UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
KÜRŞAD TÜRK
BozKurt
BozKurt
KÜRŞAD TÜRK


Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 566
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 15/07/80
Yaş Yaş : 44
Nerden Nerden : TURAN CUMHURİYETİ
İş-Meslek İş-Meslek : ANTİKOMÜNİST,ANTİSİYONİST
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 17/06/09

Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri Empty
MesajKonu: Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri   Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri Icon_minitimePerş. 25 Haz. 2009 - 11:42

Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri


Tarihte Türk Milleti kadar devamlı ve silsile halinde devlet ve Hakanlıklar kurmuş bir başka millet gösterilemez.


Hem de dünyanın bir çok yerlerine yayılarak ve muhtelif zamanlarda yeniden dirilerek, başa geçerek, dünyada söz sahibi olmuşlardır.


20'nci yüzyılın son on yılında Türkiye'nin yanında yeni bağımsız Türk Cumhuriyetleri de tarih sahnesine çıkmışlardır.


Türkler; o parlak medeniyet seviyesine ulaşmış ve dünya üzerinde yüzyıllar boyu önemli roller oynamış her milletin mirasçısı ve devamı olmanın verdiği haklı bir gurur ve övünç duygulan içinde dış siyaseti bir devlet politikası olarak ele alıp düzenlemeli; uluslararası ilişkilerde milliyetçi bir ruh ve anlayışla hareket etmelidir.
Türkiye zengin tarihi, stratejik durumu, ekonomik ve kültürel potansiyeli ile dünya siyasetinde özellikle kendi bölgesinde ve Türk Cumhuriyetlerinde de büyük ve düzenleyici bir rol oynayarak dinamik bir dış politika izlemek imkanına sahip bir devlettir.


Bugün Türk dış politikası bir düğümlenme noktasına gelmiştir. Türk dış politikası, çok zamanlar yurdumuzu idare edenler tarafından hafife alındığı ve milli bir politika olarak izlenmediğini görmekteyiz. Dış politika her canı isteyenin el atıp yapacağı, yürüteceği ve altından kalkabileceği bir konu değildir. Bunun için özel bilgi, ilim , gayret, yetişme ve tecrübeye ihtiyaç olduğu gibi bundan başka da bu işi yürütecek olanların ayrıca kabiliyetli, milletinin özelliklerini bilen, O'nun milli ruhuyla dolu, milli tarihini iyi bilen milli hedefleri hakkıyla tespit etmiş olan kimseler tarafından ancak başarı ile yürütülebilir. Milli hedefin başında; Memleketin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunması; daha sonra daima kendi milletinin, kendi memleketinin daha büyük siyasi, askeri ve ekonomik menfaatlere sahip olmasını ve bunu devam ettirerek Türk milletinin huzur ve refahının sağlanması olmalıdır.


Milli hedeflerin gerçekleşmesi için iki ayrı plan uygulanır:


Birincisi; 100-200 senelik uzun vadeli plan, ikincisi de bu planı destekleyen kısa vadeli planlardır. Bu planları uygulamak iç politika ile çok sıkı ilgisi vardır. Bir devlet içte birlik halinde, birbirine tutkun, milli hedeflerine sımsıkı bağlı, şuurlu, huzurlu bir durumda bulunmaz ise onun dış politikası da çok zayıf olur. İç politika ile dış politika karşılıklı olarak birbirlerinden kuvvet alırlar ve birbirlerine tesir ederler. Türkiye'yi Türkler'in kalbi olarak düşünürsek; bu kalbi korumak bütün dünya Türklerinin birinci vazifesi olmalıdır. Kalbi uzaktan korumak önemlidir. Bu maksatla;


l- Türk-Yunan ilişkileri:


a. 4 Haziran 1878'de ve ek anlaşmayla İngilizler'e geçici olarak verilen, Lozan'da da verilmesi kesinlik kazanmayan Kıbrıs Adası bütünüyle orada yaşayan Rumlar'ın haklarının korunması şartıyla Türkiye'nin olmalıdır.


