KIZIL ELMA Yetkili Asena
Mesaj Sayısı : 1196 Doğum Tarihi : 04/03/86 Yaş : 38 Nerden : ANTALYA İsim : FATMA Kayıt tarihi : 06/02/09
| Konu: ~~GÖNÜL HUZURU~~ C.tesi 31 Tem. 2010 - 8:08 | |
| Gönül Huzuru,
Gönül huzuru, yerlere göklere sığmayan Yüce Rabbin mümin kulunun gönlüne sığmasıdır (Keşfu’l Hafâ, II, 2256)
Gönül huzuru, kulun Allah’ın hikmet, kudret ve sanatını görüp, binbir tecellîsini düşünerek niyetlerini, hâllerini düzeltmesidir(İsrâ, 44) Her şeyin Allah’ı tesbih ettiği bu âlemde varlıkların kendi dillerindeki tesbihini hissetmesi ve duymasıdır
Gönül huzuru, kalb-i selime ermek ve huzur hâline varmaktır
Gönül huzuru, nisyân ve gafletin tesikurtulmak, zikirle Hakk’a ermektirHer ne yana bakarsa Allah’ın kudret eserlerini görmektirGönül, arş-ı Rahman’dır Gönül huzuru o arşı zararlı şeylerden korumaktır (Dârimi,Büyü, İbn-i Hanbel, IV, 238)
Gönül huzuru, tene ve bedene aid arz ve istekleri, hatta dünya peşinde koşturan aklı,Hz.muhammed (s.a.v) nin yolunda kurban etmektir
Gönül huzuru, Allah’ı görüyormuşçasına kulluk bilincine ermek, her ne kadar biz O’nu görmüyorsak da O’nun bizi gördüğü inancıyla yaşayarak kalp huzuruna, sukunete ermektir (Buhari, İman, 37; Müslim, İman, 57)
Gönül huzuru olanca cazibesiyle insanı kendine çağıran dünyaya karşı; “Ben Allah’tan korkarım ve O’na sığınırım” diyebilmektirGönül huzuru; Rabbimizin ribat emriyle (Al-i İmran, 200) cihan mülkünü her türlü maddî düşmandan korur gibi can ve gönül mülkünü, nefs ve şeytanın sinsi düşmanlıklarından korumaktır
Gönül huzuru; “Her nereye yönelirsen Allah oradadır” (Bakara, 115) “Her nerede olursanız olun Allah sizinle beraberdir”(Hadid, 4) ayetleri mucibince, zaman ve mekândan uzak bir surette her an ve her mekânda Allah ile olmak, O’nun zikriyle dolmak ve kalb ile zikirden kalp huzuru, sükûnet bulmaktır
Gönül huzuru; ne servette, ne şöhrette ne de şehvettedir
Gönül huzuru, gönül zenginliğindedir Karun kadar zengin olup veremeyen ve verdiğinde bedeninden bir parçanın koparıldığını hisseden insanın gönlü, ıstırap ve sıkıntı içindedir Herkesçe tanınmak ve şöhrete ermek, tek başına gönüle sadece yüktür Bu yükü kaldıramayan şöhret sahiplerinin gözünde hayat anlamsızlaşmaktadır Şehvetin esiri, sadece nefsanî duyguları için yaşayan insan ise doyumsuzdur Çünkü maddî nimetlerden doyuma erenlerde yeni açlıklar başlar Onlar doyurulup tadılacak bir şey kalmayınca da hayat anlamını yitirir Bu yüzden gönül huzuru; nefsi sınırsız hazlarla doyurmak değil, yaptıklarından haz alabilmektir Özellikle başkalarıyla paylaştığı zamandan, mekândan ve imkandan tat alabilmektir Sevmek ile vermek arasındaki ilgiyi görerek sürekli vermektir
Gönül huzuru, dünyanın elem, sıkıntı,nimet, kaza ve belalarına karşı sabır, şükür ve rıza binitlerine binip yol almaktır Nitekim İbrahim Ethem, yaya olarak hacca giderken binitli bir bedeviye rastlar Bedevi kendisine: “Nereye gidiyorsun?” diye sorar, İbrahim Ethem: “Kabe’ye” deyince: “Böyle binitsiz yaya hâlinle mi?” der bedevi İbrahim Ethem der ki: “Ben yaya değilim Benim, senin görmediğin bir takım binitlerim var Meselâ, bir sıkıntıya düşünce sabır binitim var, ona binerim Bir nimete erince şükür binitim var, ona binerim Bir kaza ve belâya uğrayınca rıza binitim var, ona binerim Başladığım işi tamamlarken tevekkül binitim var ona binerim” Bedevi bu arifane cevaplar karşısında şaşkına döner ve der ki: “Efendi meğer yaya olan sen değil, benmişim”
