akça, Müdür yardımcısı Mesut Şahin ve Başkomser İbrahim Emre ile görüşüyor. Gıyabi tutuklu olan bir kişinin polislerce hakkında gerekli işlemi yapıp cezaevine yollamaları gerekirken kendisine dokunulmuyor ortak alınan kararla şahsımdan 5 milyon dolar para istiyorlar. Şahsımdan böyle bir talep olunca polis soruşturmalarına bakan Fatih Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunuyorum. Ben şikayetçi olduktan sonra olayın seyrini değiştirip beni göz altına alabilmek için suni suçlamalar yaratmaya çalıştıklarını tespit edince bu konu ile de ilgili Fatih Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulundum.Daha önceden de Olgun Aydın Peker’e yapılan işkence şikayetimizi geri almamız için baskı yaptıklarına dair de bir şikayetimiz mevcuttur.
Çeşitli raporlar alarak polis soruşturmalarına bakan Fatih Savcılığının ifade alma işlemini 3 -4 ay geciktirdiler. Bu mayanda İçişleri Bakanlığına da haklarında şikayette bulunduk. Yusuf Altay isimli şahıs yakalanınca daha önce belirttiğim 2 gıyabi tutuklamasının haricinde Atilla Eksel i gasp etmek suçundan Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesinden de tutuklaması çıktı (Belge 3) haricen Pendik Adliyesinden silahlı gasp suçundan başka bir tutuklaması daha çıktı (Belge 4)
Yine ismimi kullanmak suretiyle başka bir kişiyi gasp etmekten Bakırköy adliyesinde silahlı gasp suçundan bir tutuklaması daha çıktı (Belge 5)
Jandarma tarafından yakalanınca kendisine işkence yapıldığını ve gasp edildiğini söyleyerek Ümraniye Başsavcılığına şikayette bulunmuş ve bu konu ile ilgili ifadeye çağırılmam neticesinde hakkımda soruşturma yapıldı. Suçsuz bulunmam üzerine de takipsizlik kararı verildi. (Belge 6)
Hakkımda bir komplo tertip edildiğini öğrenince tüm il , ilçe ve belde Başsavcılıklarına takriben 450 – 500 savcılığa hakkımda Organize Şube yetkilileri tarafından komplo düzenlendiğini belirten fax çektim. (Belge 7)
Ayrıca tüm DGM savcılıklarına komploya uğrayacağımı anlatan mektuplar gönderdim (Belge
Bütün bu gelişmelerden sonra bu yetkililerin meslekten atılıp tutuklanacağını beklerken bu yetkililer tarafından göz altına alındım. Nöbetçi mahkeme tarafından sebest bırakıldım. Savcının itirazı üzerine üst mahkeme tarafından Cumhuriyet tarihinde ilk defa olmak üzere cumartesi günü hakimler evlerinden toplanarak hakkımda tutuklama kararı çıkartıldı.
