UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
DÜNDAR TAŞER Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 DÜNDAR TAŞER

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




DÜNDAR TAŞER Empty
MesajKonu: DÜNDAR TAŞER   DÜNDAR TAŞER Icon_minitimePtsi 30 Mart 2009 - 18:13

DÜNDAR TAŞER
Tarih:
13.06.2006 Saat: 17:58
Konu: Abide Şahsiyetler
DÜNDAR TAŞER Dundar_Taser1

Türkeş efsanesine rüzgâr veren adam: Dündar Taşer. Büyük adamlar, ancak ‘büyük
adamların’ omuzlarında yükselirler!.. Tarihin altın sayfaları arasında
kendilerine yer bulan bütün büyük liderlerin arkasında, ‘isimleri unutulmuş’
gizli kahramanlar mutlaka vardır!..
Büyük Türk milliyetçisi, dava adamı ve gönül eri Dündar TAŞER 1925 yılında
Gaziantep'te doğdu. Köklü ve gelenekli bir aileye mensuptur. Aile ve aile
çevresinde köklü ve derin bir Türk terbiyesi almış, çocukluk ve okul yıllarını
da burada geçirmiştir.
DÜNDAR TAŞER Dundar_Taser2
Ailesinin desteği ve kendi isteği ile kara harbokuluna girmiş, bu okulun tank
sınıfından teğmen olarak mezun olup ordu saflarına katılmıştır. Bilahare kurmay
subay imtihanını başarı ile vererek kurmay olmuştur. Ordu saflarında başarı ile
hizmet vererek kurmay tank binbaşılığına kadar yükselmiştir.

Türk-İslam
Ülküsü'nün örnek bîr şahsiyeti, yılmaz bir savaşçısıydı. Milletinin derin ve saf
kültürü ile mücehhez, insan sevgisiyle dopdolu, asil davranışlarıyla, efendiliği
ve engin kültürüyle, bilge bir dava adamıydı.

İslam'a, Türklüğe, Türk'ün
teşkilatçılığına ve büyük devlet kurma hassasiyetine hayran, keskin görüşlü,
kıvrak zekalı büyük bir Türk milliyetçisiydi. Geniş tarih bilgisi, milletine
olan inanç ve güveniyle meselelere fevkalade isabetli teşhisler koymuş, çözümü
yine milletinde bulmuştu. Müstesna şahsiyetiyle davasını yaşayan yılmaz bir
mücadele adamı olarak, Ülkücü Hareket'in şerefli mazisi ve mücadele geleneğinde
önde gelen isimlerden biri olarak hak ettiği yeri almıştır.

İlk gençlik
yıllarından beri milliyetçi ruha ve aksiyona sahiptir. 3 Mayıs 1944 Olayları'nda
Türk milliyetçilerine karşı düzenlenen "Haçlı Seferi'nde" Atsız ve
arkadaşlarının tabutluklarda, hücrelerde işkencelerden geçirilip, zindanlara
atıldığı tek parti döneminin faşist diktatörlüğünde baskılara ve zulümlere kargı
çıktığı için Harp Okulu'nda okuyan bir çok genç Türkçü gibi, soruşturmaya maruz
kalan kişilerden biri olmuştur.

Taşer ismini, kamuoyu ilk defa 27 Mayıs
Hareketi'yle birlikte duydu. Hiç beyanat vermediği, kendini tanıtıcı faaliyet
göstermediği için baklanda bilinenler çok azdır. Onun hayat çizgisini takip
edenler ağırbaşlı, mütevazi, zamanında konuşan ve davanın en çok kendisine
ihtiyacı olan mevkilerinde yer alan sabırlı, metin ve cesur üslubuyla,
Bozkurtlar'ın Bögü Alp'ini hatırlar. Taşer'in Ömrü "Taş yerinde ağırdır" sözünün
tefsiri gibidir.

