ÜLKÜSERAP02 Yetkili Asena
Mesaj Sayısı : 882 Doğum Tarihi : 01/04/89 Yaş : 35 Nerden : Adıyaman/Besni Kayıt tarihi : 09/02/09
| Konu: ********DOĞU TÜRKİSTAN****** Perş. 9 Tem. 2009 - 7:01 | |
| DOĞU TÜRKİSTAN’DABASKILAR VE DOĞUM KONTROLÜTÜRK KADINLARI, İNFAZ EDİLİYOR. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre, Doğu Türkistan, 1997’den beri devlet güvenliği sebebiyle idam cezasına çarptırılan 200’den fazla insanla, dünyada en çok idam cezası uygulanan bölge olmuştur. 11 Eylül 2001’den sonra Çin yönetimi, Doğu Türkistanlı Müslümanları, “ayrılıkçı”, “terörist” veya “karşı-devrimci” olarak nitelendirmek için zemin bulmuşken Çin halkının çoğunluğunu da, Han ve Uygur milletleri arasında düşmanca duyguları besleyerek Doğu Türkistan Uygurlarının terörist olduğuna inandırmıştır. Çin yönetimi, Doğu Türkistan’da 145 hapishane ve 30’dan fazla da toplama kampı açmıştır. Doğu Türkistan Enformasyon Merkezi verilerine göre, 250 bin Müslüman siyasi tutuklu bu cezaevlerinde yatmaktadır. Yine aynı kaynak, Urumçi Liudavan cezaevinde her ay 20-30 Müslüman’ın işkence sonucu öldüğünü bildirmektedir. Ayrıca Doğu Türkistan Günlüğü gazetesinin 12 Nisan 2000 tarihli nüshasında Doğu Türkistan’ın pek çok il ve ilçelerinde inşa edilen 1500 caminin kapatıldığı, 153 caminin inşaatının durdurulduğu ve Çin Komünist Partisine sadakat bildirmeyen 25 bin Türk görevlinin işine son verildiği açıklanmıştır. Doğu Türkistan Müslümanları üzerindeki dini baskılar, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra Çin yönetiminin “terörizmle mücadele” adı altında yaptığı faaliyetlerle daha da yoğunlaşmıştır. Hatta 1980’lerde ve 1990’larda yapılan ve silahlı Uygur milliyetçi gruplara atfedilen çok sayıda patlama olayını ve diğer şiddet içeren faaliyeti Çinli yetkililer, bu politikaya alet etmek üzere dünyaya duyurmuş ve “karşı terörizm” bağlamında meşru kılmak amacıyla bir bahane olarak kullanmıştır. Aralık 2001 sonunda Çin, kendi ifadesiyle “terörist” suçları cezalandırmak için yasanın zaten içerdiği önlemleri daha da kesin hale getirmek amacıyla ceza yasasının bazı maddelerini değiştirmiştir. Bu değişikliğe göre ölüm cezasının uygulanma alanı genişletilmiş, ifade ve dernek kurma özgürlüğü daha çok denetim altına alınmıştır. Doğu Türkistan’a “Yapı ve Üretim Kooperatifleri” çerçevesinde Çinli göçmenleri iskan uygulaması, Yapı ve Üretim Kooperatifleri’nin 5 Kasım 1954’te resmen kurulmasıyla başlamıştır. Çin’in kalabalık kırsal bölgelerinde yaşayan Çinliler, Doğu Türkistan’ın devlet teşvikli çiftliklerine göç etmek için hükümet tarafından desteklenmektedirler. İskan politikası esnasında yerleştirilen Çinli göçmenler arasında ilk sırayı eğitimciler ve devlet memurları almaktadır. Kırsal ve kentsel bölgelerden gönüllü olarak gelenlerin yanı sıra kendi fabrikaları ile birlikte gelen vasıflı işçiler de mevcuttur. Bunların yanı sıra Çinli öğrenciler, mühendisler, doktorlar ve benzeri grupların aileleriyle birlikte gönüllü olarak Doğu Türkistan’a yerleşmelerindeki en önemli etkenlerden biri, devletin sağladığı yerleşim mekanları ve diğer alanlarda sağlanan kolaylıklardır. Hatta Doğu Türkistanlı çiftçilerin, ellerinde bulundurdukları tarlaların Çinli göçmenlere kiralanması yönünde baskı yapılmakta, tarlalarını kiraya vermeyen köylülerin suları kesilmektedir. Asker-polis kesimi Çin yönetimi tarafından “bölgede ve sınırda güvenliği sağlamak” amacıyla yerleştirilmiştir. Çin hapishanelerinden Doğu Türkistan çalışma kamplarına gönderilen Çinli mahkumlar içinse Doğu Türkistan kampları oldukça cazip gelmektedir; zira bu kamplardaki şartlar Çin’dekine göre hafifletilmiş durumdadır. 1991-1994 tarihleri arasında iskan edilen mahkumların sayısı 40 bini aşmaktadır. Sadece 2001 yılında bölgeye yerleştirilen mahkum sayısı bir milyonun üzerindedir. Mahkumlar, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarına gitmeden önce bir belge imzalamaktadırlar. Buna göre, mahkumlar cezaları dolduktan sonra dahi ölene kadar Doğu Türkistan’da yaşayacaklarına ve başka bir bölgeye gitmeyeceklerine dair taahhütte bulunmaktadırlar ve bu belgeye göre mahkumlar, bölgede “reformist çiftçiler” tanımlaması ile yaşama ve istekleri doğrultusunda ailelerini de çağırma hakkına sahip olmaktadırlar. Bu insanların nereye yerleştirilecekleri sorusu da Çin yönetimi tarafından kolayca çözülmüştür: Uygurlar tarafından işletilen tarım arazilerinde kurulan çalışma kamplarına. Doğu Türkistan topraklarında nüfus yapısına ilişkin olarak zorunlu doğum kontrolü ve toplu kürtaj uygulanmaktadır. Yürüttükleri iskan politikası ile “azınlık millet” durumuna düşürdükleri Uygur halkının şehirde bir, köydeyse ikiden fazla çocuk sahibi olmaları kesinlikle yasaklanmıştır. Bu yasağa uymayanlar çok ağır ekonomik ve idari cezalara çarptırılmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan köylü kadınlar, hiçbir sağlık veya hijyen tedbiri alınmaksızın zorunlu bir toplu kürtaj operasyonuna tabi tutulmaktadır. Eğer kürtaj yapılmamışsa, hamile kadınların çocukları zorla karınlarından çıkarılarak katledilmektedir. Bu kural dışında doğan çocuklar, vatandaşlık hakkı, isim gibi insani haklardan yoksun bırakılmaktadırlar. Örneğin, 1991 yılında Hoten vilayetine bağlı Karakaş ilçesinde zorunlu olarak kürtaja tabi tutulan kadınların sayısı 18 bin 765’tir ki, bu sayı da ilçedeki anne adaylarının %49’unu teşkil etmektedir. Sincan gazetesinin 12 Eylül 1992 tarihli yayınına göre Doğumu Yasaklama Kanunu’nu tam olarak uygulamak için hükümet tarafından bu ilçeye 432 kişilik Çinli memur kadrosu tayin edilmiştir. Yapılan kürtaj ve zorla kısırlaştırma uygulamaları yüzünden her yıl on binlerce kadın ve çocuk ölmekte; hamile kalan kadınların eşleri devlet memuruysa işten atılmakta ve bütün sosyal haklardan mahrum edilmektedir. Yine örnek birkaç olay aktarılacak olursa, 180 bin nüfusa sahip Çapçal nahiyesinde sadece 100 kadına doğum izni verilmiş, devlet dairelerinde çalışmakta olan 40 kişi, eşleri hamile kaldığı için işinden atılmıştır. 200 bin nüfusa sahip başka bir ilçede ise hamile kalan 35 bin kadının 686’sı zorla kürtaja tabi tutulmuş, direnen 993 kadının karnı yarılarak çocukları yok edilmiş; 10 bin 705 kadın zorla kısırlaştırılmıştır. Doğu Türkistan’da zorunlu kürtaj politikası o kadar dramatik bir noktaya varmıştır ki, kaldırım kenarlarında yasa dışı doğduğu için ölüme terkedilmiş yeni doğmuş bebekler görmek mümkün hale gelmiştir.NEREDE, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ?NEREDE, İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI ?NEREDE, DEMOKRASİ HAVARİLERİ ?NEREDE, MEDYA ?SİZLER, TÜRK’ÜN DÜŞMANI NEREDEYSE ORADASINIZ…ANCAK, TÜRKLÜĞÜ VE KÜLTÜRÜ’NÜ YOK EDEMEYECEK SİNİZ !TÜRKLÜK, “YENİDEN ERGENEKON’DAN” ÇIKACAK !BU ZULÜMLER, “DOĞUM SANCISIDIR.”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !NE MUTLU TÜRK OLARAK YAŞAYANA ! KAYNAK :Doğu Türkistanİnsani Yardım Vakfı | |
|