Türkiye, TÜRK Milletinin ebedi vatanını koruyan varlık olduğu kadar, Türklüğün umudu ve koruyucusudur.
Bugün Urumçi’de gerçekleşen menfur hadiseler neticesinde 140 Uygur Türkü katledilmiştir.
Uygur Türkleri, zulmün ve esaretin pençesinde nice evladını yitirmiş ve yitirmeye devam etmektedir. Hürriyet uğruna bugün sokaklara dökülenlerin mücadelesi, insanca yaşayabilmek ve Türk kalabilmek içindir. En doğal hakları olan bu mücadele çeşitli uygulamalarla Çin Halk Cumhuriyeti tarafından engellenmeye çalışılmakta, eziyet ve işkenceyle haklarının birçoğu gibi yaşama hakları da ellerinden alınmaktadır.
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere Uluslararası camia tarafından, dünyada insan haklarına yönelik çeşitli çözümlerin arandığı, standartların yakalandığı iddia edilmektedir. Uygur Türklüğünün yıllardır yaşadığı zulüm bu iddiaları boşa çıkartmaktadır. Burada ancak, bugün Irak’ta dün Bosna’da Çeçenistan’da, Karabağ’da yaşanan insanlık dramlarına sağır kalan bir uluslararası camianın varlığından söz etmek mümkündür.
Bu bakımdan uluslararası camianın Uygur Türklüğünün davasına destek vermesi, söylemlerinin samimiyetinin sınandığı yeni bir sınav olacaktır.
Türkiye, Türk milletinin ebedi vatanını koruyan varlık olduğu kadar, Türklüğün umudu ve koruyucusudur. Zira Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sahip olduğu gelenek ve güçle büyük devlet olma misyonunu yüklenmiştir. Bu, Anadolu Türklüğünün kaçınılmaz vazifesidir, tarihin çağrısı yüzyıllardır bu eksenden sapmamıştır. Bugün büyük devlet olabilmenin ölçütü; varlığına sahip çıkabilmek ve dünyanın neresinde olursa olsun, zulüm gören başta tüm Türkler olmak üzere bütün insanlığın umudu olabilme ülküsünü diri, güçlü ve elbette gerçek kılabilmektir.
Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden başta hükümet olmak üzere tüm kurumlar bu idealin arkasında durduklarını göstermek mecburiyetindedir. Bugün millî bir yas günüdür. Bugün millî bir davanın yeniden hatırlanması ve elbette, zulme karşı dik durma günüdür. Türkiye bu minvalde, Türklüğün umudu ve temsilcisi olduğu hakikatini bir kez daha ortaya koymak zorundadır. Bu husus da kanaatimizce en büyük sorumluluk hükümete düşmektedir.
Bilinmesini isteriz ki; Uygur Türklüğü asla yalnız değildir. O büyük bir milletin kıymetli bir parçasıdır. Ülkücü gençlik Uygur Türklüğü davasının takipçisi olmaya devam edecektir.