Levon Panos Dabağyan BiyografisiDabağyan, 1933 yılında İstanbulda doğdu. Levon Panos Dabağyan, ailesini şöyle tanıtıyor; Krikor ve Siranuş adında Ermeni asıllı bir ailenin evladı olarak 11 Kasım 1933de İstanbulun Aksaray-Yenikapı semtinde, büyük devlet adamı Harutyun Amira Bezciyanın meşhur yalısında dünyaya geldim. Baba tarafım Van vilayetinden Kastamonunun Kadınsaray Köyüne yerleşmiş bir sülaleye (Karacıyanlar), ana tarafı ise Erzurum ve Van dolaylarından İstanbula takriben bir asır evvel göçüp Yenikapı semtine yerleşen Dabağyanlardır. Ailevi bir sebepten dolayı Dabağyan soyadını alan Krikor Efendi, evlatlarına da aynı soyadını vermiştir.
HAKKINDA YAZILANLAR
İzlenmesi gereken bir yazar:
Levon Panos DabağyanMahmut Çetin
mcetin@biyografi.netLevon Panos Dabağyan, eskilerin nev-i şahsına münhasır dediği bir kişilik. O, Türk Milletini, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetini seven bir kalem. Dabağyan, adından anlaşılacağı gibi Ermeni kökenli. Adını bildiğim, yazılarından istifade ettiğim bu güzel insana Tarih ve Düşünce dergisinde tanıma fırsatı buldum, sohbetinden istifade ettim.
Kimdir Dabağyan ?
Dabağyan, 1933 yılında İstanbulda doğdu.
Levon Panos Dabağyan, ailesini şöyle tanıtıyor; Krikor ve Siranuş adında Ermeni asıllı bir ailenin evladı olarak 11 Kasım 1933de İstanbulun Aksaray-Yenikapı semtinde, büyük devlet adamı Harutyun Amira Bezciyanın meşhur yalısında dünyaya geldim. Baba tarafım Van vilayetinden Kastamonunun Kadınsaray Köyüne yerleşmiş bir sülaleye (Karacıyanlar), ana tarafı ise Erzurum ve Van dolaylarından İstanbula takriben bir asır evvel göçüp Yenikapı semtine yerleşen Dabağyanlardır. Ailevi bir sebepten dolayı Dabağyan soyadını alan Krikor Efendi, evlatlarına da aynı soyadını vermiştir. Dabağyan ailesi; Ermeni mezhebi olan Lusavoriçağan mezhebindendir.(1)
O bir milliyetçi
Dabağyanın bir başka yönü de CKMPden MHPye Milliyetçi Hareket içinde görev alan bir vatansever olması. 1969 seçimlerinde Dündar Taşerle birlikte MHP İstanbul milletvekili (ya da senatör) adayı olur. MHPnin parti ampleminin seçilmesi sırasında biz İslam milletiyiz hilal isteriz diye üç hilalden yana görüş bildirir.
1967de C.K.M.Pye girmiştir. 1970li yıllarda, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeşin isteğiyle Ortadoğu gazetesinde yazı yazmıştır.
Levon Panos Dabağyanın, Yeni İstanbul, Babıalide Sabah, Bugün, Hakikat, Yeşil Belde ve Tercüman gazetelerinde makale ve tefrikaları yayınlanmıştır. Dabağyanın 12 Eylül öncesinde Hergün gazetesinde ve Türk Edebiyatı gibi kültür ve sanat dergilerde de yazıları yayınlanmıştır.
Türkiye Ermenileri
Dabağyan, bir yazısında Türkiyedeki Ermenileri anlatırken, Bütün Ermenileri düşman görmek tamamen yanlıştır ve de haksızlığın ta kendisidir. Zira, Türk vatanını en az bizler kadar seven ve dış ülkelere giden Türk insanına adeta kardeş gibi davranarak onları başı üstünde ağırlayan nice Ermeni mevcuttur diyor.
Ermeni Meselesinin özü ya da bir ölüme çare yok, anlatacağız
Ermeni Meselesinin özünü Dabağyanın ağzından dinliyoruz: Ermeni ve Türk masonları Türk tarihini, Osmanlı Ermenilerini tanıtmak istemezler. Bunu tanımayınca Ermeni gençler, Taşnak Partisini tanıyor. Ermeni cemaatının Türkiyedeki durumunu anlatıyor: Buradaki Ermeninin Türk düşmanlığı ile bir alakası yoktur. Ermeni meselesini protesto etmek için Taksimde kendini yakan Türk dostu Ermeniyi hatırlatıyor. Milli Mücadele sırasında Anadoluya silah sevk eden ve bilahare Afyon milletvekili seçilen Berc Keresteciyandan Osman Gaziye uzanıyor: Osman Gazi nur içinde yatsın. Ermeni kullarımı içinize alın, yoksa Bizans bunları bitirir. Ermeni Piskoposluğu Bursadadır. İstanbulun fethinden sonra patriklik olur. Dabağyan, Ermeni Meselesinin çözümsüz olduğuna inanmıyor bir ölüme çare yok, anlatacağız.
Dabağyan gayretlerini anlamayanlar ve kendisini eleştirenler için de bir çift sözü var: Ya Rabbi sana şükürler olsun. Demek ki, bir değerim varmış ki, bana saldırıyorlar.
Levon Panos Dabağyan, değeri bilinmesi gereken bir yazar, bir araştırmacı, bir dost. O artık yazılarını Tarih ve Düşünce dergisinde neşrediyor.
Sinema yazıları
Dabağyan, Osmanlı Tarihi ve Ermenilerle ilgili yazılarının yanında Türk Sineması ile de ilgileniyor. Onun bu yazılarından biri Kültür Emperyalizminde Sinemanın Yeri(2) başlığını taşır ki, bu yazı üst düzeyde bir milli şuurun ifadesidir.
Papalığa sızan gizli el !
Levon Panos Dabağyan derin tarih bilgisiyle gündemdeki olaylar arasında bağlantı kurarak, Türkiye Ermenileri içinde tarihi bir misyonu yerine getirmektedir. Onun İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalar sırasında gündeme gelen olaylara da değişik bakış açısı getirir: Vatikan 1962-1965 Sen Sinot Meclisinde alınan kararların dışına çıkmaya asla ve asla yanaşmamıştır. Bu inadındaki asıl sebep ise mezkur mecliste alınmış olan gizli kararlardı. Bunlardan bir tanesini aynen geçiyoruz ki, Vatikanın Siyonizme vermiş olduğu en büyük ödünlerden başlıcasıdır:
*Hristiyanlık dininde reform yapılacak ve böylece Hristiyanlık dini günün şartlarına uygun şekle getirilecek.
*Hz. İsa Museviler tarafından değil, Romalılar tarafından çarmıha gerilmiştir.
Bu madde gizli olarak kabul edilmiştir.(3) Dabağyan, Papalık otoritesi içine Yahudi işbirlikçisi bir bakışın sızmasına dikkat çeker.
Azerbaycan-Ermenistan Çatışması ve Türkiye
Başta Karabağ olmak üzere Azerbaycandaki Türk illerinin Ermenistan tarafından işgal edilmesi, bütün dünya Türklüğü açısından üzüntü verici bir durumdur. Türk-Ermeni ilişkilerinde Ermeni saldırganlığına karşı durulamadığı gibi, sonraki dönemde Türkiye ile diyalog kurmaya çalışan Levon der Petrosyanın uzlaşmacı yaklaşımı da boşlukta bırakılmıştır. Uzlaşmacı Petrosyan çözüm üretemeyince, sertlik yanlısı Rober Koçaryanın Ermenistanın başına geçmesine fırsat verilmiştir.
Levon Panos Dabağyan, Türkiyenin Pedrosyanla diyalog kurarak, Ermenistanı kendi tarafına çekebilecekken bunu yapamadığını söyler.(4)
Bu çerçevede Ermenistan Eski Devlet Başkanı Levon der Petrosyanın, Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş ile de görüştüğünü hatırlayalım. Asıl problemin Türkiye Ermenileri ve Ermenistan ile ilgisi olmayan, Ermeni diasporasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Biz sorunlarımızı diyalogla aşmanın yolunu bulmalıyız. Bu minvalde
Levon Panos Dabağyanın uyarıcı çalışmalarını, saygıyla karşılıyoruz.