b. Türkiye'nin Ege Bölgesi kıyılarına sokulmuş bulunan Meis Adasından Midilli ve Limni Adasına kadar olan ve 1912 Uşi andlaşmasıyla geçici olarak İtalyanlar'a. Türkiye'nin imzası bulunmayan 1947 Paris antlaşması ile Yunanlılar'a bırakılan halen hukuken Türkiye'nin olan bu adaların fiilen Türkiye'ye maledilmesi zarureti vardır.


c. Yunanistan'da yaşayan Türkler'in Lozan'da ve 1930 ahali değişimi antlaşmasında kabul edilen hakların korunması gerekir.


d. Bu adalardan başka Anadolu'ya yakın olan adaların Lozan antlaşması gereği silahsız ve askersiz. olması koşuluyla, Türkiye ve Yunanistan arasındaki Ege Denizi'ndeki karasular, kıta sahanlığı, ekonomik bölge. FIR hattı (serbest uçuş) problemleri halledilmelidir.Bu sayede, Türkler'in kalbi Anadolu uzaktan korunmuş olacaktır.


e. Halen devam eden Türk-Yunan dostluğu Türkiye'nin fedakarlığı sayesinde devam etmektedir.

Devletlerarası ilişkilerde tek taraflı fedakarlığa dayalı dostlukları devamlı kılmaya lüzum ve imkan yoktur.
Yukardaki konular halledildiğinde Türkiye ile Yunanistan arasında kalıcı bir barış sağlanmış olacaktır.


2- Türkiye Balkanlarla olan tarihi bağını güçlendirmeli ve burada yaşayan Müslüman ve Türk haklarını dünyada devamlı güncel tutmalıdır. Bu yapılmadığı için Bulgaristan'da Türkler'in hakları gasp edilmiş, Bosna Hersek ve Kosova'da Sırplar tarafından soykırımı yaptırılmış ve halen yapılmaktadır. Buralar Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapılandır.


3- Kuzey Irak'taki güç boşluğundan istifade ederek güçlenen ve Türkiye'yi devamlı rahatsız eden PKK'yı bitirmek ve orada yaşayan Türk ve Kürt soydaşlarımızın güvenliğini sağlamak amacıyla halen yürürlükteki Güvenlik Kuşağı'nın Musul ve Kerkük'ün güneyinden geçmesi için gayret gösterip ilk fırsatta Anadolu sınırları içerisine dahil edilmelidir.


4- Suriye ile ilişkilerde elimizdeki imkanları (su gibi) iyi kullanarak PKK'yı desteklemesi önlenmelidir.


5- Azerbaycan'ın topraklan olan ve halen Ermeniler tarafından işgal altında tutulan Karabağ'ın işgaline son verdirilerek Azerbaycan'ın güçlenmesi sağlanmalı, bilahare halen İran'ın egemenliği altında olan Güney Azerbaycan'da yaşayan 25 milyon Azeri-Türk soydaşımız İran'ın işgalinden kurtarılarak Kuzey Azerbaycan ile birleşilmesine gayret edilmelidir. Bununla aynı zamanda İran'ın Türkiye üzerindeki isteklerine de set çekilmiş olacaktır.


6- Rusya ile dostluk, iyi komşuluk ve ekonomik alanda iyi münasebetlerimizi devam ettirmekle beraber orada yaşayan Türkler'in özerkliği olmayanların öncelikle özerklik kazanması bilahare bağımsızlığı için çalışılmalıdır.


7- 1990'larda bağımsızlığına kavuşmuş Türk Cumhuriyetleri ile sıkı ekonomik kültürel, sosyal ilişkiler kurulmalı ilk önce Türk alfabesi ve Türk dili üzerinde çalışmalar yapılıp bir anlaşma sağlanmalı ve süratle yürürlüğe konmalıdır.


8- Halen Çin'in işgali altındaki Doğu Türkistan'ın Çin'in etnik soykırımına mani olunmalı ve bağımsızlığı elde edilmelidir.


