BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMALARI
Bu günlerde Amerikancı (veya Vatikancı) Hocanın adamı bir yazar röportajında baş örtüsünün furuat (teferruat=ayrıntı) olduğunu iddia ediyor ve bunu bir İslami kuralmış gibi sunuyor.
Baş örtüsü Kur'an da açıkça bir ayetle farz kılınmıştır. Bunu ayrıntı olarak göstermek hafife almak iman şartına göre kişiyi küfre götürür. Yani gavur olur. Başı açık kişi inanıyorsa günahkar olur. Çünkü baş örtüsünde Kul hakkı vardır. Başı açık bulunmak ona bakan kişiyi de günaha sokar.
BAŞ ÖRTÜSÜ SİYASETİ
Baş örtüsü neden bu kadar önemsenmiştir ve bir siyasi polemik haline gelmiştir?
Başı açık olmak bir Batı töresi ve geleneğidir. Batılılar ısrarla dünya milletlerini kendi töre, inanç ve hukukuna göre tanzim etmek istemektedirler. Buna misyonerlik de denmektedir. Çünkü misyonerlik yani Hıristiyanlık Batı emperyalizminin en etkin unsurudur. Bunda derin ekonomik, siyasi, kültürel ve askeri çıkarlar vardır. Batı her haliyle dünyayı sömürmek için bu kültürel baskıyı uygulamak zorundadır. Özellikle İslam hukukundan çok korktuğu ve onun soygun düzen ve hamiyetini yok edeceği için onu düşman ilan etmiş ve İslam dünyasına baskı yapmaktadır. Mesela faizin kaldırıldığını bir düşünün, Batının büyük bir ekmek kapısı kapanıp, geri kalmış ülkeleri İMF ve Dünya bankası yoluyla soyması ortadan kalkacaktır.
Batı'nın hukuk baskısı, İslam dünyasında önce idarecilere yöneliktir. Aşağı yukarı bütün İslam ülkeleri yöneticilerini tehdit ederek kendisi gibi giydirmekte ve kendisine benzetmektedir. Ayrıca İslam ülkelerinin askerleri de aynı tehdit altındadır. Batılılar hiç ilgisi olmadığı halde bazı İslam ülkelerinin askerlerini de korkutarak baş örtüsü sorunu çıkarmaktadır. Buna en ibret verici örnek Tunus'tur.
Baş örtüsü hem İslam'ın emri, hem de Türk töresinin bir gereğidir. Bunu müdafaa eden muhafazakar kesim siyasi polemik olarak da kullanmıştır. DSP-ANAP-MHP koalisyonu döneminde, bugünkü AKP ve Saadet Partisi yöneticileri, baş örtülü hanımları ve bunu müdafaa eden kişileri sokağa dökmüş, el ele tutuşarak Türkiye'yi kuşatmak istemişlerdir. Ama bugün baş örtüsü meselesi çözülmediği ve kültürel dejenerasyon daha da arttığı halde, bu konuda kınama ve protestoların ortadan kalkması, samimi Müslümanların nasıl da aldatıldığını göstermektedir.
Bazı akademisyen ilahiyatçıların özellikle kadınların baş örtüsünü İslami kaide olarak küçümsemeleri veya tartışmaya açmaları tamamen kendilerini Batı kültürü içinde görmelerinden ve Batılılara karşı aşağılık duygusu duymalarındandır. Dolayısıyla İslam'ın görüntü olarak hakimiyeti gereğini unutanlardır.
FETHULLAÇILAR
Son zamanlarda Hıristiyanları şirin göstererek misyonerliğin önünü açan, Vatikan'ın dinler arası diyalog politikasını uygulayan, emperyalist Batıyı propaganda edip onların dünya hakimiyetine hizmet eden, papazları öven, ABD'nin ılımlı İslam politikasına hizmet eden, Türkiye'de Kürt kimliği ve kongresini öne çıkararak bölücülük yapan bu topluluk İslami kaideleri de sulandırarak Müslümanların içine şüphe düşürüp Hıristiyanlığa zemin hazırlamaktadır. Hiç ağzından ABD emperyalizmi ve İslam ülkelerini işgali konusunda kınaması olmayan, İsrail'in Filistin soykırımı konusunda sessiz kalan Fethullah Hoca'nın şakirtleri, şimdi İslam itikat ve inancı üzerinde tahribata başlamışlardır. Şüphesiz ki "Kur'anı Allah indirdi O'nu koruyacak da odur".
Hıristiyanlarla haşr olunacağına(çünkü kişi sevdiği ile haşr olunur) inandığım bu topluluğun zararı, elbette İslam'a değil bir kısım atlatılmış Müslümanlara olacaktır. Allah bu aldatılan Müslümanları onların şerrinden korusun.
Allah Türk milletini korusun vesselam.
SEYFİ ŞAHİN