27 Mayıs Darbesi'nden vefatına kadar fikir birliği,
kader birliği yaptığı Alparslan Türkeş'le birlikte olmuştur. Bu darbeye
katılmasının sebebi ise, ülkenin içinde bulunduğu bunalım ve kaçınılmaz bir
şekilde geliyorum sinyalleri veren askeri bir darbede ülke yönetimini CHP
yanlısı İnönü taraftarı güçlere ve zihniyete yönetimi bırakmamaktı. Türkeş'le
beraber ihtilal komitesinin içinde yer alarak CHP yanlısı güçlerin iktidar
oyunlarını bir süre bozdular. Fakat daha sonra ihtilal komitesi içerisinde yer
alan MBK üyeleri arasında komitacı oyunlar başlayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




DÜNDAR TAŞER Empty
MesajKonu: Geri: DÜNDAR TAŞER   DÜNDAR TAŞER Icon_minitimePtsi 30 Mart 2009 - 18:14

DÜNDAR TAŞER Dundar-taser-surgun

Sürgüne Gidiş

Komite içerisindeki 13 Kasım
Darbesi'yle, sürgüne gönderilen 14 kişinin içerisindeydi.

13 Kasım hadisesi onu çok üzdü. Bu hadiseyi
hayatı boyunca hoş görmedi. Sürgün yıllarını Fas'ta geçirdi.

Taşer, iki
yıl süren sürgün hayatından sonra yurda dönüşlerin serbest bırakılmasıyla, 1963
yılında, çok sevdiği vatanına ve toprağına kavuşacaktı. Onun gerçek değeri,yurda
döndükten sonra yer alacağı siyasi hayatta çok çabuk farkedilecekti.


1965 yılında Alparslan Türkeş, Muzaffer Özdağ, Ahmet Er, Numan Esin,
Rıfat ****** gibi darbede yer alan, birlikte sürgüne gittikleri arkadaşlarıyla,
CKMP'de siyasi hayata girdi. CKMP'nin 30-31 Temmuz 1965 tarihlerinde yapılan
kurultayında, partinin GİK üyeliğine seçildi. 1967 Kurultayı'ndan sonra Genel
Bask Yardımcılığı görevine getirildi. Partide Türkeş'ten sonra gelen ikinci
isimdi. CKMP'nin yeni döneminde fikri ve siyasi gelişiminde çok büyük hizmeti
emeği vardır. Gecesini gündüzüne katarak, partinin Anadolu'da kök salması da.
Milliyetçi Hareket Bayrağı'nın bir uçtan bir uca dalgalanmasında daima önde
koşanlardandı.

Taşer 1965'de Gaziantep'den milletvekili adayı , 2
Haziran 1968 seçimlerinde senatör adayı 1969 Genel Seçimleri'nde İstanbul'dan
milletvekili adayı oldu. İstanbul'daki adaylığında seçimi çok az bir farkla
kaybetti. AP iktidarının milli bakiye seçim sistemini kaldırarak, yerine daha
avantajlı çıkacağını düşündüğü nispi seçim sistemini getirmesiyle, birçok MHP'li
gibi milletvekili olamadı. Taşer siyaseti bir gaye olarak değil, milletine
ülkesine hizmet yolunda bir araç olarak görürdü. Siyasette dürüstlüğü,
erdemliliği şiar edinmiş gerçek bir dava adamıydı. Politik hayatta Taşer,
fazileti, inancı ve fedakarlığı, sevgiyi, tevazu ve ülkücülüğü temsil etmiştir.
Siyasi arenadaki dostları da muarızları da onun engin tarih, kültür, siyaset
bilgisine ve zekasına hayrandılar. Onun yapmış olduğu tespitler ve
değerlendirmeler bütün kesimler tarafından dikkate alınırdı.

1970'ler
Türkiye'sine baktığımızda onun yapmış olduğu tahlillerin ve tespitlerin ne kadar
doğru olduğunu bugün bile görüyoruz. Meseleleri ele alırken kendine mahsus,
sağlam ve rahat bir üsluba sahipti. Milliyetçi Hareket'in sözcülüğünü yapan
Milli Hareket ve daha sonra yayına başlayacak olan Devlet Gazetesinde yazmış
olduğu başyazılar ve parti sözcüsü olarak beyan ettiği ülke ve dünya
meseleleriyle ilgili görüşler, hareketin ideolojik çizgisine de yön verirdi.


Taşer ve Ülkücü Gençlik

1965'li yıllardan itibaren Avrupa'da
esen sol rüzgarlar ve sosyalizm modası Türkiye'yi de etkiledi. 1961
Anayasası'nda sağlamış olduğu siyasi haklarla birlikte çok sayıdaki komünist ve
sol gruplar, illegaliteden legaliteye dönerek su yüzüne çıkacaklardı. İhtilalci
sol hareketlerin fikri ve siyasi açıdan faaliyetlerini yoğun bir şekilde
sürdürüp kitleselleşme çalışmalarıyla, milleti ve devleti tehdit edecek yıkıcı
ve bölücü çalışmalarının ayyuka çıktığı bir dönemde, Türk Milleti'nin millî
refleksi olan Türk Milliyetçileri sessiz kalamazdı.

Taşer, Alparslan
Türkeş'in de bulunduğu CKMP'nin bir toplantısında ülkede yaşanan durumla ilgili;
"Mutlak mana da millî, manevî, İslamî değerlere bağlı gençliği ülkü ve fikirler
etrafında toplayacak aksiyoner bir hareketi oluşturmak zorundayız." diyordu.
Taşer kolları sıvayarak, kendini parti çalışmalarından çok gençlik çalışmalarına
ayırdı. Üniversitelerde ve Anadolu'da, Ülkücü Hareket ismiyle siyasi kimliğe
kavuşacak olan ülkücü gençlik teşekküllerinin kurulma çalışmalarında öncülük ve
önderlik etti. Gençlerle sadece bir arada oturarak dernekçilik yapmadı.
Türkiye'nin istikbali ve geleceği olarak gördüğü milliyetçi, ülkücü gençliğin
faaliyetlerinde bir ışık gibi duruyor, yön gösteriyordu. Ortaya çıkan problemler
veya zorluklar karşısında ise, meselelerin nasıl çözüme kavuşacağını, bir
taktisyen gibi öğretiyordu.

İçtimai yapıdaki bozukluğun sebeplerini ve
kaynaklarını iyi bilirdi. Milliyetçi Hareket'in geleceğini ve Türkiye'nin
kurtuluşunu Ülkücü gençliğin yetişmesiyle mümkün olacağına inanırdı. Gençliğin
üzerine titrerdi. Türk Milleti'nin bekasının teminatı olan Ülkücü gençliğin
düşmanların bütün oyunlarını bozacak kudretteki ruh sağlamlığında ve
teşkilatlanma gücünde onun damgası vardır. Gençliğin yetişmesinde, şahsiyetini
bulmasına önem vermesi sebebiyle, yöneticisi olduğu partiden bağımsız olarak bir
araya gelmelerini arzu etmiş, dolayısıyla zaman içinde gücü, cesareti, şecaati
milletçe takdir edilen, gençlik üzerindeki muesseriyetini geniş çevrelere
göstermesini başarmıştır.

1967-1968 yılları arasında kurulmaya başlayan
Genç Ülkücüler ve Ülkü Ocakları'nın kurdurulmasında ve eğitiminde önemli
görevler ifa etmiştir. Milliyetçi Hareket ve milliyetçi gençliği
parçalanmışlıktan, bölünmüşlükten kurtararak, onun birleşik millî bir güç haline
gelmesinde oynadığı rol MHP hareken içinde önemli yer tutmaktadır.

İlk
gençlik hareketlerinin başladığı yıllar içerisinde, onun en önemli
özelliklerinden biri, gençliği millî, manevî değerlerle yetiştirecek, onları her
türlü anarşist, materyalist düşüncelerden koruyacak bir teşkilatın nasıl
kurulacağını bir tarihçi, sosyolog ve psikolog gibi düşünmesiydi.