9- Yurtdışında çalışan Türk işçilerinin kültürel hayatlarının korunması, sosyal statülerinin iyileştirilmesi, sosyal güvenliklerinin en üst düzeyde elde edilmesi, ekonomik güçlerinin Türkiye lehine lobi olacak şekilde organize edilerek yönlendirilmesi ve her türlü problemlerinin süratle giderilmesi için çalışılmalıdır.


10- Milliyetçilik konusunda batı ve doğu milliyetçilikleri arasındaki farklar o kadar belirgindir ki batı milliyetçiliği bir burjuva eylemi olarak kilise ve dine soğuk davrandığı halde doğu milliyetçiliğinde milli kurtuluş savaşlarında (Türk Kurtuluş Savaşı dahil) ve milli kimliklerin korunmasında din çok önemli, yapıcı ve yönetici eleman olmuştur. Çünkü İslam milliyetçi-politik görüşün moral çekirdeğini oluşturmaktadır. İslamiyete sahip çıkarak diğer İslam ülkeleriyle ekonomik ve kültürel işbirliği yapılmalıdır.


11- Bağımsızlıktan taviz verilmeden yapılan ittifaklar devlet ve millet hayatını güvenlik altında tutmakta sürekli değil geçici araçlardır. Esas olan milli güvenliğimizin, gene milli kaynaklarımızla sağlanmasıdır. Türkiye yukarıdaki ana felsefeyi daima göz önüne alarak milli hedeflerini gerçekleştirmek için halen içinde bulunduğu ittifak sistemlerine ilaveten yeni arayışlar içine girerek amaçlarını gerçekleştirmelidir.


12- Başbuğ Alparslan Türkeş'in yaşamı boyu istediği Adriyatikten Çin seddi'ne kadar olan topraklardaki Türkler'in bağımsızlıklarını kazanarak dünyada söz sahibi olma ideallerinden bir kısmını hayatta iken görmüştür. Başbuğumuzun göremediği istek ve arzularını da Akif'in dediği gibi, "Sahipsiz olan memleketin batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır." vecizesine uygun olarak ülkücü Gençlik gerçekleştirerek Türk Dünyası'na armağan etmeye and içmiştir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
KOZENİR
Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri Yoneticiun8
KOZENİR


Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 506
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 19/03/66
Yaş Yaş : 58
Nerden Nerden : TÜRK İZMİR
İş-Meslek İş-Meslek : SİTE KURMAK
Kayıt tarihi Kayıt tarihi : 10/02/09

Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri Empty
MesajKonu: Geri: Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri   Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri Icon_minitimePerş. 25 Haz. 2009 - 20:40

