UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Ülkü Gülü Forum Sitesine Hoşgeldiniz

Sitemize üye olarak sizlerde paylaşım yapabilir, sitemizin sosyal faaliyetlerinden haber alabilirsiniz.

Üye iseniz Lütfen Üye Adınızla giriş yapınız
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

UlkuGulu.Hareket-Forum.Net

ÜLKÜGÜLÜ | UlkuGulu.com | facebook.com/UlkuGuluyuz
 
AYŞEMGÜL VE TOMRİS HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN) Anasay11AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 AYŞEMGÜL VE TOMRİS HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




AYŞEMGÜL VE TOMRİS HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN) Empty
MesajKonu: AYŞEMGÜL VE TOMRİS HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)   AYŞEMGÜL VE TOMRİS HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN) Icon_minitimeSalı 14 Nis. 2009 - 15:17

Doğu Türkistan AYŞEMGÜL

Yer, Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı köylerden biri… Gecenin sabaha meylettiği bir saatte küçücük ve yıkık dökük bir odanın kerpiçten duvarlarında, ailenin 3. çocuğu olarak dünyaya yeni merhaba diyen bir kız bebeğin ağlama sesleri yankılandı.

Bebek henüz dünyaya gelmeden önce babası Davut ve annesi Halide doğacak bebeklerinin ismini erkek olursa Köreş, kız olursa Ayşemgül koymayı kararlaştırmışlardı. Haliyle bebeğin bundan sonraki adı önceden kararlaştırıldığı gibi Ayşemgül olacaktı.

Ayşemgül’ün ağlama sesleri komşulara duyulmasın diye odanın küçücük eğri- büğrü pencereleri sıkıca kapatıldı. Perdenin üzerine de kalınca bir örtü daha çektiler. Bebeğin annesi Halime 9 ay boyunca hamile olduğunu en yakın komşularından bile gizlemeyi başarmıştı. .....


Çünkü işgalci Çin hâkimiyeti ailenin 3. çocuğuna “kota dışı” diyerek izin vermiyordu. Haber alınması halinde ise, bebek bir meçhule doğru zorla alınıp götürülecek, ailesine ise çok ağır para ve hatta hapis cezaları verilecekti…

Davut ve Halide odadaki gaz lambasının loş ışığı altında kaygılı ve acı bir gülümseme ile bir süre bebeklerini seyrettiler. Çünkü onlar biliyorlardı ki, Ayşemgül dünyaya Çin işgal güçlerinin adlandırması ile “Kara nüfus” olarak gelmişti… Ayşemgül bundan sonraki hayatında ülke nüfusuna dâhil olamayacak, okula gidemeyecek, herhangi bir hastanede tedavi olamayacak, işe giremeyecek ve resmi olarak ta evlenemeyecekti.

Ayşemgül’ün babası Davut ise zaten Çinlilerin zorla elinden gasp ettiği ve bir bölümü kendisine tahsis edilerek kapasitenin üzerinde mahsül istenilen bir parça toprağı ekip biçiyor ama bir türlü kendisinden istenen mahsülü elde edemediği için de sürekli olarak cezalandırılıyor ve dolayısıyla da ailece aç yarı aç yarı tok yaşıyorlardı.

Davut’un adil ve Dilşat isimli iki çocuğu ise, Çinlilerin Çince eğitimi mecburi hale getirdikleri köy ilkokulunda okuyorlardı. Bu çocukların Uygur yazısı ve dilinde öğrenim görmesini çok isteyen Davut, akşamları gaz lambasının aydınlığında çocuklarına gizlice Uygurca okuma ve yazmayı öğretiyordu…

Aradan aylar yıllar geçmiş Ayşemgül artık okul çağına gelmişti ama okumayı çok istediği okula alınmadığı için oldukça mahzundu. Bazen evde annesine yardım ediyor bazen de ailesiyle beraber tarlada çalışıyordu. Derken bir sabah ateşler içinde uyandı. Çok hastaydı. Evdeki imkânlarla tedavi etmeye çalışsalar da bu mümkün olmadı. Aradan geçen birkaç günün sonunda hastalığı daha da ağırlaşıyordu. Babası artık dayanamayıp her şeye rağmen hastaneye götürmeye karar verdi. Bir eşek arabasının arkasına yatırarak kasabadaki hastaneye götürdü.