Kendini bir siyasi parti yöneticisinden çok, mefkure insanı olarak
görüyordu. Gençliğin siyasi kadroların programlan etrafında değil, fikirler ve
ülküler etrafında toplanması gerektiğini düşünüyordu. Bu yüzden gençlik
çalışmalarını parti çalışmalarından hep ayrı tutmuştur.

Dündar Taşer bir
ülkücünün yaşama ve hareket şevkini net çizgilerle ortaya koyarken, millî şuur
sahibi münevverlerimize de en güzel örneklerden biri olmuştur. Memleketin içinde
bulunduğu şartların bir varolma kavgası olduğunu biliyor ve ülkenin, Akif in
"Asım'm nesli" dediği dinine, milliyetine, kültürüne ve tarihine sahip
vatanperver ülkücü kadrolarla kurtulacağına inanıyordu.

Taşer,
temellerini oluşmasına katkıda bulunduğu, öncülük ettiği Genç Ülkücüler'in ve
Ülkü Ocakları'nın düzenlemiş olduğu sohbetlerde en çok aranılan ve değişmez
isimlerindendi. Onun aydınlattığı sohbetlerde Ülkücü gençler geleceği ümitle
bakarlardı. Bazen gece yarıları başlayıp sabahlara kadar devam eden konuşmalar
uzadıkça uzar ama hiç kimse sohbetlerin bitmesini istemezdi. Onun sıcaklığı,
içtenliği bütün genç Ülkücülerin yüreğini ısıtırdı. Hele Osmanlı'yla başlayıp
cumhuriyetle devam eden konulara girildi mi, sanki tarihin derinliklerinden
gelen bir insan konuşuyor gibi, pür dikkat dinlerlerdi. O sanki yaşayan bir
Osmanlı'ydı.

Kökü mazide olan âtinin tâ kendisiydi ve hali heyecanla
yaşardı. Son derece gerçekçiydi. Günün hadiselerini en umulmadık yanlarından
kavrar gerek teşhis gücü, gerekse değerlendirilişteki üstünlüğüyle zevkle
dinlenirdi.

Türk tarihini çok iyi bilişi ve parlak zekasının hadiseleri
millî tarih şuuruyla yorumlayışı, mükemmel bir kafa yapısına sahip oluşunun
işaretiydi. Ülkücü gençlerle olan sohbetlerinde tarihi gelişmelerimizi bir
sarkacın hareketine benzetirdi. Türk tarihinde sarkacın son noktasına
gelindiğini ve artık zaruri olarak kabarıp taşma, büyüme istikametinde
gelişeceğini söylerdi. Anadolu'ya bu halimizle sıkışıp kaldık, artık daha fazla
küçülmemiz mümkün değildir. Sarkaç genişleme istikametinde hareket etmeye
mecburdur. Bu hem maddî hem de manevî gelişmelerimize şamil bir ifadeydi.
Sürekli bir şekilde Ülkücü gençlere hitaben "Biz kaybedilmiş medeniyetin
çocuklarıyız o kaybedilmiş medeniyeti yeniden kuracak olan sizlersiniz" diyerek
onlara ufuk açardı.

1967 yılından itibaren vefatına kadar her yıl
Osmanlı Devleti'nin kurulduğu yer olan Söğüt'te düzenlenen Ertuğrul Gazi
Törenleri'ne partinin ve gençlik kollarının da katılmasında önemli etkisi
olmuştur. Düzenlenen törenlere katılımlarda Ülkücü gençliğin kalabalık bir
şekilde yerini almasına, toplantılarda hazır bulunmasına özen gösterirdi.
Söğüt'te düzenlenen bu ziyaretlerle gençliğin tarih ve milliyetçilik şuuruna,
tarih sahnesinde büyük rol oynamış ecdadımız Osmanlı'nın daha iyi anlaşılması
noktasında Ülkücü gençliğin misyonunun öneminin altını çizer, hedefler
gösterirdi. Kafasındaki güçlü, millî bir devletin adı, tarihteki Osmanlı'ydı.
Yeni bir Türk-İslam medeniyeti kurmanın yolunun Osmanlı'yı kavramaktan geçtiğine
inanıyordu.