Teslim olmak için adliyeye geldiğimde şikayetlerimi geri almam için adliyenin önünde saldırıya uğrayarak arabaya bindirilip getirildiğimi Tv lerden zaten bütün Türkiye seyretti. Savcılığın saldırıya uğramamdan dolayı yapmış olduğu tahkikat neticesinde 11 polise 3 ila 13 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Ben cezaevine girdikten sonra haklarında şikayetçi olduğum yetkililer polis soruşturmalarına bakan Fatih savcılığına ifadelerini vermişlerdi. O zamanlar aleyhime kamuoyunda yarattıkları havadan dolayı tutuklanmadılar ama olgun Aydın Peker’e aleyhimde ifade vermesi için işkence yaptıklarına dair 2 amir 4 memur yetkiliye işkence yapmaktan dava açıldı. (Belge 9)
Şuan yargılandığım dosyadaki suçları komplo düzenleyerek oluşturduklarından dolayı Fatih 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görevi kötüye kullanmaktan dolayı dava açıldı. (Belge 10)
Yusuf Altay isimli gıyabi tutuklaması bulunan kişi hakkında işlem yapıp cezaevine yollamamak bu kişi ile işbirliği yaparak şahsımdan menfaat temin etmeye çalıştıkları için Fatih 4. Asliye Ceza mahkemesinde görevi kötüye kullanmaktan dava açılmıştır (Belge 11)
Yusuf Altay isimli şahıs cezaevinde yatarken imam nikahlı eşinin abisini silahla yaralamaya azmettirmekten dolayı 13. özel ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmıştır (Belge 12)
Yine cezaevinde yatarken meydana çıkmamış 12 -13 tane ayrı suçlarının ortaya çıkmasıyla yeni bir suç örgütünün liderliğinde 11. Özel Ağır Ceza Mahkemesince ayrıca tutuklanmıştır. (Belge 13)
Benim daha önce bu suçtan takipsizlik kararım var nasıl bir daha tutukluyorsunuz dediğimde gizli tanık ifadesi var diyorlar. Gizli tanığın kim olduğunu tespit ettiğimde her şey daha da komik oldu. Gizli tanık olarak geçen Erol Ekenleroğlu denilen kişinin Bakırköy adliyesinde ki silahlı gasp suçundan yargılanan Yusuf Altay’ın suç ortağı ve gıyabi tutuklu olarak arandığını (Belge 14) bu yüzden dolayı dosyada gizli tanık olamayacağını çünkü menfaat birliktelikleri olduğunu ayrıca 11. Özel Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Yusuf Altay’ın örgütünde üye olarak göründüğünü , bir çok suça karıştığından ötürü burada tutuklu yargılandığını (Belge 15) belirtik.
Daha sonra bizim dosyamızda gizli tanık olarak geçen bu şahsın Bakırköy adliyesinde tutuklu olduğunu dosyaya koyduğu savunmasında Yusuf Altay’ın benim ismimi kullanmak, pkk’lı olduğunu söyleyerek insanları gasp ettiğini kendisinin suçsuz olduğunu belirten ifadesini alarak yargılandığımız mahkemeye sunduk. (Belge 16)
Yeni delil var diye takipsizlik kararı iptal edilerek hakkımda dava açıldı yeni delilde bu kişinin gizli tanık beyanıydı.Kişi kendisini kurtarmak için doğruları anlatmak zorunda kalması bu olmasa bile 2 ayrı suçtan Yusuf Altay’ın suç ortağı olması bizim dosyamızda gizli tanık olamayacağının kanuni gerekçesidir.
Tüm kalbimle inanıyorum ki, bu anlatmış olduğum sebeplerden ötürü beraat edeceğim. Siz belgelerinizi yollayın dediğiniz için bunları size gönderiyorum. Belgeler elinize ulaştıktan sonra sakın bize bütün günümü bunları okumayla geçirdim diye sitemde bulunmayın. Açıklamamın sonunu çok korkunç bir trajik tespitle tamamlamak istiyorum.
Görev yaptığı tüm vilayetlerde terör saldırılarına uğradığı halde şans eseri hayatta kalan Bilecik Valisi Ayhan Bey’in sırf beni tanıyan iş adamlarına silah ruhsatı verdiği için İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından görevden alınmıştır. Verilen ruhsatların hiçbiri kanunsuz yolla verilmediği gibi ruhsatları alan kişilerinde ruhsat almaya engel hiçbir halleri yoktur.
Terör örgütünün en büyük finansörü ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Behçet Cantürk’ün öldürüldüğünde üzerinden çıkan taşıma ruhsatındaki imzanın sahibi Abdülkadir Aksu’dur.
Lütfen araştırınız , Behçet Cantürk’ün taşıma ruhsatı Valilikçe değil bizzat Bakan onayı ile kendisi tarafından verilmiştir.
Sizi ve tüm sevdiklerinizi Yüce Allah’a emanet ediyorum.
Sedat PEKER