Gönül huzuru; Allah’a güvenmektir Bu güven O’nun bize kâfi olduğuna ve güzel bir vekil olduğuna inanarak güvendir Yoksa günde kırk defa namazlarda “Ancak Sana kulluk eder, ancak Sen’den yardım dilerim” deyip (Fatiha, 4) hâlâ ondan bundan medet ummak, yardım ve destek beklemek değildir Gönlündeki dünyevî mabudlara yönelmek hiç değildir
Gönül huzuru; takdire boyun eğmektir Bununla birlikte tedbiri elden bırakmamaktır Evet tedbir, takdiri bozmaz ama hiç olmazsa insanın gönlünde “Şöyle yapsaydım böyle olmaz mıydı acaba?” vesveselerini ortadan kaldırır
Gönül huzuru; nefsin ve şeytanın istikbal endişelerine, Hakk’a teslimiyetle pabuç bırakmamaktır Allah’ın keremine güvenip tevekkül ile çalışmaktır Kainatta zerreden küreye varıncaya kadar herkesin ve her şeyin ihtiyacını ve rızkını veren Allah’ın kendisini de aç bırakmayacağına güvenmektir
Gönül huzuru; bir yandan dünya işleri ile meşgul iken, diğer yandan Allah’ın Kur’an’da övdüğü, “Hiçbir alış-verişin; dünyevî meşguliyetin Allah’ın zikrinden alıkoymadığı erler vardır”(Nur, 37)ayetiyle anlattığı, el-kârda gönül yârda duygusuna ermiş kimselerden olmaktır
Gönül huzuru; gönüle Hakk’ı hâkim kılmaktır Gönül tahtına sultan olarak Hakk’ı koymaktır O’nun dışındaki sevgileri asla Allah sevgisinin üstüne çıkarmamaktır Nitekim denilmiştir ki: Bir gönülde iki sevda olmaz Kimi Mecnun kimi Leyla olmaz
Gönül huzuru, başkalarının kusurlarıyla meşgul olmak yerine kendi ayıplarıyla uğraşmak ve onları tashih ve tamire çalışmaktır Çünkü insanın gücü ancak kendisine yeter
Gönül huzuru; insanları ve eşyayı olması gerektiği gibi değil, olduğu gibi kabul etmektir Değişmek gerektiğinde önce kendinden başlamaktır
Gönül huzuru; dertlinin derdine koşmak, insanların acısını, sancısını paylaşmak, sevinç ve neşesine katılmak, mutluluğuna ortak olmaktır
Gönül huzuru; insanın kendini düşünmesi, kendisi için yaşaması, lüks şeyler tüketmesi değil; en az kendisi kadar başkalarını düşünmesi, başkaları için yaşaması, aile fertleri, yakınları, dostlarıyla lokmasını paylaşmasını bilmesidir
Gönül huzuru; “Altta kalanın canı çıksın, vur patlasın, çal oynasın!” anlayışının egemen olduğu günümüzde “Ben hayatımı yaşarım, başkası beni bağlamaz” duygusuyla değil, “Dünyanın gidişatından ben sorumluyum” “Doğu’da ve Batı’da ayağına diken batan kardeşimin acısı beni incitir” diyebilmektir
Gönül huzuru; sinenin sâf olmasıdır Yıkık gönüller yapmaktır, gönül inşa etmektir Nitekim Yûnus der ki:
Gönül yapmak Halilim Kabe bünyad etmekten yeğdir
Dil-i mahzunu şâd etmek Kul azad etmekten yeğdir
Derviş kazan, ye yedir Bir gönül ele getir
Yüz Kabe’den yeğdir Bir gönül ziyareti
Gönül huzuru, gönül yıkmak değildir Çünkü yıkık ve yufka gönüllere dokunmak vebâldir Fukara gönlüne her kim dokuna Dokuna sinesi Allah okuna Gönül huzuruna ermenin iki yolu vardır Bir; kalbi zarîf ince ve hassas ilahî sevgi çiçeklerine yol vermeyen ayrık otu niteliğindeki hoyrat dünya sevgisinden arındırmaktır Kur’an buna “Tezkiye” diyor Peygamberlerin görevlerinden biridir tezkiye
Gönül huzuruna ermenin diğer bir yolu, ayrık otundan temizlenen gönlü, düzgün bir ibadet, taat ve hasbi hizmet duygularıyla bezemek; böylece gönle Allah’ı tazim ve yaratılanlara şefkat ve merhamet duygularını egemen kılmaktır
Gönül huzuru; herkesin aradığı ama her arayanın her zaman bulamadığı bir değerdir Çünkü çokları bir inci mesabesinde olan gönül huzurunu hiç olmayacak yerlerde aramaktadır
Aslında gönül huzuru, neyin nerede aranacağını bilmek, aradığını bilince de bulduğunun farkına varmaktır
ALINTI.. | |
|