93 Harbi millet hafızasında bir tarih başlangıcı ve bir dönem sonudur. Bir felaket ifadesidir. 1699'da biten fetihler devrinden sonra düşmanın, Anadolu toprağına, kimsenin gelemeyeceğine inandığımız öze saldırmasıdır.
"Aldı Nemçe bizim Nazlı Budin'i" diye yas tutan bir milletin Erzurum'u, Kars'ı savunmaya mecbur oluşudur. Ne korkunç bir kader... Bütün kahramanlıklara, kumanda kademesinde Gazi Osman Paşa, Gazi Ahmet Muhtar Paşa gibi deha sahiplerinin bulunmasına rağmen, Rumeli'nin büyük kısmı ile Anadolu'nun üç vilayeti (Kars-Ardahan-Artvin) elden çıkmıştır.
Dahili azınlıkların, harici düşmanla beraber olduğu, onlar bayram ederken bizim yas tuttuğumuz bir tarihtir 93. "Üç vilayet" fethedilmiş, yabancı ülkesi değildi, himaye altında toprak değildi, ta "Dede Korkut" gününden beri Türklerin oturduğu, el sürülmez yurdumuzdu.
Yaslı devre 1923'e kadar kesiksiz sürdü. Osmanlı nizamı içinde eşitlik şerefiyle yetinmeyen kavim kırıntılarının, Avrupa tasmasını boyunlarına taktıkları güne kadar isyanlar, entrikalar, harpler birbirini kovaladı. Bir devlet olmak için gerekli ilk şarta sahip olamayan yani nizam için hürriyetini, istiklal uğruna canını verme; göze alamayan zavallıların akıbeti, Avrupalı'nın birbiri ile yaptığı müzakereler sonundaki muvazeneye tabi oldu.
Hıyanetler serisi, Türk'ü, Türkiye'de, Sakarya'da, Toroslar'da, Muş'ta dövüşecek kadar sıkıntılara düşürdü. 93'ten kalanlar torunlarıyla beraber buraları da korudular. "Nene Hatun'un" kardeşleri, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın torunları bu savaşları yaptı , el değmez yerlerin iffetini korudu. Türk'ün lütfettiği eşitliği gasbedilmiş üstünlük sananlar, İngiliz-Fransız hakimiyetinde mal muamelesi görmekten gocunmadı! 93, büyük göçlerin de başıdır. Şamil'in savaşında son kozlarını kaybedenler Kars'a ; gelmişti. Kars'ın Rus eline düşmesi, Kafkas'ın mağlup yiğitleriyle, Kars'ın, Artvin'i Ardahan'ın kahramanlarını beraber göçürdü.
Türk'ü başka milletlerden ayıran en esaslı faktör; bu göçebilme, bayrağının gönderden indiği yerlerde, maldan, mülkten geçebilme vasfıdır.
Rumeli'nde çoğunluktuk. Fatih olduğumuz için sahiptik. Onbinlerce dönümlük çiftliklere malik Rumeli ağalan vardı. "Demir kuşaklı cihan pehlivanlarını taraf taraf gezdiren beyler bulunurdu. Bedestenlerde, on binlerce altını bir sene sonu gelecek mal için senetsiz yatıran tüccarlar vardı. Bir gün bu ülkede bayrak değişti ve göç başladı. Bu efendiler, bu ağalar, T beyler her şeyi bıraktılar ve bayrak gölgesini takip ederek ta Ankara'ya kadar adım adım göçtüler. Zengin amma ikinci sınıf olmaktansa, aç ve fakat birinci sınıf insan olmayı tercih ettiler.
Tarlasındakini komşunun keçisi çiğneyince, adam öldürecek kadar malına sah çıkan Türk, bayrağın gölgesi çekilince dünyanın bütün nimetlerini hiçe sayabilmektedir.
Kıbrıs'ı düşünün, idareyi devrettiğimiz gün 3 Türk'e bir Rum vardı. Bugün Rum'a bir Türk kaldı. İki misli azaldık, her 9 Türk'ten 8'i Anadolu'ya göçtü. Kapakta 4 gazi var, 93 Harbinden kalma. Mesut mağrur, mütevazi, neşeli, edepli, iddiasız, sakin, derli-toplu 4 gazi. Ak sakalları açık alınları, mahcup bakışları yan yanalar.
Hayasızlığa şarlatanlığa, soysuzluğa, ahlaksızlığa karşı sıradağ zirveleri gibi dikilmiş duruyorlar. Anadolu'da neden sağlam oturuyoruz? Bu gazileri görünce anlıyor insan.
Niçin çıktığımız yerlere dönmek ümidini yitirmiyoruz? İç bozguncuların, yabancı kanlısı, yerini yerli sapıklara bıraktığı, Türkiye'yi bölmek, parçalamak için ittifak etmiş fesatçı güruhuna rağmen neden milletçe güveniyoruz? Hükümet idaresi yüklenmiş kimselerin aczine, korkaklığına rağmen, neden korkmuyoruz?
93 kahramanlarının torunları; asil kanlı evlatların varlığını, gençlik kampları da aynı itaat, aynı ideal, aynı tevazu içinde gördüğümüz içindir. Fikri ve beden eğitimin en ileri seviyesinde yetişmiş bu gençler dedelerine layık bir kararlılık iç de 93'ün intikamını almak özlemiyle yanmaktadırlar. Hilal geldiği yerlere tekrar varacaktır. Dünkü hıyanetin merkezi olan kavim kırıntıları, nasıl yalnız kendilerine zarar verdi ise, bugünkü hıyanetin mihrakı olan taklit mikropları da yalnız kendini ezdirecektir.
Canlı vakar abideleri, selam-saygı-tazim sizlere!