Türkler akınlar halinde Ötüken yaylalarından, Tibet çöllerinden, Sibirya steplerinden koparak Anadolu coğrafyasına Malazgirtten kasırga gibi girmiştir
Türk beyi Fatih komutasında İstanbul’a, oradan Avrupa’ya yürümüştür. Ve gün gelmiş Türklük, Türk milliyetçiliği yozlaştırılıp yok edilemeye başlandı. Buna dur demeye Anadolu’nun bağrından kopan bir Avşar beyi çıkar. Elinde üç hilalli sancak, arkasında bozkurtları ile Türk’ün makus tarihini yıkıp, büyük Türkiye’yi kurma ülküsü ile hedefe doğru koşmaya başlamıştır. Onun adı Başbuğ Türkeş’ti.
Türk milliyetçiliğinin son siyasi oluşumunu kurmak Başbuğ’un en büyük hayali idi. 9 Şubat 1969 tarihinde Adana’da bozkurtlarını toplayarak Türk milliyetçiliğini yeniden şahlandıracak bir parti kurdu. Adını Milliyetçi Hareket, sancağını üç hilal yaptılar. Ve bu partinin en büyük ülküsü 9 Işık doktrini ile büyük Türkiye’yi kurmak oldu. Başbuğ gençlerin geleceğin Türkiye’sinin şekillendirici olduğunu vurgulayarak, onları eğitmek amacıyla Ülkü Ocaklarını kurmuştur. Milliyetçi Hareket, Ülkü Ocaklarının kurulmasıyla ve gençlerin bu ülkü etrafında toplanmasıyla siyasi hayatta büyük ivme kazanmıştır. Ülkücüler, “Milli devlet güçlü iktidar” sloganı ile Türk milliyetçiliğini iktidara taşımayı hedeflemiştir. Hedef büyük ve erişme uğruna büyük mücadele verilmesi gerekiyordu. Bu yolda binlerce genç gözünü kırpmadan canını verdi.
Milliyetçi Hareketin fikri kararlılığı ve sistemli teşkilatçılığı, diğer sağ partiler dışında Milliyetçi Hareketi önemli bir siyasî güç haline getirmiştir. 12 Eylül 1980 askerî müdahalesiyle demokratik süreç kesintiye uğramış ve bütün siyasî teşekküllerin faaliyette bulunması uzun bir süre engellenmiştir. Milliyetçi Hareketin siyasi varlığına son verilmek istenmiş ve Ülkücü kuruluşların dağılması için çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Ülkücüler zindanlara atılarak yıldırılmaya çalışılmıştır. Yusufiye zindanları ülkücülerin daha fazla Türk-İslam mayasıyla yoğrulmasındaki ateşle imtihanı olmuştur. Fakat kurulduğu andan itibaren Türk devletinin ve milletinin çıkarları doğrultusunda faaliyetlerde bulunmayı temel ilke edinmiş olan Milliyetçi Hareket, diğer partilere kıyasla daha fazla mağdur edilmiş ve büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Ama ülkücülerin, hedefe gitmesini hiçbir engel durduramamıştır.
12 Eylül sonrası ülkücüler yeni bir oluşuma giderek Milliyetçi Çalışma Partisini kurdu. Türk siyasi hayatında siyasi varlığını sürdürmeye çalışmıştır. Başbuğ’un cezaevinden çıkması ve siyasi yasağının kalkması ile MÇP genel başkan seçilmiştir. 1993 yılındaki kongre ile MÇP tekrar MHP olarak adını değiştirmiş ve amblemini üç hilal yapmıştır. Böylece "MHP'nin ikinci doğuşu" gerçekleşmiştir. Ülke gündemini sarsan birçok olaya karşı 1980 öncesi olduğu üzere kararlı ve ülkücü duruşuyla kendisini göstermiştir.
5 Ağustos 1965 tarihinden itibaren 30 yılı aşkın süre Türk milliyetçiliğinin en büyük siyasi oluşumunun genel başkanlığı göreviyle, büyük bir camianın liderliğini yaparak erişilmesi zor birçok başarıyı elinde bulunduran Başbuğ, 4 Nisan 1997 saat 22.45’te hayata gözlerini yumdu... Kutlu yolun büyük yolbaşçısını, karlar altında binlerce ülkücü Hakk’ın rahmetine uğurladı.
Başbuğ Alparslan Türkeş'in vefatından sonra ülkücüler, Ülkü Ocaklarında yetişmiş ve yıllarını bu kutlu yola feda eden Devlet Bahçeli’yi lider olarak tercih etmiştir. Artık yeni yüzyılda yeni ufuklara yeni bir lider ile devam etmeye başlamıştır. 4 Nisan 1997’de Başbuğ’larına iktidar olma sözü veren binlerce milliyetçi, 18 Nisan 1999’da Milliyetçi Hareketi tarihinin en büyük başarısına taşımıştır. Bu seçimlerde Türk milleti Milliyetçi Harekete büyük bir teveccüh göstermiş ve Milliyetçi Hareket Türkiye'nin her bölgesinden, her köşesinden oy alıp milletvekili çıkaran en yaygın parti olmuştur. Bu siyasi başarıyı devam ettirmek ve ülkemizin zaferlere koşması için Devlet Bahçeli, Başbuğ’un en büyük hayali olan “Büyük Türkiye” ülküsünü gerçekleştirmek amacıyla gençlere 2023 lider ülke Türkiye hedefini göstermiştir.
MHP, ülkemizin ve dünyanın geldiği bugünkü noktanın çok yönlü bir muhasebesini yaparak, milletimizin ilgisini yeniçağın dinamiklerine ve insanlığın ortak geleceğine yöneltme düşünce ve çabasını yansıtmaya çalışmaktadır. Ve 40. Yılında lider Devlet Bahçeli ile şerefli, şanlı tarihiyle iktidara yürüme ülküsü ile ilerlemektedir. Türk milliyetçiliğine yeni yüzyılda yeni bir çehre kazandırmak isteyen Devlet Bahçeli, yeni ufuklara doğru ilerlerken yeni hedeflere koymuştur. Devlet Bahçeli Bey bu hedeflere ilerken ülkücülerin sokaklarda değil iktidarda olmasını birçok kez belirtmiştir. Bütün ülkeyi bir çatı altına toplamayı şu ifadelerle belirtmiştir; “Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya tek bilek ve tek yüreğiz. Biz Türk milletiyiz.”
Milliyetçi Hareket, Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey’in ifadesi ile “Milliyetçi Hareket, insan sevgisine dayanır. Demokrasiye inanır, insanlığa düşman, insanlığı bölücü her sistem ve ideolojiye karşıdır. Milliyetçi Hareket, Türk Tarihinden, Türk Milletinin binlerce yıllık mazisinden sürükleyip getirdiği kıymet hükümlerinden kuvvet ve hız alan kutsal bir ideolojidir.” Devlet Bahçeli Bey’in ifadesi ile ”Yüzyıla dayanan Türk milliyetçiliği ideolojisi ile 40 yıllık siyasal birikime dayanan Milliyetçi Hareket Partisinin en önemli görevini, kutuplaşma ve gerilimin müzmin tarihini oluşturan, aziz milletimizin değerleri ile devlet yönetimi arasındaki yapay ve anlamsız çatışmanın son bulması için gösterdiği çaba ve çalışmalar teşkil etmiştir.” İki büyük liderinde ifadeleri ile Milliyetçi Hareketin ne kadar köklü, şanlı, demokratik, yenilikçi bir yapı olduğunu belirtmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Başbuğ’un çizdiği ilkeli ve geleceğe yürüyen yoldan sapmadan 40. yılına ulaştı. Başbuğ Alparslan Türkeş’in önderliğinde, Devlet Bahçeli’nin liderliğinde ve kalbimizdeki sevgiyle Milliyetçi Hareket hak ettiği noktaya gelecektir.
ALLAH TÜRK’Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN