- Öyle mi abi, adalet mülkün temeli mi?
- Tabiî ki, şüphen mi var?
- Yok be abi, niye şüphem olsun.. Kim söylemiş bu sözü?
- Halife Ömer söylemiş, ****** söylemş…
- Başka söyleyen var mı?
- Ne yapacaksın oğlum, başka söyleyeni, yetmiyor mu?
- Abi yeter de… Acaba dedim… Başka söyleyenler de olmuş mu?
- Oğlum, ille de başka söyleyen olsun diyorsan, ben de söyleyebilirim hemen:
“Adaletin olmadığı yerde mülk çöker”
Başka söyleyen de var oldu şimdi. Ne oldu, büyüdün mü?
- Yok be abi, ne büyümesi, küçüldüm bile..
- Allah Allah… Niye ki? Oysa boyun aynı duruyor…
- Sen boyuma bakma abi, içime bak… Küçüldüm ki, ne küçülme..
- Oğlum sen bugün tersinden kalkmışsın anlaşılan… Niye küçüldün?
- Abi, madem ki adalet mülkün temeli, o zaman neden adaletsizlik yapılıyor? Maksat mülkü, çökertmek mi?
- Ne alakası var be oğlum?
- Ne alakası var mı be abi… Baksana şu Mehmet Usta’ya, söylenip duruyor. Adalet yokmuş, apartman yönetici si haksızlık yapmış… Apartman sakinlerinden ikişer bin liraya yakın para toplamışlar, güya apartmanın dışı yalıtım malzemesiyle kaplanıp boyanacakmış. Sonra da tapu değiştirilecekmiş, mülkiyet tapusu için yapıyorlarmış bunu güya… Derler ki, günahı diyenlerin boynuna, Kayserili anasını boyayıp babasına satarmış, o hesap… Apartmanın dışı böyle yapılınca tapucular tapuyu hemen değiştirecekler, mülkiyet tapusu vereceklermiş.
Apartman sakinleri başka bir şeyler daha yapacaklarmış, ama aklımda kalmadı. Benimki de akıl mı zaten derdine yanayım, sanki altı delik torba; içinde hiçbir şey kalmıyor…
- Neymiş Mehmet Usta’nın derdi peki?
- Bilir miyim abi… Mehmet Usta’ya bakarsan, bütün dış cepheyle birlikte, balkonlara da yalıtım ve boya yapılmalıymış. Oysa yalıtım ve boya sadece açık olanlara yapılıyor, cam ve panjurla kapatılmış olanlara yapılmıyormuş. Onun için söyleniyor Mehmet Usta; “Böyle adaletsizlik yapılırsa mülk göçer; vah başıma gelenler!” deyip duruyor…
- Mehmet Usta haklı be oğlum… Bu adaletsizlik sadece apartman yöneticisinde değil ki, millet olarak adalete önem vermez hale gelmişiz… Korkarım ki asıl büyük mülk, yani Türkiye çökecek böyle giderse…
- Abi be…Bir şey daha soracağım… Sorabilir miyim?
- Sor bakalım… Sormazsan çatlarsın zaten… Sor haydi…
- Abi İstanbul’a adalet sarayları yapılıyor, biliyorsun… ..
- Eee, ne olmuş adalet saraylarına.. Yapılan da var, tamamlanan da…
- Avrupa’nın en büyük adalet sarayı da İstanbul’da yapılıyormuş, değil mi?
- Evet… Ne olmuş?..
- İşte ben de onu soracaktım abi… Neden saray yapılıyor? Orada çalışanlar saraylarda yaşasın diye mi? Adaletin sarayı mı olur be abi?
- Neden olmasın be oğlum? Adamlar yasa yapıyorlar, Türk töresine, yani dinimize, gelenek- göreneklerimize uymuyor. O zaman ne olacak? Millet kendi adaletini kendi uyguluyor. Birbirini vurandan öldürenden geçilmiyor. Adaleti devlet uygulamazsa, ne olur?
- Ne olur abi?...
- Ne olacak oğlum, ortalık Teksas’ın eski haline döner… Herkes kendi adaletini uygulamağa kalkar… O zaman yandı gülüm keten helva….
- Abi haklısın… Haklısın da, o zaman bu adalet Sarayları…
- Söyletme oğlum insanı; ne olmuş adalet saraylarına?!..
- Abi kızma… Eğer dediğin gibiyse bu sarayların adı başka olmalı, değil mi? Madem adaleti sağlayamıyorsun….
- Bak işte onda haklısın.. Adalet sarayı yapılması zaten mülkte adaletsizlik olduğunu göstermiyor mu? Adalet olmayınca da mülk çöker aslanım. Mehmet Usta’nın dediği gibi;
“Vah başımıza gelenler!...”