Asalet / Cehalet / İhanet - (Ondörtlerin Destanı)
Tarih, menfaatçilerin değil asillerin destanını yazar, türküsünü söyler.
Hayat, asillere sırrını verir; doymak, ihtiyaçlarını gidermek için yaşayanlara değil…
Asalet, sahip olandan başka kimsenin önemini anlamadığı, bazen acıtan, bazen kanatan ama hep yücelten bir şeydir.
Asiller, bazen toplumun yüzde üçü, bazen yüzde sekizi, bazen de yüzde ondördüdür.
İşte o yüzde ondört, parıltılı ışıkların, vaadkar ampullerin peşine takılmaz çünkü onlar karanlık gecelerde uluyan bozkurtlardır…Aydınlanma değil, yanarak aydınlatma derdindedirler…
İşte o asiller, hırsızlara prim de vermez, gönül de vermez, yanında yer de vermez, oy da vermez.
Asiller, milletinin çocuklarının hakkını yiyen, midesinde yetim hakkı olanlara selam da vermez, merhaba da demez, “eyvallah” da demez…
Asiller, milletinin geleceğini kömüre de değişmez, makarnaya da değişmez, bir kalıp peynire de değişmez, hatta bir yağlı urgana, bir kurşuna da değişmez…
Asiller, çocukları askerden tabutlarla dönerken, Barzanici, Talabanici, Apocuları meclislerine sokmaz, onlarla pazarlığa oturanları da milletinin tepesine oturtmaz.
**************************************************
Evet…Biliriz ki, şu hayatta herkes bir bedel öder.Kimi asaletinin, kimi cehaletinin, kimi de ihanetinin bedelini…
Evet…Hep beraber bir bedel ödeyeceğiz tabii ki.Size yalan söyleyemedik, size iyi yalan söyleyemedik bağışlayın bizi.
Sizin hakkınızı çalmadık, çaldırtmadık, sizden çaldığımızın yüzde birini de size dağıtamadık, bağışlayın bizi…
Palyaçoluk yapmadık, soytarılık yapmadık, karşınızda asil bir kurt gibi edepli, saygılı, dimdik durduk. Bir tek elinizi öpmek için eğildik, bağışlayın bizi…
Ülkemizin topraklarını, bankalarını, fabrikalarını, kurumlarını düşmanlarımıza satmadık; hatta buna karşı durmak için kanımızı, canımızı verdik, bağışlayın bizi!
Evet… Herkes üzerindeki “gömleğini” çıkarttı; biz o asaletimizden soyunamadık, değişemedik, yapamadık, bağışlayın bizi…
***************************************************
İnanın ki, söylenecek daha çok sözüm olmalıydı. Ama gerek görmüyorum.
Hatta bu yazıyı da yazmamayı düşündüm.
Ama o yüzde ondört var ya, onların farkını ortaya koymak gerekirdi, birkaç cümleyle bile olsa.
Başlarken demiştik ya; tarih asillerin türküsünü söyler, destanını yazar. İşte ben o asillerin türküsünü söyleyip, destanını yazdım, yazmaya da devam edeceğim.
Heyecanla, zevkle, onurla, şerefle….
__________________
ALINTI