.......BAŞBUĞUM.......
Yalnızlık kendimizi alıp kaçtığımız dilsiz bir attır yelesi bakışlarımızda savrulur hep nal sesleri
duruşumuzda.bu yüzden uzaklar atların topuklarında zonklar,bir uzaklarda.zaten yalnızlık uzaklıktır
Yakınımızda gürültüler ona çarpmasalr bilmem gürültü müdürler çizgiler çizgi mi insanlar insan
Kalabalıklar kalabalık
Çeşmeler bile onu akar ninemin sesinde elimi oluğa uzatmadan önce.ninem alır kestane kokulu
Sesini sonra dağlara karışır ve balkan denen yerde bir ses bir sesi üşütmesin diye yanık kaval
Sesiyle yatar yarasını patikalara saran çobanlar
Ve yalnızlık yalnız bir çobandır çobanların bakışında zamanı güden.
Ben ninemi yalnızlık sanmıştım bir keresinde o yıllar söylenceler eşkiya türküleriyle başlardı ninemin
Sesinden keklik ötüşleriyle çınlayan kekik kokulu ormanlar geçmezdi hiç dağlar geçerdi geçerse kanlı
Fermanlı ve duman dağları geçerdi sonra lor peyniri gibi ufalanan kuru öksürüğün ardından ansızın
Eşkiyalar basardı ortalığı ya da ninemin bir çift zeytin çekirdeğine benzeyen gözlerinden asker
Kaçakları fırlardı birdenbire başımın üstünden atlayarak gölgelerini kanlı bir kaput gibi sürükleye
Sürrükleye dağlara çıkardı ardından silah sesleri ninem uykulu göz kapaklarını yüzyılların altında
Ezilen tozlu iki böcek gibi kıpırdatıp annen mısır patlatıyor derdi ama ben inanmazdım
Dağ taş müfrezeydi çünkü gördüm ve çocuktum ki görmek inanmanın en geniş kapısıydı.
Ve bir uçurum dolanırdı ayak bileklerime yalnızlık uçurumları giyinmektir biraz da.
Yalnızlık alıp karşına kendini öteki kendinlerle konuşmaktır.bakışmaktır kendinlerle dövüşmektir.kimi zaman da
Öldürmektir içlerinden sana en çok benzeyeni benzemiyor diye
Yalnızlık öldürmektir.
Ansızın ayaklanmışken bir yanın bir yanının köleliğine bir yanın sakalı yüzüne yüzü sakalına batmış bir derviş
Gibi dalmışken kendine bir yanın kurtulmuşken kendinden ve bir yanın haber getiriyorken dünden bu günden
Yalnızlık susturmaktır kendi sesinle kendini iç bedenini oymaktır diş diş düş düş genişletmektir daraltmaktır
Yalnızlık en çok susmaktır.
Yalnızlık bir boşluktur içimizde sisli yamaçlarında babalarımızın dev gölgesi dolaşır babalar ki bizde bitmeyen
Upuzun tiradlardır bir masal ağcına benzeyen ellerini uzatıp ellerimizden çocuklarımız okşarlar torunlarına baba
Derler sonra sürekli değişen sesleriyle torun çocuğunda hortlayarak
Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.
Babalar ki yalnızlığın en uzun tarihidir içlerinden gelip geçtiğimiz
Yalnızlık çocuk kılığında bir babadır torunların büyüttüğü.
Ben yalnızlığı sensizlik sanmıştım bir keresinde
Yalnızlık postacıların taşıdığı yüktür çoğu kez
Birikir kalem uçlarında kağıtlarda zarflarda bakışlarda birikir susuşlarda bekleyişlerde kapılarda ve birikim
Yüktür her zaman yalnızlık bir yükün ağırlıdır.yorgunluğumuzu o nesnenin kucağına gezdiriken yürü ya da
Koşarken coşarken ya da deli dolu yaşarken ansızın ölümü istemekitr yalnızlıkkendimizin kendimize sağırlığıdır.
Ben sensizliği yalnızlık sanmıştım her keresinde yüzün gelirdi bir yerlerden bir ülke kokun gelirdi bir bahar
Ve gülüşün gelirdi de bir düş gibi illede kendini kendine vurmuşluğun gelirdi de ben hep şarkı sanırdım
Gökyüzünü kimbilir kimin söylediği Issız teknelere kıyılarıma koşardım hemen bakardımbakmak uzanmaktır
Atlaslar yırtılırdı düşümün bir ucunda bir ucunda ben ve suların unuttuğu yunus hıçkırıkları vurudu alnıma
Dudaklarımdan tuz kervanları yürürdü
Kervanlar ki seraptır harami günlüğnde
Ben sensizliği yalnızlık sanmıştım her keresinde yalnızlık bende bensizlikti oysa yada bende birçok ben
Ben yalnızlığı sensizlik sanmıştım bir keresinde
Ben sensizliği yalnızlık sanmıştım bir keresinde
Ben yalnızlığı sensizlik sanmıştım her keresinde
Mekanın cennet olsun başbuğum nekadarda yanlız olsak geçmişteki beraberliklerinle avunuruz bir ömür yeterli bize
Başkal Kaşıkçı Erzurum Oltu.
SELAMALEYKÜM