KAYNAKLAR
(1)Ermeni Portreleri Hüdavendigar Onur Burak Y. İstanbul 1999 sf.49-50
(2)Kültür Emperyalizminde Sinemanın Yeri
Levon Panos Dabağyan Türk Edebiyatı Mayıs 1981 s.91 sf.27-27
(3)Papa ve Siyonizm Levon Panos dabağyan Tarih ve Düşünce Haziran 2002 s.6 sf.54-55
(4)Ermeniler nasıl mesele yapılmaz
Levon Panos Dabağyan Tarih ve Düşünce Mayıs 2002 s.5 sf34-36
xxx
Dabağyanın Eserleri
Mahmut Çetin
mcetin@biyografi.net Fatih ve Fetih Olayı
Levon Panos Dabağyanın Fatih ve Fetih Olayı, Pearl-Harbordan Hiroşimaya 1941-1945 ve Türkiye Ermenileri Tarihi adlı eserleri vardır. Dabağyan, İstanbulun fethini anlatan Fatih ve Fetih Olayı isimli eseri önsözde şöyle takdim ediyor: .. bütün cihanın çehresini bir anda değiştirmiş olan, cihanşümul bir hadisenin özetini meydana getirmiş oldum. Yazar kitabın yankılarını da şöyle anlatıyor: 1973te pek yakın dostum, hatta manevi kardeşim olan, Aykurt Neşriyat sahibi Attila Atilhan Bey, Çağ Açan Hükümdar Fatih adlı eserimi tetkik etti ve derhal 5000 adet olarak bastı. Nihayet arzuma kavuştum. Lakin kitabım satılmaz diye düşünüyordum. Çünkü diğer yayınevleri tüm cesaretimi kırmışlardı. Daha evvel Attila Beye başvurmamamın tek sebebi ise, Attila Beyin İstanbulda olmayışındandı. Attila Bey bu hususta da bana cesaret verdi ve : Ağabey hiç endişelenme. Allahın izniyle senin eserin satılacaktır. Sen merhum pederimin, ailemize yadigarısın. Kitabın satılması için elimden geleni yapacağım. Hiç merak etme Allah büyüktür dedi. Nitekim kısa bir zamanda umduğumun fevkinde satış oldu ve kitabın mevcudu tükendi.
Levon Panos Dabağyan, İstanbulun fethini küçültmek ve fethin muhteşem etkisini yıpratmak isteyenlere tepkili. O, gemilerin karadan çekilmediği vs. gibi fethin bilinen sembollerinin özellikle yıpratıldığını iddia ediyor. Dabağyan fethin tanımlanmasında yapılan önemli bir yanlışlığa da dikkat çekiyor: Bizansın fethi hakkında yazılmış olan bazı eserlerde; Bizansın tamamen çürümüş, yıpranmış kof bir ağaç gibi gösterilmektedir. Halbuki, bu gibi yazarlar aslında ne gibi bir hataya düşmüş olduklarının farkında değillerdir veya maksatlı hareket etmektedirler. Zira Bizans, onların eserlerinde belirtmiş oldukları şekilde olsaydı; eşsiz Cihangirin o dev başarısını gölgelenirdi. Daha doğrusu, önemini tamamen kaybederdi. Bu tamamen yanlış bir görüş ve yanlış bir tutumdur…. Büyük Cihangir Fatih Sultan Mehmed han, gayet kuvvetli bir düşmanı haklamış ve koca bir imparatorluğu tarihten silip atmıştır. Dev Bizansı tarih sahifelerine göçerten tek sebep, Muhteşem Fatihin eşsiz dehası, yüce Türk Ordusunun iman gücünün üstünlüğü ve çelikten bileğidir.
Türk-Ermeni İlişkilerinin Gelişmesi
Dabağyan Fatih ve Fetih Olayı adlı eserinde Bizansın yıkılmasına Türkler kadar Ermenilerin de sevindiğini söyler. Bunda en büyük tesir, Türklerin himayesine geçen Ermenilerin Türklerden gördüğü dostluk ve himayedir: Osman Gazinin 1326da Bursayı zaptederek payitaht ilan etmesinden sonra, Türkler himayesinde bulunan Ermenilerin Ruhani Reislik Merkezi Bursaya nakledilmişti. Bursada bulunan Ermeniler, ekseriyetle İç Anadoludan gelme sanatkar, mimar, kalfa ve küçük zanaat erbapları idi. Sultan Fatih, Rumeli Hisarının inşaasında bu zanaatkarlardan da faydalanmıştı.
Dabağyan bir başka bağlantının daha altını çizer: Ermenilerin Urartular, Sümerler ve Subarlarla birlikte Gurlar yurdundan ilk gelen Türkler olduğunu açıklayan kaynaklar vardır. Ermeniler asırlarca Türklere her dalda şerefli hizmetlerde bulunmuşlardır. Ne var ki Türkiye üzerinde gizli emeller peşinde olan İngiltere, Fransa, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi bir takım Batılı devletler, kendi menhus gayelerine erişebilmek maksadı ile din kardeşliği efsunu ile Ermenilerin fikrini çelip, mezheplere bölmüş ve zamanla kendi hakimiyetleri altına alarak Türkiyeye karşı ayaklandırmışlardır. Ermenilerin bu hataları çok pahalıya mal olmuş ve perişan Ermeniler, göçebe gibi dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmışlardır.
Pearl-Harbordan Hiroşimaya 1941-1945
Levon Panos Dabağyanın eserlerinden biri de 2.Dünya Savaşında Amerikanın yaptığı bir katliamı anlatan Pearl-Harbordan Hiroşimaya 1941-1945 adlı eseridir. Dabağyan eseri şöyle takdim eder: Dünyayı kan ve göz yaşına boğan 2. Dünya Harbinin üzerinden bunca zaman geçti. Yeni Dünya Düzeninin haritasını çizen ve tarihini yazan galiplerdi. İnsanlığa, kırım ve katliamın tarihi galipler tarafından öğretildi. Galipler, beynelminel sermaye çevreleri ile onun jandarmalığını yapan ABD ve yandaşlarıydı. İnsanlar, 2. Dünya Harbinde aynı zamanda büyük bir insanlık ayıbı olan soykırımla tanıştı. Hemen herkes, soykırım dendiğinde Yahudileri hatırlamakta hemfikirdir. Oysa, 2. Dünya Harbi`nin tek ve gerçek soykırım kurbanları Asyalı kahraman bir millet olan Japonlar olmuştur. Ne var ki, tarihi hakikatleri ters yüz etmekte usta olan Yahudi ve Yahudi sermaye çevreleri Yeni Dünya Düzenin mimarı olabilmek için Asya`nın bu milli gücünü kırmak zorundaydı. Bunun için insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en korkunç silahı olan atomu Japonlar üzerinde kullanmakta tereddüt etmemişlerdir.
İnsanlık için son derece utanç verici olan atom bombası denemesiyle, Japonlar teslim olduğunda, Asya`nın bu şerefli milletinin şerefine uygun hareket etmekten başka çaresi kalmamıştı. Amiral Ugaki`nin 24 Kamikaze uçağıyla yaptığı intihar dalışları bunlardan sadece biridir. Bugüne kadar yazılan ve bilinen 2. Dünya Harp tarihlerinin tam tersine, Dabağyanın eserinde hakikatler apaçık ortaya çıkmaktadır. Kum Saati Yayınlarından neşredilen eseri, Erol Cihangir yayına hazırlamış.
Xxx
ESERLERİ
Pearl-Harbor`dan Hiroşima`ya 1941-1945
Levon Panos DabağyanErol Cihangir
KUM SAATİ YAYINLARI
Dünyayı kan ve göz yaşına boğan 2. Dünya Harbinin üzerinden bunca zaman geçti. Yeni Dünya Düzeninin haritasını çizen ve tarihini yazan galiplerdi. İnsanlığa, kırım ve katliamın tarihi galipler tarfından öğretildi. Galipler, beynelminel sermaye çevreleri ile, onun jandarmalığını yapan ABD ve yandaşlarıydı. İnsanlar, 2. Dünya Harbinde aynı zamanda büyük bir insanlık ayıbı olan soykırımla tanıştı. Hemen herkes, soykırım dendiğinde Yahudileri hatırlamakta hemfikirdir. Oysa, 2. Dünya Harbi`nin tek ve gerçek soykırım kurbanları Asyalı kahraman bir millet olan Japonlar olmuştur. Ne varki, tarihi hakikatleri ters yüz etmekte usta olan Yahudi ve Yahudi sermaye çevreleri yeni Dünya Düzenin mimarı olabilmek için Asya`nın bu milli gücünü kırmak zorundaydı. Bunun için insanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en korkunç silâhı olan Atom`u Japonlar üzerinde denemekte tereddüt etmemiştir. İnsanlık için son derece utanç verici olan Atom Bombası denemesiyle, Japonlar teslim olduğunda, Asya`nın bu şerefli milletinin şerefine uygun hareket etmekten başka çaresi kalmamıştı. Pek çok ibret verici şeref sahnelerinden biri olan Amiral Ugaki`nin 24 Kamikaze uçağıyla yaptığı intihar dalışları bunlardan sadece biridir. İşte bu dalışlardan birisi: “Filo komutanı Amiral Ugaki, bir an Pasifik Okyanusunun uçsuz bucaksız enginliklerine baktıktan sonra, uçaklar arası telsizle hüzünlü fakat metin bir ifadeyle şu emri verdi:- Dikkat! Filo komutanından Filoya. Son görevinizi yapmaya hazır olun… Emrim: topyekün taarruz dalışıdır. Yaşasın İmparator. Başta Amiral Ugaki`nin uçağı olmak üzere, mesajı alan 24 uçaktan kurulu Kamikaze filosu, Pasifik`in sonsuz derinliklerine doğru pike yaptı. Vatanına ve geleneklerine son derece bağlı olan bu kahraman asker, emrindeki filo ile hayatına tam bir Kamikaze pilotu olarak son verdi. Bugüne kadar yazılan ve bilinen 2. Dünya Harp tarihlerinin tam tersine, fakat hakikatlerin çiğ parıltısını bu kitapta bulacaksınız.
Yayın Yılı: 2001; 375 sayfa; 3.HAMUR; 13,5×21 cm; KARTON KAPAK; ISBN:9758414089; Dili:TÜRKÇE