Girişte kimlik istediler. Kimlik yoktu… Çünkü Ayşemgül “kota dışı” dünyaya gelen bir çocuktu ve “kara nüfus” konumundaydı. Davut’a hastane yetkilileri Ayşemgül’ü kabul edemeyeceklerini ve tedavi edemeyeceklerini bildirerek açıkça ölüme terk ediyorlardı. Çaresizlik içinde Ayşemgül’ü köyüne geri getiren Davut köydeki halk tabiplerine müracaat etti. Haftalar süren tedavi süresi sonunda Ayşemgül iyileşmişti… Yıllarca tarlada tıpkı bir erkek gibi çalıştı, çalıştı, çalıştı… Bu çalışma ile ancak ölmeyecek kadar bir yiyecek temin edebiliyorlardı.

Aradan geçen yıllar sonunda Ayşemgül’ün evlilik yaşı gelmiş geçiyordu bile. Günün birinde uzak köyden bir akrabalarının yaşı biraz geçmiş olan oğlu ile gayri resmi olarak evlendirildi... Çünkü Ayşemgül Çinli işgalciler nezdinde “kara nüfus” idi ve resmi olarak evlenemezdi… Yıllar sonra annesini ve babasını kaybeden Ayşemgül’ün iki çocuğu oldu.

Ardından 3. çocuğuna hamile kalmıştı ve bu hamileliğini 6 ay boyunca gizlemişti. Fakat günün birinde hamileliğinin son aylarında olmasına rağmen aç kalmamak için tarlada çalışırken bir karavanla yanlarına yaklaşan sözde sağlıkçılar Ayşemgül’ün hamileliğinin farkına vararak zorla karavana alıp oracıkta ameliyat ettiler ve bebeğini iğne ile öldürdüler…

Ayşemgül ise son derece ilkel şartlar içinde yapılan karavan içerisindeki müdahalenin ardından ameliyat masasından bir daha kalkamadı… Tarihler 8 Mart’ı gösteriyordu…

-----------------------------------------------------------------------------------------------





BAŞBUĞUN KALEMİNDEN KAHRAMAN TÜRK KADINI TOMRİS HATUN

Bu yazımda sizlere, başı tarihin bulutları içinde, efsanelere kansan kahraman bir kadını, bir Türk kadınım tanıtacağım. Bu büyük kadının, bu kahraman insanın adı, Tomristir.

Yüce Hakan Tomris Hatun, Hz. İsa'nın doğumundan önce, Altıyüzüncü Yılda Türklerinin hükümdarı idi. Bu sıralarda İran'da da Ahamenid sülalesi hakim bulunuyordu. Bu sülale zamanında İran orduları birkaç defa Doğuya doğru saldırarak Türklerle savaşmışlardı.

Tomris'in hükümdarlığı zamanında. İranlıların basında Kirus adında bir hükümdar bulunuyordu. Bu hükümdar önceleri Saka Türkleri ile çarpışarak onları yenmiş ve Batı Türkleri'nin güney kısımlarım ele geçirmişti.

Bu savaşlardan on yıl kadar sonra Kirus, Peçeneklere de saldırdı. Harbin sebebi, Kirus'un Tomris'le evlenmek istemesi ve Peçeneklerin kadın başbuğunun bu isteği reddetmesi idi. Tabii bu sebep, o çağlardaki usullere göre çok önemli idi. Çünkü, Tomris, İran hükümdarı ile evlendiği takdirde, hükümdarı bulunduğu ülkeler de, Kirus'un eline ve dolayısıyla İranlılara geçmiş olacaktı. işte, teklifi,. Türklerin kadın Sakam tarafından geri çevrilince, esasen kan dökücü bir insan olan Kirus, çılgına döndü ve kendisiyle evlenmeği kabul etmeyen bu kadın hükümdarın cezasını vermeğe karar verdi. Kirus önce, Tomris'in oğlunun emri altındaki Türk öncü kuvvetiyle karşılaştı ve onları bozguna uğrattı. Tomris'in oğlu düşmana yenilmenin verdiği yasla kendi, kendini öldürdü.

Bu savaşı kazanan ve gözleri dönmüş olan Kirus, Türk Hakanı Tomris hatunun da üzerine yürüdü. Türklerle, İranlıları bir kere daha karşı-karşıya getiren bu savaş, pek kanlı oldu. Önce her iki taraf birbirlerine ok atmaya başladılar. Bu oklaşmalar öyle şiddetli oldu ki, iki taraftan yaralanmayan hemen hiç kimse kalmadı. Böylece gayet kanlı bir başlangıçtan sonra, ordular mızrak ve kılıçlarla göğüs göğüse geldiler.

Türklerin kadın başbuğu ile İranlıların erkek hükümdarının idare ettiği bu müthiş savaşın sonu çabuk geldi. Her vuruşmada olduğu gibi, bunda da zafer kartalı, kahramanlık, askerlik kabiliyeti ve zekada üstün olan tarafın esiri oldu. Savaşı Türkler kazanmıştı.


Yüce Türk Hakanı Tomris Hatun hem milletinin ve yurdunun mukaddes sevgisiyle ve hem de savaşta yenildiği için hayatına kıymış olan sevgili oğlunun, gönlüne saldığı büyük acı ile dövüşmüştü ve başardığı bu kahramanca dövüşle. İran ordusunun büyük kısmım cansız olarak yere sermiş olmakla beraber, Ahamenid sülalesinin azgın hükümdarı Kirus'u da telef etmişti.

Kirus hayatında çok kan akıtmış bir hükümdardı. Bunun için, kahraman Türk kadını Tomris, bu kan akıtıcı adama, dünyaya ibret teşkil edecek bir muamelede bulundu ve Kirus'un kafasını kan dolu bir fıçıya atarak "hayatında kan içmeğe doymamıştın, şimdi, doya, doya iç!" dedi. Bu hadise yüz yıllarca dünya milletlerinin dillerinde söylendi durdu ve bugüne kadar ulaştı.

İşte Tomris hakkında tarihin verdiği mevsuk (kaynak) bilgiler bundan ibarettir. Geri kalan birçok hususlar efsanelerle karışmakta dır.
Bu zaferin kazanılması büyük bir hadisedir. Çünkü Tomris, o sırada sadece Türklerin bir kısminin, yani yalnız Peçeneklerin hükümdarı bulunuyordu ve kumanda ettiği kuvvetler, bu bakımdan mahduttu. Diğer taraftan Ahamenid hükümdarı ise, butu İran'ın hükümdarı idi ve ordusu nispet kabul etmeyecek kadar büyüktü. Üstelik bu hükümdar bir erkek ve karşısındaki ise bir kadındı. Fakat bu kadın.

Sadece bir kadın değil, bir Türk kadını idi ve bu kadın, kendisiyle izdivaç ederek, milletinin ve vatanının hürriyetine istiklaline kasteden kan dökücü bir adama karşı yılmadan dövüşmüştü.

Kahraman Tomris, mazimizin göklerin süsleyen şanlı bir yıldızdır. Bu şanlı kadın, bütün Türk kadınlarına örnektir...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AYŞEMGÜL VE TOMRİS HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» NENE HATUN VE İPARHAN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)
» RAZİYA BEGÜM SULTAN VE DİLŞAD HATUN (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)
» HAYME ANA (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)
» SİYÜN BİKE (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)
» KARA FATMA (KAHRAMAN ASENALARIMIZDAN)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
UlkuGulu.Hareket-Forum.Net :: Tarihimizden :: Türk ve İslam Tarihi-
Buraya geçin: