Adaletin terazisi, İlhan Selçuk ve Pamuk...
Adaleti temsil eden kadın figürünü hatırlayın.
Elinde bir terazi var ve gözleri bağlı.
Gözlerinin bağlı olması ne anlama geliyor?
Terazi kefesine konan her ne ise, fark gözetmesin diye.
Bu kadının göz bağı çözülmüş...
Ama esas bağ, kalp gözüne takılmıştır.
Gözaltına alınma şeklini tartışacak değiliz.
Onun ne kadar adaletli ve ‘normal’ olduğu, zaten tartışılmaya bile açık değil.
Şimdi bir düşünün...
Sabaha karşı gözaltına alınan ve 48 saat içinde serbest bırakılan İlhan Selçuk yerine Orhan Pamuk olsaydı ne olurdu?
Olmaz, kafadan olmayacağını zaten biliyoruz.
Çünkü Orhan Pamuk, Türkiye’deki fay kırığının büyümesinde taraf olanların göz bebeğidir.
Onu, intihalci bir romancı kimliğinden çıkartıp AB ve mandacıların (biz bunlara mandaseverler de diyebiliriz) göz bebeği haline getiren ve Türkiye’nin yüzünde derin bir çizik yaratan sözlerini İlhan Selçuk tekrarlamaz.
Nobel’e pamuk tıkayanlar, muhalefet yapanlara asla tahammül edemezler.
AKP’ye muhalefet yapanı sevmeyenler kimi sever peki?
Veya neyin taraftarıdır?
Bunlar başka cevaplar getirmez önümüze.
Dönelim konumuza...
İlhan Selçuk yerine Orhan Pamuk gözaltına alınsaydı, ortalık savaş yerine döner, yurt dışından gelmedik heyet kalmazdı.
Hadi onlar neyse.
Yurt içinde bir tek alkışlamadıkları kaldı İlhan Selçuk’un gözaltına alınmasını.
Umarsız, korkusuz ve çilekeş ’arkadaşı’ Çetin Altan bile tek satır yazamadı.
Pamuk gözaltında olsaydı, elit medyanın pelit savaşçıları, toplanıp Cumhurbaşkanı’na giderdi heyet heyet.
Pamukseverler, Emniyet Müdürlüğü önünde çadır kurar, televizyon kanalları 24 saat canlı yayın yapardı.
Yandaş olmak, adaletin terazisini tutan kadının gözlerindeki bağı çözüp kalbine bağladı.
İlhan Selçuk şimdi serbest.
Yurt dışına çıkışı yasak.
Sanki kaçacakmış gibi, sanki bahşetmişler gibi, sanki lütfetmişler gibi.
Dün, DTP’nin vekili Nuh Demirtaş şöyle konuştu:
’Barışın yolu İmralı’dan geçer’.
Demirtaş, biz bu yazıyı yazarken halen bizim verdiğimiz vergilerle kanlı katile postacılık yapıyor.
Ve göz bağını gönül bağına çeviren adalet, İlhan Selçuk’a ’dur’ derken, Gönültaş’a devletin polisini eskort veriyor.
Dünyevi adaleti bu dereceye getirenlerin gönüllerinde ilahi adalet korkusu var mıdır sizce?
Ve ’Bir gece ansızın gelebiliriz’operasyonu yapılabilir diye hepimiz susmalı mıyız?
’Katlanmamız gereken her türlü fikir’ sadece sizin fikirleriniz mi?
Uzlaşma kültürü madalyası, sadece sizinle uzlaşanlara verilen bir hediye mi?
Suçu bilinmeyenin cezası nasıl bilinebilir?
Dünya tersine dönmüş...
‘Masumiyeti ispatlanana kadar herkes suçludur’ bundan böyle...
Türkiye zemininin fayı kırılmıştır...
Gelin, adalet terazisini tutan kadının gözünü yeniden bağlayın.
Bir gün sizin de o teraziye çıkmayacağınızı kim garanti edebilir?
ABDULLAH ÖZDOĞAN
ALINTIDIR
Konu: İLHAN SELÇUK VE ORHAN PAMUK 
Çarş. 25 Mart 2009 - 13:42