Şehit AHMET KERSE, Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı Hacar (Yeşildere) köyündendi. Gaziantep Eğitim Enstitüsü’nde okuyordu. 1980 yılı Şubat ayında, polisler tarafından Kilis’te yakalanarak gözaltına alınıp bir ay süreyle işkence yapıldı. Çıkarıldığı 12 Eylül mahkemelerinde, bütün şahitlerin, aleyhine ifade vermedikleri için tutuklandıkları bir yargılamadan sonra, 8 Temmuz 1981 tarihinde idam cezasına mahkum edildi. 25 yaşındayken, tutuklu bulunduğu Gaziantep Cezaevi’nin infaz bahçesinde 31.01.1983 tarihinde sabaha karşı asılarak şehit edildi.
Ruhu şad olsun...
Yıl 1980, mekan Adana Cezaevi…Adanalı Ülküdaşlarımızın düzenlediği bir firar teşebbüsünün olduğu bir ortam. Şu an Malatya Cezaevi’nde çile çekmekte olan Muhsin Kehya ve Mustafa Gülnar Ülküdaşlarımız görüş yerindeki tel ızgaraları kesmişler. Karşı tarafa, yani ziyaretçilerin durduğu tarafa geçebilirlerse zindanlardan kurtulup dışarıdaki mücadelede tekrar yerlerini alacaklar. Bu hazırlıklar olurken , tam o sırada ziyaretçi kabinlerini kontrol eden gardiyanlar durumu farkederler ama bu defa da diğer Adanalı Ülküdaşlarımız bu gardiyanları enterne ettiler. Orada, daha o gün Gaziantep Cezaevi’nden Adana Cezaevi’ne nakledilmiş olan Ahmet Kerse de diğer 11 arkadaşımız gibi tel örgüleri ve demirleri kesilen kabinlerden geçerek ziyaretçilerin arasına karıştı.
Karşıda bekleyen Teleşkof lakaplı Necip ise çıkanlara rehberlik yapıyordu.En dışarıda ise araba ile gelen arkadaşlar hasretle çıkacakları bekliyordu. Ama Adana Cezaevi’nin iç cezaevi ile dış avlunun arası bayağı uzundu. Dolayısıyla ziyaretçilerin arasına karışan arkadaşların içinde rahmetlik Ahmet Kerse de vardı. Acıdır ki, bu firar girişiminde dış bahçeden de çıkıp sokaktaki arabaya ulaşan yalnızca Muhsin Kehya ile Mustafa Gülnar oldu. Diğerleri ise firar olayı anlaşıldığından dolayı -ki, bu bizim iyi niyetimizden kaynaklanan bir hatamızdı. Çünkü, enterne edilen gardiyanları bırakmıştık...- teker teker dış bahçede askerler tarafından toplanmışlardı. Adana Cezaevi’nde Maraş Olayları sanığı 42 ülküdaşımız vardı.
Bunlar hergün duruşmaya giderlerdi. İşte, bu arkadaşlar tam o saatlerde duruşmadan dönüşmüşler ve daha Kapıaltında iken de firar olayını anlayıp arkadaşlarımızın askerler tarafından toplandığını görünce de hemen orada eylem başlatıp içeri girmemiş. Hem dikkatleri bu tarafa çekmeye hem de firara teşebbüs eden arkadaşlarımız zarar görmesinler diye ???arkadaşlarımızı vermezseniz koğuşlara girmeyiz“ demişlerdi.
İçeride de eylam başlamıştı. İşte hem içerideki Ülkücülerin mahkumların diretmesi hem de Maraş Olayı sanıklarının direnmesi neticesi dışarı kadar çıkıp da kaçamayan, askerler tarafından teker teker yakalanan Ülküdaşlarımız işlem yapılmaksızın tekrar içeriye verildiler. Hemen sayım yapıldı ama üç kişi yoktu…Yani biz direnirken üç kişi firar etmişti. Sevinçliydik, Muhsin yoktu, Mustafa yoktu ve rahmetlik Ahmet Kerse yoktu... Ama, aradan bir saat geçti… Bir saat sonra bizim Ahmet içeri geldi…!
Aslında dış bahçede askerler, gardiyanların teşhis ettiği firarileri toplamışlar dolayısıyla Ahmet Kerse Adana’ya yeni geldiği için gardiyanlar onu tanımamışlar. Ama onu da -Askeri Cezaevi'nden geldiği için saçı kısa olduğundan dolayı- şüpheliler arasına koymuşlar. Bu arada, kaçma şansının iyice azaldığını gören Ahmet Kerse, Maraş ETKO davası sanıklarından olup beraber yattığımız ülküdaşlarımızdan Ahmet Bağcı’nın annesi ve bacısının yanına takılıp askerlere de “ben Ahmet Bağcı’nın ziyaretçiyim” demiş. Ahmet Bağcı’nın ailesi de ona “bu bizim kardeşimiz” diye sahip çıkmışlar. Ama tekrar kimlik yoklaması yapılınca her ne kadar Ahmet Bağcı’nın bacısı ve annesi valla kimliği memlekette unuttuk bu bizim askerdeki kardeşimiz diye direnmişlerse de askerler sonunda Ahmet Kerse’yi de içeri bölüme almışlar…
Bu arada onu tanımadıkları halde epey bir bekleyen, Muhsin ve Mustafa da mecburen oradan yol almışlar. Eğer o gün oradaki bu girişim takdir i ilahi tarafından firar olarak tecelli etseydi yani Ahmet Kerse kaçabilseydi… bugün belki yaşıyacaktı… ama gam değil… o yüreklerimizde yaşıyor! Onun ifadesiyle diyeyim “…ben kendimi hesaba çektim, gerisi mühim değil, yaşasın Türk Milleti…!” Allah mekanını cennet etsin, diyenlere selam ola… Onlar bizi izliyorlar, yüreğim böyle diyor.. ONLAR YANIMIZDALAR… Onların yeri belli…kevser’in tam başındalar… Allah bize de nasip eyler, inşallah.