Fena Fi'd-Devlet, (Devlette fani olmuş, onda erimiş) bu
sıfat arkadaşları tarafından onun için kullanılıyordu. Devlet mi mühim, yoksa
hürriyet mi? Devlet olmadan hürriyeti ve meşrutiyeti ne yapacaksınız
inancındaydı.

Resmi ideolojinin zihinlere nakşettiği, hala tartışmaları
süren Kurtuluş Savaşı tezine karşı çıkarak; "Ne geri kalmış milletlerin birisi,
ne de kurtuluş savaşı yapan kavimlerin birincisiyiz. İstiklalini son elli yıl
içinde bizden almış on-dokuz ülkenin efendisiydik. Yüzelliyıldır her türlü
uygulanan şekil kavgalarını terk zamanı gelmiştir. Millî şuur, milliyetçi
hareket 'doğurmuştur. Bu hareket Şeyh Edebali gibi gönül pirleri, Çandarlı Hoca
gibi ilim ülkücülerini beklemektedir" diyordu.

Taşer, bizim tarihimizde
ki 'Veli" ve "Alp" tiplerini her ikisinin de özelliklerini üzerinde taşıyordu.
Gençler ve tabii yaşlılar onu kendilerine bu kadar yakın bulurken, efsane
devirlerden bugüne kalmış bir kahraman gibi onu bütün benliklerine bağlarken, bu
vasıfların tesiri altındaydılar.

Türk siyasi hayatına damgasını vuran,
Türkiye'nin en güçlü sivil hareketi olan Ülkücü Hareketin gerçek manada
kurucularından ve öncülerinden olan Taşer, gençliğe üç önemli temel esası
öğretmeye çalışmıştır.

1. İslam ahlâk ve fazileti

2. Türklük ve
tarih şuuru

3. İla'y-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem

İşte,
bütün hayati boyunca yapmış olduğu konuşmalar, yazmış olduğu makaleler ve o
meşhur sohbetlerinde her şeyin özeti, bu esaslarda yatmaktaydı.

Şehit
Süleyman Özmen'in Cenazesinde Gözyaşlarını Tutamadığı An

Dündar Taşer,
ülkücü gençliğin sadece sohbetlerine katıldığı fikir danıştıkları bir siyaset
adamının ötesinde onların en zor günlerinde, çatışmalı yıllarda komünizme karşı
vermiş oldukları kavgalarında, başları sıkıştığında, darda kaldıklarında o hep
genç ülkücülerle birlikteydi.

Taşer, üniversitelerden hapishanelere,
hastane kapılarından mezarlıkla, uzanan ülkücü mücadelede, onların arkadaşı,
ağabeyi, güvendikleri bir dağ idi. 1969-70 yılların başlarında Kızıl terörün
okullardan sokaklara kadar yansıyan saldırıları karşısında büyük bir azim ve
kararlılıkla mücadele eden Ülkücü Hareket mensuplarının vermiş olduğu o büyük
mücadelede ilk Şehitlerden olan, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencisi
Süleyman Özmen'in Maltepe Camii'nde düzenlenen cenaze töreninde yaptığı duygusal
konuşma herkesi derinden etkilemişti. Hatta tören esnasında yanında bulunduğu
Galip Erdem'e söylediği "Ne kadar üzülürsem üzüleyim ağlamak adetim değildir.
Hatta annemin ölümünde bile ağlamadım ama bu çocuğun gidişi ağlattı beni."
Diyecek kadar etkilenmişti. Binlerce ülkücüye hitaben şu sözleri söylüyordu. "
Süleyman , bu vatan , bu millet , hepimiz için ölmüştür. Süleyman bir semboldür
bir şehittir. Şehitler kudsisidir. Süleyman hayatının başındaydı. Ne kapitalist
ne de burjuvaydı. Hepimiz için öldü. Süleyman sizlersiniz. Süleyman
yaşayacaktır. Çünkü Şehitler Ölmez."

MHP Genel Başkan Yardımcısı Dündar
Taşer , 13 Haziran 1972 gecesi bir trafik kazası sonucunda ebedi aleme göç etti.
Geri manevra yapan ekmek kamyonunun arkasından çarpmasıyla ağır bir şekilde
yaralanan Taşer , kaldırıldığı Numune Hastane'sinde bütün çabalara rağmen
kurtarılamamıştı. Acı haber kısa zamanda tüm Türkiye'ye ulaştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




DÜNDAR TAŞER Empty
MesajKonu: Geri: DÜNDAR TAŞER   DÜNDAR TAŞER Icon_minitimePtsi 30 Mart 2009 - 18:15

DÜNDAR TAŞER Dundar-taser-in-cenazesi
Cenazesi 15 Haziran 1972 Persembe günü Haci Bayram
Camii'nde kaldirildi.
Ruhu Şad, Mekanı Cennet
Olsun ..

MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Dündar Taşer'in vefatı
dolayısıyla MHP Teşkilatına Genel Başkan Alparslan Türkeş aşağıdaki genelgeyi
göndermişti :

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın
Dündar Taşer’i 13 Haziran 1972 günü saat 20.30'da bir kamyonet çarpması
sonucunda kaybetmiş bulunuyoruz.

Türk Ordusu'nun değerli bir subayı.
Milli Birlik Komitesi üyesi, Milliyetçi Hareket Partisi Genel İdare Kurulu üyesi
ve Genel Başkan Yardımcısı olarak hayatı boyunca milletine fedakârca hizmet eden
Dündar Taşer, bulun bu rütbe ve makamların üstünde ülkücü bir Türk Milliyetçisi
idi. Türk Milliyetçiliği'ni sadece milletini sevmek değil, bu sevgiyi her türlü
makam, parti ve benlik endişesinin üstünde tutmak, milleti için gerekeni
kork­madan ve kararlılıkla icra etmek şeklinde anlayan Dündar Taşer'in aramızdan
ayrılmasıyla yeri doldurulamayacak bir enerji, azim, bilgi, sevgi, ve imân
hazinesinden mahrum kalmış bulunuyoruz.

Ona ancak ölümün
bıraktırabildiği mefkure mücadelesini ülküdaşları aynı azimle sürdürmeye ve
mutlak başarıya ulaştırmaya kesin kararlıdırlar.Büyük Türk Milliyetçisi Dündar
Taşer'in naaşı yarın (15 Haziran 1972) Ankara Hacıbayram Camii'nden, öğle
namazından sonra, askerî merasimle ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir.
Törende Ankara içi ve dışındaki bütün Milliyetçi Hareket Partisi mensupları ve
diğer ülküdaşları hazır bulunacaklardır.

Milliyetçi Hareket Partisi
mensuplarına ve, ülküdaşlarımıza baş sağlığı, değerli dâva arkadaşımız Dündar
Taşer'e Tanrı'dan rahmet ve mağfiret dileriz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
DÜNDAR TAŞER
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» BÜYÜK DAVA ADAMI DÜNDAR TAŞER
» HİLAL GELDİĞİ YERE TEKRAR VARACAKTIR / DÜNDAR TAŞER
» Dündar Taşer Bir Kez Daha Cenab-ı Hakk'tan rahmet diliyoruz.
» BAŞBUĞUN: DÜNDAR TAŞERİN KABRİ BAŞINDA YAPTIĞI KONUŞMA

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Yolumuzu Aydınlatanlar :: Abide Şahsiyetler-
Buraya geçin: