Yıllardan beri süregelen Çin zulmü son günlerde yaşanan vahşet ve katliamlarla gün yüzüne çıkmıştır. Doğu Türkistan halkı öz dilini konuşmak, dinini yaşamak, örfünü âdetini yani bir toplumun yaşam kaynağı olan kültürünü korumak ve yaşatmak için geçmişte olduğu gibi bugün de mücadele etmekte ve birçok vatan evladı bu sevda uğruna şahadet şerbetini içmektedir.
Son yaşananlarla ülke ve dünya gündemine oturan Doğu Türkistan meselesi günübirlik olaylardan ibaret değildir. Meselenin özünde on yıllardır devam eden Doğu Türkistan Türklüğünü sindirme, asimile etme ve ortadan kaldırma senaryosu yatmaktadır. Basında izlediğimiz son olaylar bu senaryonun alçakça, küstahça ve kahpece sahnelenen bir bölümünden ibarettir.
Ayrıca yaşananlar Ülkemizde ve Dünyada senelerce karışıklık ve çatışma yaratan; eşitlik, özgürlük, kardeşlik söylemleriyle çaresiz, cahil birçok insanı kandıran komünizm safsatasının insana bakışını ortaya koyması bakımından da önem arz etmektedir.
Bölgede yaşayan Türk Halkının ırzına, namusuna, malına ve hatta canına yönelik bu saldırıyı gerçekleştiren Kızıl Çin ve onun bu girişimine seyirci kalarak göz yumanlar tarihin kara sayfalarında yer edinecekler ve yine tarih önünde, yaptıklarının bedelini ödeyecekler, hesabını vereceklerdir.
İnsan hakları bahanesiyle her fırsatta ortaya atılan Avrupalıların, dünyaya insan hakları ve demokrasi dağıtmak iddiasıyla ülkeler talan eden ABD’nin ve Türkiye’de milli ve manevi değerlerimizi kendi siyasi emellerine alet eden AKP iktidarının samimiyetleri ve gerçek niyetleri burada kendini gösterecektir.
Olaylar karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin görüşlerini, düşüncelerini paylaşma ve bu konuda devletlerarası girişimde bulunma irade ve yetkisi AKP hükümetine aittir. Temennimiz Davos’taki duruşuyla “Fatih” ilan edilen Başbakan’ın aynı feraseti Doğu Türkistan halkı için de göstererek samimiyetsiz olduğu yönündeki ön yargımızı boşa çıkarması ve bizi mahcup etmesidir.
Şunu da belirtmek isteriz ki yıllardır Türk İslam Ülküsü etrafında kenetlenen, Türklere birlik, Dünyaya nizam ülküsü yolunda uğraş veren, bu uğurda çileler çekip gerektiğinde kanını, canını seve seve feda eden Ülkücü Hareket’in mensupları Doğu Türkistan’daki soydaşlarımızın yanındadır, Kerkük’te, Çeçenistan’da, Filistin’de, Karabağ’da yapılanları unutmamıştır, unutmayacaktır, unutturmayacaktır…
Cenabı Allah’tan; dünden bugüne, Allah rızası ve milletinin bekası uğrunda can veren şehit soydaşlarımıza rahmet, geride kalan ve aldıkları sancağı yere düşürmeden yollarına devam eden kardeşlerimize sabır ve mücadele gücü niyaz ediyoruz.
Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti’ni görmek dileğiyle…
Allah Türkü Korusun ve Yüceltsin…