"
Türkiye'nin yapması gerekli faaliyetler

Türkiye çok enerjik ve olaylara ön alan bir siyâset izlemeli ve süratli kararlar alarak süratli tedbirlere gidebilecek şekilde hazırlıklı bulunmalıdır. Dünyamız gayet hızlı değişmeler ve gelişmeler içinde bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa devletleri ile Sovyetler Birliği arasında son zamanlarda meydana gelen hızlı yakınlaşma hareketleri, diğer siyasi münasebetleri üzerinde de tesir gösterecektir. Sovyetler Birliği ile adı geçen batılı memleketler arasında hergün çoğalmakta olan ticari ve iktisadi münasebetlerin cinsi, yönü ve ölçüsü, bu devletlerin siyasi hedeflerini ve niyetlerini oldukça aydınlık bir şekilde belirtmektedir. Girişilen yeni pazarlıklarda ve menfaat alış verişlerinde, Türkiye'nin sırtından oyunlar oynanması için, yeni plânlar hazırlayarak çok taraflı çalışmalara girişmek zarureti vardır.
Türkiye, yabancı propaganda merkezlerini çok yakından izlemeli ve bu merkezlerle sıkı bağlantı kurmalıdır. Bu merkezlerin, Türkiye'ye zararlı olmayacak faaliyetler yönünde bulunmalarını sağlamaya çalışmalıdır.
Ayrıca, çok faal bir diplomatik çalışmaya girişilmelidir. Gerek müttefik ve komşu memleketlerle ve gerekse paktlar dışındaki devletlerle yakın dostluk, işbirliği ve propaganda faaliyetleri yürütülmelidir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, bütün milletlerin hükümetleri üzerinde etki ve baskısı bulunan iç teşekküller hakkında bilgi toplamak ve bunlardan faydalanmak yoluna gidilmelidir.
Dış siyâsette başarılı olmak için Türkiye'nin içeride tam bir birlik ve beraberlik içinde bulunması ve güçlü modern silâhlı kuvvetlere sahip olması şarttır. Bu amaçla yurt içinde, milletle müesseselerin ahenkli bir anlayış içinde oluşturulması ve çalıştırılması dikkate alınmalıdır. Türkiye, Ortadoğu'nun nizam ve huzurunda en tesirli kuvvettir. Kendine düşen rolü ve görevleri bugüne kadar çeşitli hükümetlerin yanlış değerlendirmeleri ve hareketsizliği yüzünden yapamamıştır. Bunları yapabilmesi için etraflı bir plânlamaya ve hazırlığa girişilmesi gereklidir. Özellikle Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin her yönden en yeni silâh, araç ve gereçlerle donatılmış olması ve eğitilerek her an göreve hazır bulundurulması çok önemlidir. Hava gücünün milletlerin savunmasındaki hayati önemini belirtmekte fayda vardır. Son zamanlarda gerek Hava Kuvvetlerimizi ve gerekse Deniz Kuvvetlerimizi güçlendirmek için kurulmuş olan vakıflar, çok hayırlı ve isabetli hareketler olmuştur. Ancak yalnız başına "Güçlendirme Vakıfları" ile milli savunmamızın ihtiyaçlarını karşılamak ve özellikle savaş sanayiini kurmak mümkün olamaz. Hükümetlerce sivil alanda Türkiye'nin geniş ve sür'atli bir şekilde sanayileşmesi başarılmadıkça milli savunma gücümüz büyük güçlükler içinde bulunmaya devam edecektir. Yurdumuzda ağır sanayi, motor sanayii ve bunların ayrılmaz bölümleri olan diğer sanayi kolları kurulmadıkça savaş sanayiimiz, temelsiz, dayanaksız ve gelişme imkânından mahrum kalacaktır. Onun için meseleyi, ana hatları ile kuşbakışı kavramak için, bunun herşeyden önce bütün millet hayatını kapsayan bir hükümet ve devlet görevi olarak düşünülmesi gereklidir. Türkiye bu işleri kısa zamanda başarabilecek imkânlara sahiptir.
İnanıyoruz ki, milletimizin yüksek kabiliyetleri ve meziyetleri ile sağduyusu sayesinde, Türkiye'nin birliği ve beraberliği, her çeşit kışkırtmalara rağmen sağlam olarak korunacaktır. Türkiye yükselmeye ve gelişmeye devam edecektir. Türkiye'nin güçlenmesi ve kalkınması, gerek Ortadoğu için, gerekse dünya huzur ve barışı için çok yararlı olacaktır."
ALPARSLAN TÜRKEŞ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Başbuğ'un Dış Politika Hakkındaki Görüşleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» BAŞBUĞUMUZUN DIŞ POLİTİKA HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
» BAŞBUĞUMUZUN DİN VE İSLAMİYET HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
» SANATÇIMIZ AHMET ŞAFAK'IN NEWYORK'TA BEŞ MİNARE ADLI FİLM HAKKINDAKİ DEĞERLİ GÖRÜŞLERİ AHMET ŞAFAK'TAN İSİMLİ BÖLÜME EKLENMİŞTİR.
» BAŞBUĞUN NEFERLERİ
» Ülkücü Sanatçıların MHP hakkındaki düşünceleri!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Yolumuzu Aydınlatanlar :: Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ-
Buraya geçin: