UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.  Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
BOZKURT_25
Yetkili Bozkurt
Yetkili Bozkurt



Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 583
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 06/08/88
Yaş Yaş : 35
Nerden Nerden : BURSA
İş-Meslek İş-Meslek : OTOMOTİV
İsim İsim : BEKİR ONBAŞI
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 08/02/09

SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.  Empty
MesajKonu: SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.    SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.  Icon_minitimeSalı 16 Kas. 2010 - 13:18


“HARPUT'TA BİR AMERİKALI” YA DA

“NEWYORK’TA BEŞ MİNARE”





Önceki gün sinemaya gittim.



“Newyork’ta Beş Minare” ! İsminden anlaşıldığı gibi bir Bitlis-Newyork hikayesi…



Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği film, radikal İslam hareketleri ile dinlerarası diyalog yanlılarını karşı karşıya getiriyor ve dinlerarası diyalog yanlılarının safında duruyor. Film vizyona girmeden önce gişeye katkı yapsın diye üfürülen “Fetullah Gülen anlatılıyor” dedikoduları da hikayede yerini almış gibi. Bu iddia kast kullanımı ve kastın dağıtımı ile ustaca yedirilmiş. Filmdeki Haluk Bilginer’in başarıyla oynadığı “Hacı” karakteri Fetullah Gülen’i mi anlatmaktadır bilemem ama “Hacı”nın görüşleri dinlerarası diyalogdan ibaret. Senaryonun özellikle kurgu bölümünde “Hacı”nın eşinin Hristiyanlığını, kızının yarı Hristiyan yarı Müslüman geleneği ile yetişmesini ve hatta evlilik merasiminin hem kilise hem de mescitte yapılmasını amaca uygun yan anlatımlar olarak nitelendirebilirim.



Yıllarca sahnede, sonra dizi filmlerde, kliplerde kamera karşısına geçen Mahsun Kırmızıgül’ün hala kötü oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Bence mimik, oyunda duygusal geçişler ve artikilasyon çalışması yapmasında büyük fayda var. Mustafa Sandal’ın oyunu nispeten başarılı… Sinemada böyle bir deyim vardır; “Usta oyuncu oynamaz, olur.” diye. Haluk Bilginer ise oynamamış, “olmuş”.



Gelelim, filmin detaylarına… Bir sahne var ki anlamını hala çözemedim: Ülkücü yemin sahnesi. Polis ajanını oynayan Mahsun Kırmızıgül cüppesi ve şalvarıyla şeyhinden aldığı görevi bilin bakalım kime götürüyor? Ülkücülere… Ülkücüler mahzen ile metruk bir virane arası yerde gayet disiplinli bir şekilde yemin ediyorlar. Sahnenin dekorları tamamen Ülkü Ocakları tefrişiyle süslü: Afişler, sloganlar, çerçeveler, şekiller, resimler ve her şey… Ülkü Ocakları’ndan Filistin’deki kardeşler için yardım isteyen, ağlayarak vaaz veren ise bir Kadiri şeyhi.



Şeyhin zikir merasimi, sinematografi açısından iyi bir sahne,; ayakta sallanarak zikir yapan sofiler, içlerinde polis ajanı Mahsun…



Bu sahnenin hiçbir devamlılığı yok. Ülkücüleri filmde bir daha hiç görmüyoruz. Hal böyle olunca soruyoruz; bu sahnenin ne gereği vardı? Film, Ülkücü yeminle kime neyi anlatmak istedi? Şeyhin isteğine muhatap olan ve yardıma hazır ülkücü tiplemesi neyi anlatmaya çalışmaktadır?



Mahsun Kırmızıgül ile bir kez sohbetim oldu. Saygılı, öğrenmeye hevesli ama dolu olmayan bir arkadaş. Sinemaya gönül vermesini de takdir ettiğimi söylemeliyim. Ancak yaptığı 3 filmin de dönemsel rüzgarlar koktuğunu, ilk ikisinin açılıma hizmet ettiğini, sonuncusunun ise “Medeniyetler Çatışması” tezinin etkisinde kalmış olduğunu söyleyebilirim.



Sinemanın bir dili vardır; Christian Metz, “Sinema doğası gereği dünyayı söyleme dönüştürür.” derken bu dili kasteder. Mahsun Kırmızıgül arkadaşımızın dili, milli olmayı reddeden ve yerelden Amerikan tarzı evrensele gitmeye çalışan bir sinema dilidir. Bu nedenle “Güneşi Gördüm”de tavan yapan asker-gerilla söylemi ve şiddet kavramının ikili anlatımı “Newyork’ta Beş Minare”de “iyi Müslüman-kötü Müslüman” ikilemi ile ortaya çıkıyor ve ikisinde de Amerikan tezleriyle buluşuyor. Bunu nereden mi çıkardık? Son dönem Amerikalı think-tank fikir adamlarının sözlerinden ve onların cumhuriyete bakış açısından ve Kemalist Türkiye ibaresinin yerel sorunlar karşısındaki aymaz, sorun üreten, baskıcı, devlet baba kimliğinde ötekileştirici şeklindeki tanımlamalardan. Alın size Graham Fuller’in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” isimli kitabı okuyun.



Sonuncu filmde iyi ile kötü arasında öylesine sert ayrımlar yapılmış ki İslam’ın “Hacı” tiplemesinde ne kadar İslam olduğu tartışılır. Dünya alem bilir ki radikal İslam diye nitelenen modern harici yöntemlerin arka planında çoğunlukla batının yönlendirmeleri mevcuttur.



Örneğin El Fetih örgütüne karşı yıllarca Hamas’ı kim desteklemiştir? Batı ve İsrail…



Ama radikal İslam’ın geldiği şiddet boyutunun arka planı filmde boş kalmış. Oralara öyle amatörce diyaloglar yerleştirilmiş ki sanırsınız bütün problemler bu filmden sonra çözülecek. Filmdeki Amerikalı ajanın, Mahsun ile kürtçe konuşmasını Irak’ın kuzeyinde görev yapmış olmakla sınırlı tutmak yerine ajan faaliyetlerine indirgemiş olmak filmin söylemini güçlendirebilirdi. Ama yapılmamış, çünkü Mahsun bu filminde radikal İslamcılar hariç hiç kimse kötü değil noktasında bir sinema dili oluşturmak istemiş. Amerikalı ajanı da filmin başlarında İslam düşmanı yapmasının nedenini 11 Eylül kule baskınında ölen kardeşine bağlamış ki ortada suç var ama suçun hakiki sebebi yok. Mesela Afganistan’da “Yeşil Kuşak Projesi”yle Ruslara karşı savaşmak için Müslüman gençleri örgütleyen CIA ak kaşıktan çıkmış ak süt. Filmde bunu anlatan bir kelime, bir diyalog yok.



Son yıllarda Türkiye’de olan işleri gördükçe aklıma hep Cevat Fehmi Başkut’un “Harput’ta Bir Amerikalı” isimli tiyatro eseri gelir. Bu filmi izledikten sonra da nedense kitabın sahifelerine gidip geldim. Bitlis’ten bir kan davası yüzünden çıkıp da evanjelik bir “Hacı”ya dönüştükten sonra geçmişiyle yüzleşmek için geri dönen adamın kimliğinde bu yabancılaşma izlenimini aldım. Hacı kökleriyle sevgi dolu bir ifade ile barışıyordu, “Harput’ta Bir Amerikalı” ise katı, soğuk ve kimliksizdi. Ama ikisi de yabancıydılar.



Biri sempatik diğeri antipatik iki yabancı...



Milli olmadan evrensel olmanın getirisidir bu.



Kendi gerçeklerini, milli kimliğini yerel-evrensel koalisyonu ile unutan ve dünyevi bir bakış oluşturan tipler bu yabancılaşmayı yaşarlar.



Nişantaşı kültürü içinde Cemil İpekçi olup da Mardin’de küresel fotoğraf vermeyi yerellik zanneden bir modacının handikapı da aynıdır.



Milli olamamak!



BUR BİR ALINTIDIR http://www.ahmetsafak.tc/AhmetSafaktan.aspx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri
» BAŞBUĞUMUZUN DIŞ POLİTİKA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
» BAŞBUĞUMUZUN DİN VE İSLAMİYET HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
» İSVİÇRE DE MİNARE REFERANDUMU GÜNÜ
» SANATÇIMIZ YILDIRIM YILDIZDOĞAN' A GEÇMİŞ OLSUN

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Genel Paylaşım Bölümü :: Serbest Kürsü-
Buraya geçin: